Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2004 00:00
Mega diyetisyenler uyardı: ‘Okullardaki kantin kültürü değişmeli, Milli Eğitim Bakanlığı bir an önce müfredata beslenme dersini eklemeli. Yoksa çok geç olabilir. Türkiye de Amerikan toplumu gibi süratle şişmanlar, kanser ve kalp hastalıkları sayısı artar.’Siz ve diğerleriSadece bana mı denk geldi bilmiyorum, ama etrafımdaki kilolu insanların çoğu daima dış etkenler sayesinde zayıflamış, güzelleşmişlerdir. Ya aşık olmuştur, ya yeni bir işe başlayacaktır, ya yaz geliyordur mayo giymek içindir. Kısacası kendilerinden çok başka kişiler, başka şeyler için kendilerinin farkına varmışlardır. Eğer hayatlarında bu saydıklarımın hiçbiri yoksa, halıyı koltuğun altına süpüren ev hanımını andırıyorlar. Çünkü kendilerinin farkında değiller, hele ki kendilerine saygı duymak mı, düşünemiyorum bile. Ama yine de saygı beklemekten asla vazgeçmeyiz. Şunu unutmamak gerekir ki, siz kendinize özen gösterirseniz, özen görebilirsiniz. Her şeyi bir tarafa bırakın, kendiniz için bir şey yapmak sizin ne kadar önemli olduğunuzu gösterir. Üstelik bu durumda çevreniz de kendine önem veren kişilerle dolacaktır.Bu demektir ki, yüzü gülen insanlarla birliktesiniz. Bu demektir ki etrafınıza mutluluk veriyorsunuz. Düşünsenize ne hoş! Yazarken bile zevk alıyorum. Eğer kendimden örnek verecek olursam, biz ailecek sporcu olduğumuz için en büyük korkum Zehra’nın buna tepki göstererek hiç spor yapmayacak olmasıydı. Tabii bunun üzerine sevgili pedagog Feryal Hanım’ın yardımına başvurarak ona hiç spor yapıp, sebze yemesi gerektiğini söylemedim ama hep gördü. Evdeki beslenme şeklini, tenisi, golfü vs. vs. Şimdi evdeki koşu bandına önce kim binecek yarışı yapıyoruz. Ya da salataya hangimizin sevdikleri konacak ya da bir saatlik tenis süremi kırk dakikaya indirerek onunla da oynamak durumunda olduğum gibi. Demek istediğim şu ki, çevrenize verdiğiniz fayda, size en büyük zevki veren tarafı kendinizi sevin lütfen. Arada bir de şımartın ki, sevdiğiniz ama size zarar veren yiyeceklerden de zevk alın.HülyaİNANDIKLARIMGüzelsen mutlaka gülüyorsundur. Hülya Avşar: Çok kilo alıp vermenin zararları nelerdir? Dr.Muzaffer Kuşhan (Medikal Direktör): Eğer çok kilo alıp verirseniz, her yeni kilo verişiniz iyice zorlaşır. Çünkü yaşınız ilerler, metabolizmanızın hızı düşer, psikolojiniz bu olaylar karşısında zayıflar, ayrıca her zayıflamada ve her kilo alışta vücudun kimyası değişir. Vücudunuza zarar verecek maddeler azalır, çoğalır. Dolayısıyla vücudu laçkalaştırmış oluruz. Hülya Avşar: Her gün alkol alan insanların kilo verme şansı ne kadardır? MK: Günde 35 gram üstünde alkol alırsanız yani ya iki kadeh şarap ya bir bira veya bir duble viskinin üzerinde alkol alırsanız, ve bunları çok hızlı içerseniz zararı olur. Ama bir de faydalı içkiler vardır ki mesela kırmızı şarap! Kanın akışkanlığını artırır. Faydalı kolesterolü yükseltir ve kolesterolün oksitlenip damar çeperine yapışmasını engeller. Ama bu miktarın üstüne çıkarsanız, hem karaciğerinize hem beyninize zarar verirsiniz. u unutmayın içki de kimyasal olarak bir şekerdir! Dr.Haluk Saçaklı (Bilim Doktoru Obezite Danışmanı): Bir de bunun doğru zamanı var. Yani karnı aç olan birinin içki içmesi tehlikeli olur. Dikkat ederseniz, alkoliklerin bir çilingir sofrası vardır, ilk önce midesini peynirle çamurla sıvazlar gibi sıvazlar, daha sonra kadehi kaldırır. Bilinçli veya bilinçsiz yapıyor bunu fakat doğru olanı yapıyor. Kana karışmayı bu şekilde önlemiş oluyor. İşte bu alkoller vücudu olumsuz etkilemiyor. Taylan Kümeli (Beslenme ve
Diyet Uzmanı): Öyle insanlar geliyor ki bize, ‘Ben alkolsüz diyet yapamam’ diyorlar. Bu insanlara elimden geldiğince olumlu yaklaşıyorum. En başta içerim diye başlayan insanlar, doğru beslenmeye alıştıkça zaten içmemeye başlıyorlar. OKULUN KANTİNDEN GELEN PARAYA İHTİYACI VAR Dr. Ender Saraç (Aile Hekimliği Uzmanı M. Ayurveda): TV’nin ve medyanın gücü çok kuvvetli. Çocuklar devamlı çikolota, gofret, cips, boyalı-asitli içecek reklamlarıyla karşı karşıya. Ve bu yüzden biz ne yaparsak yapalım, Türkiye de Amerikan toplumu gibi süratle şişmanlayacak, kanser ve kalp hastalıkları sayısı artacak bu mesajları Türk halkı ancak canı yandığı zaman anlayacak! ES: Her şey Milli Eğitim’de başlamalı. Yanlışın en büyüğü okul kantinlerinde. Müdürler de ona dur diyemiyor ki çünkü kantinden gelen paraya ihtiyaçları var. MK: Benim grubum bir araştırma yaptı. Devlet okullarındaki şişmanlık oranı yüzde 1, seneliği 6-7 milyar olan özel okullarda yüzde 12, çok daha pahalı özel okullardaki şişmanlık oranıysa yüzde 22. Merak ettim, kızımın okuluna gittim. Kantinde bir buzdolabı, profiteroller, eklerler, tiramisular, dünyada ne kadar çikolata çeşidi varsa hepsi var. Amerika, şişmanlıktan ümidini kesti, okullardan başladı çalışmaya. Bugün Los Angeles’ta bütün okullarda kolalı, gazlı bütün içecekler yasak. Yoksa sağlıklı Amerikalı diye bir şey kalmayacak.TK: Zaten yurt dışında bir çok okulda başladı bunun uygulaması. Sağlıklı beslenme diye ders gösteriliyor.HA: Aslında Milli Eğitim Bakanlığı’nı harekete geçirmek lazım bu konuda.TK: Evet, zaten bizim bölüm beslenme dersi konulsun diye bir dilekçe verdi. MK: Hükümetimizin en çok takdir ettiğim yönü burası, Milli Eğitim’e Milli Savunma’dan daha çok para ayrılması.TK: O zaman bizler de dilekçe yazalım Milli Eğitim’e ve okullarda beslenme dersinin konulmasını isteyelim.Hülya Avşar: Ne kadar güzel olur! HS: Çocukların doğru bilgiye ulaşması çok önemli. Onların küçük yaşlarda bu eğitimi almaları gelecekleri açısından çok önemli. ES: Okullardaki kantin kültürünün de bir an önce değişmesi de gerekli. Çocukların o yaşta ciltleri bozuk, mideleri ağrıyor, hatta kolesterolleri bile yüksek. Belki de AB’ye girmemizden bile daha önemli bir konu bu. Hülya Avşar: Çocukların kafasının çalışması da buna bağlı değil mi?TK: Her şey buna bağlı. Hülya Avşar: Çocuk bu eğitimi alacak, ama uymuyorsa buna da yapılabilecek bir şey yok.HS: Her şeyin en’ine alıştırıyoruz toplumu. Bu en’ler bizleri kötü etkiliyor. Standartlar artık yavan gelmeye başlıyor. Çocuklarımızı her şeyin en uç noktalarına alıştırıyoruz. Yiyeceklerde de starlar yarattık.MK: Özetle bütün çocuklarımız yanlış besleniyor. En sağlıklı besinlerTaylan Kümeli: Aslında doğa bize her şeyi çok güzel sunuyor. Ama su ve domates bence en sağlıklı besinler.Ender Saraç: Su, soya, yeşil çay ve yürüyüş.Haluk Saçaklı: İnsan nefes almadan 1-2 dakika yaşar, su içmeden 2-3 gün yaşar,
yemek yemeden 1-2 hafta yaÅŸayabilir. Yani yaÅŸamımızdaki en önemli ÅŸey su. Muzaffer KuÅŸhan: Deniz ürünleri ve salata vazgeçilmez.Soya fasulyesi kadın hormonu etkisi yapıyorMuzaffer KuÅŸhan: Çinli kadınların sadece yüzde 20’sinde menopozdan dolayı sıcak basması olur. Japonya’da da sıcak basması diye bir ÅŸey yok. Bu durum bilimsel olarak araÅŸtırılmış ve Japonların günde yarım kilo soya fasulyesi ve ürünlerini tükettiÄŸi görülmüş. O soya fasulyesinde bulunan bir madde kadınlık hormonunun yaptığı etkiyi yapıyor. Hormonun içinde bulunan kanser yapma riski de yok. Ve sonuçta Japon kadını dünyadaki diÄŸer kadınlara göre daha az meme kanseri oluyor. Giritli, köküyle birlikte yerMuzaffer KuÅŸhan: Adamın birinin bahçesine bir Giritli ile bir inek girer, çocuk babasına bunu söyleyince, babası da ‘Aman oÄŸlum, Giritli’yi çabuk çıkar çünkü o yiyecekler bitmeden gitmez’ demiÅŸ.Engin Saraç: Ben o hikayeyi şöyle biliyorum, ‘Aman oÄŸlum, Giritli’yi çıkar, çünkü inek sadece ürünleri yer, Giritli ise köküyle birlikte yer’ demiÅŸ. Hocamın dediÄŸi doÄŸru, hakikaten bir Akdenizli, beslenme alışkanlığı daha doÄŸru olan biridir.MK: Amerika’da yapılan son araÅŸtırmada, kalp krizi geçirmiÅŸ, kalp kası zedelenmiÅŸ kiÅŸileri nasıl besleyelim diye düşünmüşler. Hasta grubunu ikiye ayırmışlar, bir grubu Giritliler’in yedikleriyle beslemiÅŸler, diÄŸer grubu ise dünya üzerinde kabul görmüş diyetlerle beslemiÅŸler. Dördüncü senenin sonunda doktorların yazdığı diyeti uygulayanların yüzde 75’i ölmüş, Giritliler’in yediklerini yiyenler ise sapasaÄŸlammış. Sporu yarışma stresi ile yapmayınHaluk Saçaklı: Yanlış egzersiz de kilo aldırır. KoÅŸtuÄŸunuz zaman yüzde 80 ÅŸeker, yüzde 20 yaÄŸ harcarsınız. Ama tempolu yürümede yüzde 80 yaÄŸ, yüzde 20 ÅŸeker harcarsınız. Sporu, yarışma gayesiyle yapmak hiç doÄŸru deÄŸildir. Harvard Ãœniversitesi’nde yapılan bir araÅŸtırmada 100 yaşını geçmiÅŸ insanların hayatları boyunca, yarışma stresiyle hiç spor yapmadıklarını sadece günlük egzersizler yaptığını ortaya çıkarmış. Çünkü her yarışma bir strestir. Strese girdiÄŸinizde kanınızda kortizon maddesi oluÅŸur, bu da büyük bir risktir. Åžekeri oksijensiz yakarsanız, kanınızda laktik asit oluÅŸur, bu da zararlıdır. O bölgedeki kas hücrelerini öldürür, kandaki miktarı artarsa, tüm kaslara zarar verir, kalp kasına da zarar verir. Dolayısıyla yarışma gayesiyle yapılan bütün sporlar, insan ömrünü kısaltır. Çok spor yaparsanız, vücudunuzdaki serbest radikaller artar. Yani deÄŸiÅŸime uÄŸramış oksijen molekülleri artar. Bu da vücudunuza çok zarar verir. Bu molekülleri yok etmek için vücudun bir enzim sistemi var. Bu enzim sistemi hangi insanda iyiyse, o insan çok yaÅŸar.Â
button