Kanserli hastanesine kavuşuyor

Güncelleme Tarihi:

Kanserli hastanesine kavuşuyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 1999 00:00

Haberin Devamı

Şişhane'deki merkezinde, müstakil ve tam teşekküllü bir kanser hastanesini ekimde açacak olan dernek, hayırsever vatandaşların yardımlarıyla ayakta duruyor.

Türkiye'de kanserle mücadelenin gönüllü savaşçısı olan Türk Kanser Derneği, çok yakında Şişhane'deki merkezini tam teşekküllü bir kanser hastanesine dönüştürecek. 26 yıldan beri sadece erken teşhis ünitesi olarak çalışan bu merkez, bir yıldan beri devam eden yenileme çalışmalarının bitiminde, kanser hastanesi özelliği kazanacak. Türk Kanser Derneği'ne bağlı olarak hizmet verecek Kanser Hastanesi'nin yataklı ünitesi tamamlandı. Hastanenin teknik donanımı ve ameliyathanelerin yapımı için, bağış kampanyası düzenlemeyi hedefleyen Türk Kanser Derneği, kurulduğu 1964 yılından bu yana hayırseverlerin yardımıyla, ticari kaygısı olmadan ayakta durmaya çalışıyor.

20 yataklı tek kişilik odaları, biyopsi bölümü, yenilenecek mamografi ünitesiyle en modern hizmeti vermeyi amaçlayan kanser hastanesi, bu yılın ekim ayında hizmete girecek. Türk Kanser Derneği Başkanı Prof. Dr. Ergun Göney, kanser şüphesiyle kendilerine başvuran her hasta için bir doğrulama merkezi gibi çalıştıklarını, kanserle ilgili tüm eksik tetkikleri yaptıklarını, sadece lösemi hastalarını ilgili kurumlara yönlendirdiklerini söylüyor. Prof. Dr. Göney, devletten hiç bir maddi destek almadıklarını vurgulayarak, ‘‘Bugüne kadar bize başvuran 400 bin hastanın 4 binine kanser tanısı konuldu. Biz, sosyal komitemizin topladığı yardımlarla ayakta duruyoruz. Kanser, tedavisi pahalı bir hastalık olduğu için, maddi durumu yetersiz hastalara da imkanlar yaratıyoruz. Bünyemizde, bugüne kadar ihtiyaç duyduğumuz tam teşekküllü bir hastaneyi oluştururken, yine kendi kaynaklarımızı kendimiz yarattık. Binayı yeniden reorganize ederek, 20 yataklı bir hastane oluşturduk’’ diyor.

ERKEN TEŞHİS

Kanser, erken teşhis edildiğinde, korkutucu yanını yitirebiliyor. Erken teşhis söz konusuysa, hasta için giderek zorlaşan süreç de kısalıyor. Hatta erken teşhis, hastaya yapılacak tıbbi müdahaleyi de gereksiz kılıyor. İlaç veya ışın tedavisi, erken teşhisle birlikte ya çok az, ya da hiç verilmeyebiliyor. Erken teşhisin önemine ilişkin olarak Prof. Dr. Göney, şu saptamayı yapıyor:

‘‘Erken teşhisle her şey hallediliyor. Artık günümüzde kanser, halk arasında öcü gibi görülmekten çıkmalıdır. Bu da ancak erken teşhisle mümkün. Pahalı bir hastalık mı? Tabii ki. Mesela; meme kanserinin sosyal güvencesi olmayan bir hastaya maliyeti, hastalığın teşhisinden tedavinin tamamlanmasına kadar 3-5 milyarı bulabiliyor. Erken teşhis, bazı kanserlerde çok kolay. Özellikle meme kanserinde. Meme, cilt kanseri bir tek muayeneyle teşhis edilebilir. Prostat kanseri, basit bir kan testiyle teşhis edilebilir. Erişilmesi güç olan organlarda, beyin olabilir, akciğer olabilir. Bu noktada, hasta, başlangıçta hiçbir şey hissetmeyebilir. Tabii periyodik kontrollarını yaptırmıyorsa. Türk insanı, periyodik kontrol yaptırmıyor. Doktora gidip muayene olmak lazım. Akciğer filmi çektirmek lazım. Akciğer kanseri konusu son derece önemli. Japonya buna en iyi örnek. Japonya'da mide ve yemek borusu kanseri sık görülüyor. Bu yüzden, Japonya'da şikayeti olsun olmasın, bütün halk taramadan geçiliyor. Öyle güzel organize edilmiş ki herkese endoskopi yapılıyor. Fabrikalara gidiliyor, işyerlerine gidiliyor. Tüm giderleri devlet karşılıyor.’’

ERKEKTE AKCİĞER

Kadınlarda en sık görülen kanserler, meme ve jinekolojik kanserler. Erkeklerde ise akciğer ve porastat kanseri ilk sırada yer alıyor. Genel popülasyonda, kalın bağırsak kanseri görülme sıklığı da giderek yükseliyor. Ama Türk insanı, Avrupalı veya ABD'lilerden biraz daha şanslı. Çünkü, Türk beslenme biçiminde, sebze ve meyveler büyük yer kaplıyor. Avrupalı ise, proteinden yana zengin beslendiği için, kalın bağırsak kanseri de tırmanışa geçmiş durumda.

Türk Kanser Derneği Başkanı Prof. Dr. Ergun Göney, akciğer kanseriyle kolkola geçen sigara içimine dikkat çekerek, ‘‘Bu konuda yapılması gereken tek şey, bir akciğer filmi çektirmek. Bunun için çok fazla paraya da ihtiyaç yok. Sigara içen her insan, akciğer filmini yılda bir kez mutlaka çektirmeli. Meme kanseri için ise, elle muayene veya mamografi büyük bir imkan sunuyor. Orta yaşı geçkin erkeklerin korkulu rüyası olan prostat kanserinde ise, PCA adı verilen bir kan testiyle bu korkudan kurtulunabilir’’ diye konuşuyor.

Peki bu korku niye? İnsan, kanserden hem bu kadar korkup, hem de bu kadar nasıl ihmal edebiliyor? Bu sorunun cevabını Prof. Dr. Göney veriyor:

‘‘Halk arasında yanlış bir fobi var. Bu da, 'Acaba doktora gidersem, kanser teşhisi koyar mı?' gibi bir korku. Bizim toplumumuz olumsuz bakıyor ve kaçıyor. Batı toplumunda, her insan, periyodik kontrolüne gider. Kimse kaçmaz. Zaten kaçmak, gecikmektir. Avrupa ve ABD'de sigara alışkanlığı terkedildi. Dolayısıyla, akciğer kanseri oranları büyük oranda düştü. Türkiye'deyse tam tersi. Diğer kanserlerin görülme sıklığına bakarsak, Türkiye ile Batı arasında pek bir fark yok.’’

OLUMLU DÜŞÜNME TEDAVİNİN YARISI

Kanser olduğu gerçeğinin öğrenen hastaların durumu ne olacak? Burada, tıp biliminin kabul ettiği, bilimsel çalışmalarla doğrulanmış bir gerçek var. Bunun tam karşılığı ise, iyimser olmak. Tıp otoriteleri, kanserli hastanın depresif olmaktan uzak kaldığı ölçüde tedaviye cevap verdiğini kanıtlamış. Kanser olup da hayatı kendine zehir edenlere tavsiyelerin başında ‘‘kanser fobisine kapılmayın’’ uyarısı var. Prof. Dr. Ergun Göney, bu gerçeği şöyle değerlendiriyor:

‘‘Hasta, eğer olaya kötümser değil de, 'ben bunun tedavisini oldum, bu işi atlattım' diye bakarsa, bu işden sıyrılmış demektir. Bu durum her kanser vakası için geçerli. Kişi, olaylara daha iyimser baktığı zaman kanserden kurtulabilir. Agresif hastaların, olayı daha negatif olarak değerlendiren hastaların tedaviye cevap verme şansı daha az. Bu yüzden hasta psikolojisi çok önemli. Bütün kanser tipleri için durum böyle.’’

Günümüzde, erken teşhisin en başarılı olduğu kanser türlerinin başında, meme, rahim, cilt kanseri, ses telleriyle ilgili kanserler -gırtlak kanseri- prostat kanseri geliyor. Kanser tedavisinde çaresiz olunmadığını üstüne basa basa söyleyen Prof. Göney, sözlerini müjdeli bir haberle noktalıyor:

‘‘Eskiden çok çaresizdik. Bugün en önemli imkan, hastalığı erken yakalayabiliyoruz. 40-50 yıl öncesi bu imkanlar yoktu. Kanser de aşılamayla önlenebilecek hale gelecek. Elde edilecek kanser aşılarıyla, kökten tedavi edilecek. Özellikle meme kanseri için çok önemli çalışmalar yapılıyor. Bir aşıyla, kişi risk olsun olmasın, kanserden korunabilecek.’’

Kanseri erken yakalamak

Kanserden korunmak için bazı tetikleyici faktörlere dikkat etmek şart. Özellikle, makattan gelen normal olmayan bir kanama veya akıntı olduğunda, iyi olmayan yaralar, şişlikler, şekil değiştiren ben ve siğiller kanserin habercisi olabilir. İşte kansere davetiye çıkartan faktörler:

Sigara içenlerde hem akciğer, hem de mesane kanseri daha sık görülüyor. Akciğer kanseri, sigara içmeyenlerde hemen hemen hiç görülmüyor.

Yapıştırıcılar, kan kanserine yol açıyor. Ayakkabı sektörü çalışanlarının çalışma koşulları düzeltilmeli.

Aşırı güneş, cilt kanserine yol açıyor. Türk insanı, güneşlenmeye meraklı olduğu için, cilt kanseri daha fazla görülüyor.

Hepatit B geçirenlerde, karaciğer kanseri görülme riski daha yüksek. Hepitat B aşısı uygulanmalı.

Ailesinde kalın bağırsak kanseri olan kişiler de, 35 yaşından itibaren hekim kontrolüne girmeli.

35 yıllık mücadele

Prof. Dr. Bedii Gorbon tarafından kurulan Türk Kanser Derneği, ilk faaliyetine 1964'de, Şair Nigar Sokak'taki bir apartman dairesinde başladı. Burada kanserin erken teşhisi için, poliklinik muayeneleri yapılıyordu. Faaliyetlerini dönemin sanayicileri ve özellikle sanatçılarının halktdan topladığı bağışlarla sürdüren Türk Kanser Derneği, 1977'de kardeş kuruluşu Türkiye Kanserle Savaş Vakfı'nı kurdu. 1988'de ise hayırsever vatandaşların yardımıyla Etiler'deki Onkoloji Merkezi faaliyete geçti. Bu merkezde, kanserin ilaçla ve radyoterapiyle tedavisi yapılıyor.

Şişhane'deki Türk Kanser Derneği'ne kurulduğu günden bu yana, 500 bin kişi muayene için başvurdu. Bunlardan sadece 400 bini meme kanserine ilişkin muayene ve tetkiklerden oluştu. Türk Kanser Derneği, üniversite öğretim üyeleri ve kanser konusuna gönül vermiş sosyal komiteleri tarafından yönetiliyor. Yılın 365 günü, sabah 09.00 ile akşam 17.00 arasında hasta kabul eden Türk Kanser Derneği'nin Şişhane'deki merkezi, muayene için herhangi bir ücret talep etmiyor. Kişi sembolik bir bağışta bulunuyor. Bilgi veya randevu almak için: Türk Kanser Derneği, Tel: 0212 -235 11 91

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!