Güncelleme Tarihi:
Bakın, bu da şimdi aklıma geldi: Eskiden, mesela şehit cenazelerinde ve sair cenazelerde karalar giyinen, kendini yerden yere atan, tabuta sarılıp ayrılmak istemeyen, bağırıp çağıran, dövünen kadınlar, erkekler ... acaba televizyonlar yoktu da ondan mı görmüyorduk?
Sanki bu da ‘farklı’ bir örf-adet gibi geliyor bana...
Oysa ‘ağıtçı’ yahut ‘sağucu’ denilen kadınlar ta Eski Mısır’dan beri bilinir. Kara Afrika’da, Tevrat’a göre Yahudilerde, Latin Amerika yerlilerinde ve tabii Sardunya’da, Korsika’da yaygın bir adettir bu.
Bu son ikisinde, bilmem bilir misiniz, eğer ölüm tabii ise, ağlayıp dövünmeye, ağıt yakmaya ‘lamento’ derler. Bir cinayet söz konusu ise, ki ecelinden ölen azdır buralarda... (Hani Karadeniz’deki bir mezarlıkta, bütün mezar taşlarında rahmetlinin adı-soyadı ve altında ‘furdi furdi furuldi’ yazıyormuş, biri hariç ‘adam deyuldi, eceliylen oldi’ !)
Evet, diyordum ki bir cinayet söz konusu ise, ağıta bu kez ‘vocero’ derler ve bu ... VANDETTA gerektirir, yani ‘Kan Davası’ !
*
Şubat 2003’te Arnavutluk’tan gelen bir milletvekili heyeti ilk kez Fransa Senatosu’nu ziyaret etmiş, bu vesileyle ‘Association Albania’ bir kolokyum düzenlemişti, konu:
Arnavuktukta Kanun ve Kan Davası : Mitostan gerçeğe
Aslında bizi de - yukarıda sözünü ettiğim sebeplerle - ilgilendiren, ama çok daha vahim bir konuydu.
Arnavutlar resmen ‘KANUN’ diyorlar, Osmanlı’dan kalma.
15.yüzyıldan kalma bir ‘kanun’ söz konusu. Yani Osmanlı’dan evvel.
En meşhuru olan Lek Dukacin Kanunları, ‘kurban açısından’ kan davasını düzenliyor. (...muş, tabii ki, ben de bu kolokyumdan öğreniyorum.)
Mesela, ana kural: BİR ÖLÜME ANCAK BİR ÖLÜMLE KARŞILIK VERİLEBİLİR.
Sonra, kadınları, çocukları ve Katolik papazları öldürmek yasak.
Akrabalık ilişkisi ne olursa olsun, ancak katille aynı soyadı taşıyan bir erkekten intikam almak serbest.
Cinayete yardım ve yataklık da cinayet sayılır ve ‘GJAKMARRAJA’ yani ‘kan davası’ sebebi sayılabilir.
Kazayla ateşlenen silahın sahibi veya silahın kurtulup düştüğü cephaneliğin sahibi de cinayet işlemiş sayılır.
Kan davası’nın - kanunların belirlediği - bir ‘ritüeli’ de var tabii ki.
Maktul (ölen) tarafı, katil tarafına, cinayet saatinden itibaren 24 saatlik bir ateşkes süresi tanımak zorunda.
Katil, ölenin cenazesine, ölenin onuruna verilen cenaze yemeğine katılmak zorunda.
Eğer katil tarafı, maktul tarafıyla ‘barış görüşmeleri’ yapmak isterse, 30 günlük ikinci bir süre tanımak zorunlu. Kan parası ödeyerek kurtulmak mümkün. Anlaşma sağlanırsa, katilin evinde verilecek bir şölen ve iki aşiret reisinin kan kardeş olmasıyla barış sağlanmış oluyor.
*
Osmanlı döneminde Şeriat, bu tür ‘geleneksel hukuku’ yok saydığı için, Lek Dukacin Kanunları ancak gizli veya Osmanlı bölgesi dışında uygulanabilmiş. Meşhur Kral Zog (size hikayesini anlatmıştım bunun) batı tipi kanunlar getirmeye çalışmış ülkeye. Komünist dönemde ise Sovyet benzeri kanunlar uygulanmış ve gelenekler bastırılmış.
Ancak, Enver Hoca rejiminin çökmesinden ve Arnavutluk’un mafya ve anarşiye teslim olmasından beri, töre hortlamış. 1998’den 2003’e kadar, ‘Kanun hükümleriyle işlenen kan davası cinayeti’ en az 330.
Sebep: adalet sisteminin işlemeyişi, rüşvet; komünizm sonrası toplumun değer hükümlerinde meydana gelen çalkantılar; kolektifleştirilmiş olan toprak ve sair taşınmazların eski sahiplerine iadesinde yaşanan adaletsizlik, rant kavgaları ve mafya... vs
Şubat 2003’te Paris’te toplanan kolokyumun verdiği bilgiler böyle.
İki üç hafta kadar önce, 10 nisanda, (Kanun’un daha etkili olduğu) kuzeydeki zengin ailelerin baskısıyla yeni bir Ceza Kanunu kabul edildi Tirana’da.
Lek Dukacin Kanunları’nı modernize eden, kan davasını ‘güncelleştiren’ bir mevzuat...
En önemli değişiklik: Bundan böyle, maktul tarafı sadece katilden intikam alabilecek.
“Ailenin suçsuz fertleri korku içinde yaşamamalı. Kan davası, intikam bütün aileyi, aşireti tehdit etmemeli artık!”
Gülmeyin! Hâlen, 2005’te, en az 600 Arnavut ailenin - 2 bin çocuğuyla - kan davası ve ölüm korkusundan evlerine kapandıklarını ve hapis hayatı yaşadıkları iddia ediliyor.
Aklı başında Arnavutlar diyorlar ki ‘Çocuklara dokunmayın ki... okula gitsinler!’
Karadağ’da 35 senedir ‘başarıyla uygulanan’ bu yeni kural, Arnavutluk’ta da işlerse, artık maktulün ailesi sadece ... katilden intikam (!) alabilecek.
*
Ne dersiniz, bizde de böyle bir ‘töre modernizasyonu’ gerekmez mi?