OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 19, 2005 00:00
RÖYKSOPPThe Understanding (EMI)NORVEÇLİ Svein Berge ve Torbjorn Brundtland’dan oluşan Röyksopp’un ikinci albümü ‘The Understanding’ çıkalı bir ay kadar oldu. Şimdi bu noktada durup, yukarıdaki cümlenin okuma yazma öğrendiğimden bu yana en fazla vakit harcayarak yazdığım cümlelerden biri olduğu üzerine başka bir metin hazırlayabilirim size. Grubun adı bile zaten başlı başına bir maceradır... Neyse, işimize bakalım. Röyksopp ilk albümünü yani ‘Melody AM’i çıkardığı vakit, GusGus-Air-Basemant Jaxx-Moby gibi hadiseler karşısında heyecan duyan yüreklere ferahlık gelmişti. ‘Melody AM’ güzel albümdü gerçekten de ve hak ettiği ilgiyi de görmüştü. Arada Röyksopp’u çeşitli projelerde gördük ama yeni albüm gelmedi. Geçen ay, Roskilde Festival için gidilen Kopenhag’da ikinci el albüm satan bir dükkanın izini Sherlock Holmes ve Watson kıvamında sürüyoruz bir arkadaşımla. Arkadaşımı sizden saklayacak halim yok, Mehmet Tez’le geziyoruz. Adres sormak için girdiğimiz bir müzik markette Röyksopp’un albümünün rafa dizildiğini görüyoruz. Kendi adıma bir heyecan kasırgası yaşadığımı söylersem yalancı olurum. Fakat arkadaşım elleri titreyerek filan kaptı albümü. Ne kadar doğru bir karar verdiğini, edindiği albümün ‘limited edition’ olduğunu fark edince anladım. Röyksopp’un yeni albümü karşısında titreyip kendime gelemememin cezasını şimdi normal albümü dinleyerek çekiyorum. Yanlış olmasın, albümü dinlemek ceza değil, gayet de iyi albüm. Ben bonus CD’yi atladığıma yanıyorum. İkinci albüm Röyksopp’un ilk albümünden daha iyi olmuş diyebilirim rahatça. İlk albümde de sevdiğim ve hálá dinlemekten zevk aldığım şeyler var. Fakat ikinci albüm daha iyi işte. The Knife’tan Karin Dreijer’in söylediği ‘What Else Is There?’ güzel, ‘Only This Moment’ güzel, ‘Follow My Ruin’ güzel. 80’lerle kısa paslar yapan ikili, ortaya güzel bir ayrılık albümü çıkarmış. Ayrılık albümleri sakattır; malum, Simply Red’in sonu olmuştu. Fakat Röyksopp bu işi iyi becermiş...AUDIOSLAVEOut Of Exile (SONY BMG)BU haftanın temasını, Roskilde Festivali ve ikinci albümler olarak seçtik gördüğünüz gibi. ‘Ne alaka birader?’ diyenlere durumu özetleyeyim. Roskilde’de dinleme şansını yakaladığımız bir gruptu Audioslave. Temple of the Dog’u, Soundgarden’ı, Rage Against the Machine’i seyredemedik ama bir Audioslave konseriyle bir şekilde hesabı kapatmış olduk gibi geldi bize. Tabii bu mümkün değil ama hakikaten çok iyilerdi. Neyse, Chris Cornell, Tom Morello, Tim Commerford ve Brad Wilk’ten oluşan kadroyla bir nevi
rüya takımı olan Audioslave’in ikinci albümü ‘Out of Exile’ nihayet çıktı. ‘İlk albümü hem Chris Cornell hem de Rage Against the Machine tayfası bir arada, vaaaaaaay!’ diyerek karşılamış ve albümden de çok memnun kalmıştık. Ä°kincinin de çok iyi olacağını düşünüyordum. 12 ÅŸarkılık albüme kötü diyen taÅŸ olur o ayrı. Fakat ben mi beklentiyi fazla yüksek tutmuÅŸum, yoksa Audioslave mi biraz frene basmış anlayamadım; çok memnun kalmadım ‘Out Of Exile’dan. HoÅŸ ÅŸimdi bir parmak hesabı yaptım, 14 ÅŸarkıdan 5 tanesini beÄŸenmiÅŸim. HoÅŸ, normalde albümleri bir, bilemediniz iki kez dinleyip yazıyorum. Bu albümü dört kez üst üste (Kabul, itiraf ediyorum, bazı ÅŸarkıları 20’nci saniyede filan atladım ikinci dinleyiÅŸten sonra) dinledim. Ama bu arada mesela bulaşık yıkarken de dinledim, o sayılmaz di mi? Neyse ya, kötü diyemedim, dilim varmadı. Bir de o ‘Man Or Animal’ nedir öyle?..Â
button