Güncelleme Tarihi:
Uzmanlar, radyoterapi, kemoterapi gibi aktif tedavi alan hastalara ve ileri evre kanser hastalarına kalori alımının azalmaması ve bulantı-kusma gibi olumsuzların artmaması için oruç tutmalarını “tavsiye etmezken”, aktif kanser tedavisini tamamlanmış, ancak izlemi devam eden hastaların ise arzu ettikleri takdirde “oruç tutabileceklerini” belirtiyor.
Sağlık Bakanlığı Demetevler Onkoloji Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mahmut Koç, yaptığı açıklamada, orucun, insan üzerinde fiziksel ve ruhsal faydaları olduğunu belirten Koç, oruç ibadeti ile vücutta bağışıklık sisteminin güçlendiğini, vücutta daha fazla oksijen dolaşımının sağlandığını, sindirim organlarının dinlendiğini söyledi.
Kanser üzerinde orucun etkisini gösteren insan üzerinde yapılmış bir herhangi bilimsel çalışma ve kanıt bulunmadığını belirten Koç, oruç tutmanın kanser ve kanserli dokular üzerinde olumlu etkileri olduğu yönünde görüşlerin olduğunu ifade etti.
Koç, bazı hayvan deneylerinde uzun süreli düşük kalori alımı ile bazı tümörlerin büyümesinin yavaşladığının gösterildiğini anlatarak, “Amerikan İslami İlaç Araştırmaları Enstitüsünde yapılan bir deneyde, oruç tutan kanser hastalarında kanserin ilerlemesinin durakladığı ve iyi huylu tümörlerin ise bir miktar gerilediği gösterilmiştir” diye konuştu. Bu veriler ışığında, “oruç tutmanın kanser üzerinde olumlu etki yaptığını söylemenin mümkün olmadığını” vurgulayan Koç, “Ancak bunun tersi olarak, kanser üzerinde oruç tutmanın olumsuz etkisini gösteren bir kanıt da yoktur” dedi.
Koç, evresine ve uygulanan tedavi protokolüne kanser hastalarının sağlık durumlarının farklı olduğunu belirterek, hastaların oruç tutup tutmamalarının buna göre değişiklik gösterdiğini söyledi.
Kanser nedeniyle kemoterapi, radyoterapi gibi aktif tedavi alan birinci grup hastalara “oruç tutmamalarının” önerildiğini anlatan Koç, şöyle devam etti:
“Bu durumdaki hastalarda uygulanan tedavi iştah azalmasına ve bulantı-kusmaya neden olduğundan vücuda kalori alımında belirgin azalma olur. Oruç tutularak, kalori alımı daha da azalacağından tavsiye edilmez. İkinci gruptaki ileri evre kanser hastalarının çoğunda kilo kaybı ve yetersiz kalori alımı bulunmaktadır. Bu nedenle, bu gruptaki hastalara da oruç tutmamaları önerilmektedir. Aktif olarak kanser tedavisini tamamlanmış ve izlemi devam üçüncü grupta yer alan kanser hastaları ise isteklerine bağlı olarak oruç tutabilirler.”
Kanser hastasının hangi grupta olursa olsun oruç tutmaya ilişkin kararını mutlaka kendisini takip eden hekimle paylaşması gerektiğinin altını çizen Koç, “Hastalıklar geneldir ancak hastalar özeldir. Hastanın, genel sağlık durumunu göz önünde tutan hekim, hastası için en doğru kararı verecek olan kişidir” diye konuştu.
“ORUCUN KANSERE FAYDASI OLUP OLMAYACAĞINI TIP SÖYLEYEBİLİR”
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Halil Altuntaş da ibadetlerin Allah rızası için yapıldığını, orucun “kansere faydalı olur” diye tutulmadığını söyledi.
İbadetlerin, ölüm ötesi hayata yönelik olmakla beraber dünya hayatına yönelik olumlu sonuçlarının da olacağını ifade eden Altuntaş, bu olumlu sonuçların insanların ruhi ve maddi dünyasında olabileceğini belirtti.
Altuntaş, “İbadetler madem ki bizim ruh dünyamızda bir düzelme, dengeleme meydana getiriyor, ruhla beden arasında, biyolojik yapımız arasında eğer bir bağlantı varsa, ruh dünyamız düzene girince biyolojik dünyamızda da olumlu etkiler olabilir” dedi.
Altuntaş, “İbadetler bizim maddi amaç güttüğümüz şeyler değil, ama manevi yönden hedeflerimizin yanında maddi sonuçları da olacaktır. Bunun sağlığımıza da etkisi olur, diye düşünüyorum” değerlendirmesinde bulunarak, orucun kansere faydası olup olmayacağını “tıbbın” söyleyebileceğini kaydetti.
Halil Altuntaş, tüm hastalarla ilgili “Doktor, oruç tutmanın, aç durmanın, susuz durmanın sağlığına zarar vermeyeceğini söylerse yada zarar vereceğini söylemezse hastanın da gücü yeterse oruç tutabilir” diye konuştu