Arzu Yanardağ fotoğrafları için tıklayın
Çekimleri Londra’da yapılan, geçtiğimiz hafta vizyona giren ve Arzu Yanardağ’ın striptiz sahneleriyle çok konuşulan Umut Adası filminin başrol oyuncuları; Arzu Yanardağ, Ali Sürmeli ve Alican Yücesoy’la konuştuk. Oyuncular, "Mehmet Ali Erbil’li, birkaç kızın rol aldığı bir
film yerine derdi olan bir hikaye anlattık" diyorlar.
Ali Bey, Hamas karakterinizle yine tehlikeli bir role imza attınız?
- Ali Sürmeli: Ee, haklı bir adam. Ben yapmazsam başka biri yapacak diyor. Ben Arzu’ya oynama dedim, ben oynamazsam başka biri oynayacak dedi. Çocuk var, kim bakacak çocuğa? Makyajını bile sen kendin yapıyorsun bak (gülüşmeler). Senede bir tane film çeksen kiraya yetmez. Kiralar çok yüksek, dizi olmazsa nasıl öderiz? Kötüyü oynarsak kirayı veriyoruz işte, ben gönüllü müyüm hep kötü adamı oynamaya sanki!
- Arzu Yanardağ: Nerede makyöze para! Para mı var? Hayat zor!
Ne kadar kira ödüyorsunuz Ali Bey?
- A.Sürmeli: Bin YTL. İki oda bir salon. Bizim kaldığımız bu evleri Rusya’da işçiler için yapmışlar, bizde sanatçılar kalıyor. Elektrik, su, telefon, çocuğun masrafı derken biz devlet tiyatrosundan nasıl geçineceğiz? Onunla geçinmeye kalksan sürekli moral bozuk dolaşılıyor, bir şey sorsan "Ben böyle düzenin... idarenin, bağımsızlığın..." diye başlıyorsun. Dizide oynuyorsun, orada anlatılan da tırı vırı, iki arada kalıyorsun. Devlet tiyatrosu kapanacak, yaşlı oyuncuları atacağız, gençlere yeni tiyatro kurulmuyor. Kimsenin tiyatro istediği yok bu toplumda. Kimsenin umurunda değil ki! 1 YTL’ye düştüğünde de kimse gitmiyordu...
Siz elektrikçiydiniz eskiden, olmadı eski mesleğinize dönersiniz...
- A.Sürmeli: Evet elektrikçiydim...
- Alican Yücesoy: Aaa, çok şaşırdım. Ben de elektrik okudum abi meslek lisesinde.
- A.Sürmeli: Tamam bir dükkan kuralım seninle... Ama oyunculukta ne kadar hata yaparsan yap bedeli yok, çarpılmıyorsun. Elektrikçilikte ise hatanın bedeli hemen çarpılmak ve gebermek.
Filmden bahsedelim... Umut Adası neyi anlatıyor?
- A.Sürmeli: Gerçek bir yaşam öyküsünden yola çıkılarak yazılmış. O adaya gidenler hálá yaşamaktalar orada.
- A.Yanardağ: Filme çok emek harcandı. Gerçekten öyle Londra’da film çekiliyor demek kulağa hoş geliyor, "Ne kadar şanslılar" deniyor. Ama tabii gerçekler öyle değil. Gerçekten en çok zorlanan teknik ekip oldu. Çok uykusuz, ülkeden ayrı ve çalışma şartları zor bir iş yaptılar.
Neden İngiltere? Genelde Amerika ve Almanya’ya göç vardır...
- A.Sürmeli: En iyi para orada. 3 ile çarp, pound 2 bin 800. Bilmiyorum filmin konusu İngiltere’ye gidenlerin trajedileri. Burada kalsalar ne yapacaklar ki! Ya bir araba kazasında ya da işsizlikten ölecekler.
- A.Yücesoy: Filmde oraya giden insanların sadece kötü hayatlarını değil, kısa sürede kendisini kurtaran insanları da gördük. Orada hastaysan, yatıyorsan devlet bakıyor. İmza atıyor ve iş var mı diye soruyor. İş yoksa 50 pound haftalık alıyor ve yine devletin evinde yatıyor.
- A.Yanardağ: Vildan’ın trajedisi... Filmdeki karakterler kaçak yollarla gitmiş ve Londra’da yaşayan insanlar, Asil karakterinin orada lokantası var ve çoğu öyle.
- A.Sürmeli: Evet, Vildan’ın ismini unuttum. Bunlar bizim çocuklarımız işte... Gidiyorlar orada heba oluyorlar... Çocuklar filmi çekerek tehlikeli iş yaptılar aslında. Arzu o kadar soyundu, ben mafya adamı oldum, Alican genç, zengin, hızlı bir karakteri üstlendi. Çocuklar biraz Mehmet Ali Erbil, biraz da paralarını verip birkaç kızı oynatacağı, milletin eğleneceği film de yapabilirdi. Bunun yerine derdi olan bir hikaye anlattık. Bu arada benim cumhurbaşkanı adayım Kenan Evren.
Neden?
- A.Sürmeli: Çünkü o Cumhurbaşkanı iken bizim devlet tiyatrosu sanatçılarının maaşları çok iyiydi ve milletvekili maaşları ile eşti. Eşlerimiz bizden memnundular, çocuklarımız gururla ’babam’ diye gösteriyorlardı. Ancak bugün bir dizide iş bulanlar için, karısının ve çocuklarının hisleri böyle devam ediyor.
Son Osmanlı-Yandım Ali’de Mustafa Kemal Atatürk’ü canlandırdınız ve bu filmde ise başka bir karakter olarak izleyici karşısındasınız...
- A.Yücesoy: Evet, ben bunu istiyordum. ben Atatürk’ü canlandırdıktan sonra bir dizi için gene Atatürk’ü canlandırma teklifi gelmişti. Ben istemedim.
Neden Atatürk’ü tekrar oynamak istemediniz?
- A.Yücesoy: İnsanlar onun zekasına inanmaktan çok onun ulvi bir insan gibi yansıtılmasını istiyorlar. Onun insan olduğunu, zaaflarının olabileceğini unutuyoruz.
Uzak durmak istedim çünkü memleketin kadrolu Atatürk’ü olmak istemedim. Rutkay Aziz bile hálá kurtaramadı kendini. Ama belli insanlar, kadrosu, yapımcısı, yönetmeni belli, içinde birkaç bilim insanı, tarihçiler vardır ve ben buna karşı çıkamam.
- A.Sürmeli: Oyna oğlum, insan gibi Atatürk görelim ya. Tiyatro dekoru gibi duruyorlar ya! Mustafa Kemal deyince yaşamayan, nefes almayan, içki içmeyen, sevgilisi olmayan biri gibi yansıtıyorlar.
Ya siz neler söyleyeceksiniz Arzu Hanım?
- A.Yanardağ: Sinemayı çok seviyorum ve Allah izin verdikçe sinema filmlerinde yer almak istiyorum. Bu film benim kendimi iyi hissetmemi sağladı. Senaryonun bana geldiği zamanlama da öyleydi. 1,5 yıl bir şey yapmadım. Aslında çok şey yaptım da bu hayatımla ilgiliydi, en güzel varlığa, kızıma sahip oldum. Ama sinema ve televizyon adına bir şey yapmadım. Daha öncesinde zaten yaptığım işlerden memnun değildim. Bana teklif edilen rol güzel bir roldü ve bu yapımda yer almak istedim. 17 gün çekim, benim için zor oldu. Bunu söylüyorum çünkü bebeğimden ilk kez ayrı kaldım.
Filmde Vildan’ın striptiz yapması Demi Moore’un striptiz filmindeki durumu gibi geldi bana...
- A.Yanardağ: Ay nerede canım, inşallah öyle bir film de yaparız (gülüyor). Filmi seyredenler zaten bunu anlayacak, gerçekten bir insanın o sahneyi çekebilmesi için ders alması ya da striptiz barda inceleme yapması için gerizekalı olması gerekiyor. Ama tabii oyunculuk zeka isteyen bir iş. Bu
haberler doğru da değil, zaten filmdeki kız striptizci de değil.
Yeni projeleriniz var mı?
- A.Sürmeli: Zafer Algöz kardeşimle bir diziye başlıyoruz. Pana Film’den yapılacak, adını koymadık daha. Konusu çok güzel. İki tane kanka var. Biri laz, biri Doğulu. Doğuluyu ben oynayacağım. Bir kabadayı var ve ölmeden önce bu iki kankaya bakıp ’Benim kalfa’ derken ölüyor.
Ankara’dakiler bu filmi izlesin- A.Sürmeli: Bu filmin en çok Ankara’da iş yapması lazım. Bu ülkenin kaderi hakkında söz sahipleri orada yaşıyor. Filmi izleyip, ülkemizden kaçıp giden çocukların neler yaşadıklarını görsünler. Senaryoyu okurken beni Umut’un boğulması etkiledi. Filmde Arzu’nun trajedisini izledim sonra ve o daha da etkileyici geldi bana...
- A.Yücesoy: Filmin asıl derdi neden bu insanlar gidiyor sorusunu sormak bence. O yüzden evet Ankara’dakiler izlesinler filmi, hoşlanırlar filmden. Problem neden gittikleri, orada ne hale düştüklerinin çok önemi yok bence...
- A.Yanardağ: Oraya giden ve hayallerine ulaşamayıp tabiri caizse rezil olup Türkiye’ye gelen çok insan varmış.