Oluşturulma Tarihi: Ekim 27, 2006 00:00
EVANESCENCE
The Open Door
(Sony BMG)
EVANESCENCE müzik dünyasında 2000’lerin en fazla heyecan yaratan topluluklarından biri. İlk albümleri "Fallen", benim gibi ilgisizliğini son ana kadar koruyabilen uyuz tiplerin bile dikkatini çekecek seviyede başarılı oldu. "Kara bahtım, kör talihim; neye dokunsam taşa döner" temalı şarkılarla, piyanosunun başında hayata ve kadere kahreden hap kadar kızın performansı, dünya çapında 14 milyon civarında bir albüm satışını tetikledi. Evanescence bu büyük başarının, şöhretin ve şanın ardından koparak dökülme sürecine girdi. Orijinal tayfa dağılırken bir de manital enfeksiyon atlatan (sevgiliden ayrılma hadisesi) küçük kız, gemiyi batırmadan sakin sulara çekmeyi başardı. "The Open Door", dünya üzerinde yürek sazını Evanescence ile titretmiş olan bütün küskün, kırgın küçük kızlara ve onların büyümüş modellerine; idollerini piyano başında şarkı söylerken bulmuş delikanlılara ve onların büyümüşlerine hayal kırıklığı yaşatmayacak bir ikinci albüm olmuş. Lee, yeni ekibiyle de gayet uyumlu gözüküyor. Yine piyanosu eşliğinde acı çekiyor, yine gitarlar gürültülü bir duvar örüyor... Fakat şarkı sözlerine bakarsanız, yine "Karartmışım yüreğimi karabaşlı kuzu gibi" durumunda kızımız. Yine mutsuz, yine mutsuz... Hani mutlu olacağı birini bulsa, çoluk çocuğa karışsa şarkı yazamayacak gibi geliyor insana bazen. Ama albüm sevenlerini mutlu edecek türden ya, gerisi boş tabii.
IRON MAIDEN
A Matter of Life And Death
(EMI)
BABALAR toparlandıktan sonra işi epeyce sıkı tutuyor. 2003’te Roskilde Festival’de seyrettiğim Iron Maiden konseri, bugüne kadar seyrettiğim en iyi konserlerden biriydi. Konser bittiğinde ekip olarak bizi Kopenhag’a götürecek otobüse ulaşacak halimiz kalmamıştı. Ama 50’lik Iron Maiden tayfası, 3 saatin ardından bıraksan 1-2 saat daha çalacak gibi duruyordu. Neyse... Bruce Dickinson, Dave Murray, Adrian Smith, Janick Gers, Nicko McBrain ve Steve Harris (Kral insan) "A Matter of Life And Death" adlı bu güzide çalışmalarında kimi zaman süreyi kanırtsalar da, taş gibi çalıyorlar. "Süreyi kanırtmak ne demek?" diyenler çıkabilir. Sanatçının istediği sürede şarkı yapma özgürlüğü olduğunu savunurum ama uzun şarkıdan da çok sıkılırım, dinlerken kendimi harap ederim, toz olup kaybolmak isterim. Iron Maiden da sağolsun iki adet 9 küsur dakikalık, bir tane 8.44’lük, dört tane de 7 dakikalık füze sallamış. Dinleniyor tabii ama dürüst olayım, yazacak olmasam bir kereden fazla dinleyemezdim bazı şarkıları. Yine de taş gibi albümdür Iron Maiden sevenler için, sakın atlamasınlar.