Kapalıçarşı’dan Ajda bardak alacağım!

Güncelleme Tarihi:

Kapalıçarşı’dan Ajda bardak alacağım
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2012 15:25

IMA, “A La Vida” albümünün tanıtım turnesi kapsamında İstanbul’a geldi. Gelmeden önce Türkiye hakkında araştırma yapan, Atatürk’ün hayatından meşhur Ajda çay bardaklarına her şeyden haberdar olan Kanadalı şarkıcı, sempatik tavırlarıyla Türk hayranlarının gönlünü fethetti.

Haberin Devamı

Yeni albümünüze gelmeden önce bir şey sormak istiyorum. Albümlerinizde Fransızca, İngilizce, İtalyan ve İspanyolca şarkı söylüyorsunuz. Farklı dillerde şarkı söylemenizin sebebi ne?
- Kanada’nın Fransızca konuşulan bölgesinde büyüdüm. Bu yüzden ana dilim Fransızca. Ama kendimi hep bir dünya vatandaşı olarak gördüm, birçok ülkeyi ziyaret ettim, beş kıtayı gezdim. Nereye gidersem, kendimi evimde hissettim. İtalya’ya 20’den fazla ziyaretim oldu, sonunda İtalyanca öğrendim. Sonra bir süre İspanya’da kalıp İspanyolca öğrendim. Kültürünü ve insanlarını sevdiğim için de o ülkelerin ruhunu şarkılarıma yansıtmak istedim. Zaten dil yüzeysel bir şey... Esas olan şarkılarınızla herkese ulaşabilmeniz. Sadece dört dil konuşabiliyorum ama farklı diller konuşan insanlara da dokunabildiğimi hissediyorum.
E o halde farklı diller öğrenmeye de devam edersiniz siz!
- Evet, sırada Türkçe var. Öğrenmeyi çok isterim. Anlayamıyor olsam da kulağa güzel geliyor. Sonbaharda yeni albümümle tekrar geleceğim. 29 Ocak’ta da İş Sanat’ta konserim olacak. Burada altı gün kalacağım. Ufaktan öğrenmeye başladım bile.
İstanbul’a gelir gelmez gezmeye başladınız. Neler gördünüz?
- Aynen öyle. Beni Reina’ya götürdüler. Girdiğimde benim şarkım çalıyordu, çok heyecanlandım. Bir mekanda Boğaz’ı ve iki kıtayı görme fırsatı buldum. Çok etkileyiciydi.
ŞARKI SÖYLERKEN
CENNETTE GİBİYİM
“Baila” şarkınız dünya çapında hit olmuştu. Neden onun üzerine böyle bir hit şarkı gelmedi?
- İkinci albümde müzik şirketiyle problemler yaşadım çünkü... Aslına bakarsanız ben her şeyin zamanında geldiğini düşünüyorum. Belki ilk albümde çok büyük başarılar elde etseydim, şu anda sahip olduğum tecrübeye hiç sahip olamayacaktım. Şu an bulunduğum nokta bence olmam gereken nokta. Her şey mükemmel.
Bu anlamda biraz kaderci gibisiniz, hiç risk almaz mısınız?
- Almaz olur muyum! Menajerimle birlikte kendi müzik şirketimizi açtık. Artık her şeyi kendimiz yapıyoruz. Altından kalkabildiğimiz için de şanslıyız. Kaldı ki her albüm bir risk. İçine kendi umutlarınızı, kalbinizi koyuyorsunuz ve tutmama ihtimali hep var.
Çoğu kişi sizi Dalida’ya benzetiyor. O konuda ne düşünüyorsunuz?
- Dalida’yı seviyor ve şarkılarını söylerken onu taklit ediyorum. Bu dinleyicinin hoşuna gidiyor. Ama aslında birbirimizden çok farklıyız. İkimiz de işimiz konusunda tutkulu olsak da ben daha az dramatik, daha çok pozitif düşünen biriyim.
Kendinizi başka bir sanatçıya yakın hissettiğiniz oluyor mu?
- Aslında var. Bir tarafım sesiyle, çılgınlığıyla Janis Joplin’e benziyor ama uyuşturucu bağımlısı değilim. Şarkı söylemeyi seviyorum ve söylerken kendimi cennette hissediyorum.
BEN AĞLAMAYI DA
SEVİYORUM
Belli bir müzik türüne ait değilsiniz, farklı türleri seviyorsunuz biliyorum. Ama hiç değilse içlerinden biri öne çıkıyordur.
- İki favorim var. Latin ve rock müzik... Tam bir balans diyebilirim.
Kendi balansınızı buldunuz mu?
- Buldum sayılır. Yoga yapıyor, sağlıklı yiyecekler tüketmeye özen gösteriyorum. Kötü düşünceleri aklımdan uzak tutmaya çalışıyorum.
Bu yüzden mi sürekli gülümsüyorsunuz?
- Evet. Bence hayat çok güzel.
Her ne kadar gülmeyi sevseniz de çok fazla hüzünlü şarkınız var.
- O da benim bir parçam. Ağlamayı da seviyorum. Dramayı da... Film izlerken ağlamayı, hüzünlü şarkılar söylemeyi severim. “A La Vida”daki son şarkıda olduğu gibi “Mourir dans tes bras” (kollarında ölmek istiyorum) demek bile beni hüzünlendiriyor. Bu Salvatore Adamo’nun bir parçası ve 1970’lerde çok önemli bir şarkıydı.
Adamo şarkısının yeni hali hakkında ne düşündü?
- Bana “Bu, şarkının duyduğum en güzel versiyonu” dedi ve bu sözü ondan duymak beni çok gururlandırdı. Kendisi Montreal’in en büyük konser salonlarından birine konser vermeye geldiğinde de beni sahnesine çağırıp bu şarkıyı söyletti. O anı hiç unutamayacağım.
AJDA PEKKAN VE
SEZEN AKSU DİNLEDİM
Bu sizin Türkiye’ye ilk gelişiniz mi?
- Evet
Neden bu kadar geç kaldınız?
- Her zaman farklı ülkelere gitmek, yerel müzikler dinlemek isterim. Ama dünya büyük, ancak sıra geldi.
Türk müziği konusunda bir fikriniz var mı?
- Biraz araştırma yaptım. Ajda Pekkan ve Sezen Aksu dinledim. Ajda bir diva... Onun da Adamo’nun parçalarını söylemişliği var. Müziği ve çevresi hakkında daha da çok şey öğrenmek istiyorum.
Başka neler yapmak istiyorsunuz?
- Bu ilk ziyaretim olduğu için Sultanahmet Camii’nden Aya Sofya’ya, Kapalıçarşı’dan Taksim’e kadar tüm önemli merkezleri görmek istiyorum. Bir de mutlaka Kapalıçarşı’dan çay bardağı alacağım. Burada “Ajda” diyorlarmış, işte onlardan...
Gelmeden epey ders çalışmışsınız.
- Aynen öyle. Atatürk’ün hayatını da öğrendim mesela.

Haberin Devamı

TÜRK KADINLARI
ÇOK SEKSİYMİŞ
- Yabancılar açısından büyük çoğunluğu Müslüman bir ülkede neyle karşılaşacakları, gitmeden önce biraz belirsizdir. “Herkes çok açıklar” diyor, kitaplardan okuyorsun, tamam... Ama yaşamadan, kendi gözlerinle görmeden tam olarak anlayamıyorsun. Ben gördüm, çok etkilendim. Bir kere Türk insanları ülkesiyle ve tarihiyle gurur duyuyor. Ayrıca kadınları gerçekten çok seksi ve güzelmiş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!