Güncelleme Tarihi:
Tarihin arka odasına geçip, Kamer Genç’in gündem yaratan sözleri hatırlandığında, gülmekten kırılan anlar da var, sinirlendiren anlar da…
Kamer Genç’in oğluna ait bir evde, gizlice bir kadınla buluştuğu iddiaları üzerine televizyon kameraları karşısında “Çiçek sulamaya gidiyordum” yanıtı vermesi ‘çiçek sulamayı’ neredeyse bir deyim haline getirdi. Öyle ki, bir ÖSS deneme sınavında matematik sorusu olarak bile karşımıza çıkardı. Soru aynen şöyleydi; “Kamer, evindeki üç çeşit çiçeği dört, beş ve altı günde bir sulamaktadır. Üç çiçeğin de ilk sulamasını salı günü yapan Kamer, üç çiçeği de aynı günde ikinci kez haftanın hangi günü sular?"
2007 yıllarının başlarıydı. Hürriyet yazarı Kanat Atkaya, yılmaz bir neferi olacağı Kamerist Gençist Hareketini başlattığını bir yazısında şöyle anlatıyordu: “Gündemin, insana sağlı sollu giriştiği bir gündü. Artık verecek tepki bulamıyordum. “Oha’ları, oharillo’ları, ohannesburger’leri, oharinyo’ları” tüketmiştim. Kamer Genç’in Meclis’te Bakanlar Kurulu’nun oturması gereken koltuklara, boş bulunca ‘Madem yoklar, ben oturayım bari’ diye kurulduğu günler olmalı. Evde bir anda “Yaşasın Kamerist Gençist Hareket” diyerek ayağa fırladım. Yani hareketi ben ve benim kedi başlattık. Amacı doğru bildiği yolda tek başına da kalsa ilerlemek, kitlelere fayda sağlamak uğruna gerekirse kendine bile muhalefet etmek olan bir hareket.”
Henüz hayattayken, Nasreddin Hoca gibi kıssadan hisselerle şöhret olmak herkesin harcı değilken, buna namzet bir olay yaşandı. 2012 yılı Meclis açılış töreniydi. Kimi kürsüdekileri alkışlıyor, kimi protesto ederek meclisi terk ediyordu. Kamer Genç ise, elinde bir fenerle gündüz vakti meclis salonunda sessizce dolanıyordu. ‘Yine hangi haylazlık peşinde kim bilir?’ diyenler gülüyor, müzmin muhalifliğinden gına gelenler ise endişeyle tetikte bekliyorlardı. En sonunda biri, niçin gündüz vakti fenerle dolaştığını sorduğunda şu cevabı verdi: “Türkiye’de ne yargı, ne hukuk, ne de Meclis var. O yüzden bu eylemi gerçekleştirdim. Diyojen nasıl adam arıyorsa, ben de aradım.” Feneri sembol olarak seçmesi, yılan hikayesine dönen Deniz Feneri davasına da bir göndermeydi aynı zamanda.
Günde üç öğün prensip değiştirenler varken, beğenseniz de beğenmeseniz de o inandığının peşinden giderdi. Kamer Genç, Mehmet Ali Ağca'nın idam dosyası önüne gelince 'prensip olarak idama karşıyım' diyerek ret oyu verdi. Paşalar tarafından uyarıldı ama o dinlemedi. 'Ret' diye üç kez ard arda bağırdı. Eşi Sevim Genç, ret oyu sonrası Kamer Genç’le arasında geçen diyalogu şöyle anlatacaktı: “Bir gün arabada gidiyoruz. Radyoda haberler var. “Mehmet Ali Ağca’nın idam dosyası oylamasında 149 kabule karşılık bir ret oyu çıktı” denildi. “Hangi akılsız Ağca’nın idamına ret oyu verdi” dedim. Eşim “Ben” dedi.
Kamer Genç’in Meclis’te tatlı-sert en çok takıştığı kişilerden biri Bülent Arınç’tı. Arınç, ‘Ya sabır, ya havle’ diyerek nice kere Meclis kürsüsünden iç çekti. Arınç, bir tartışma esnasında Genç’ten tazminat kazandığını söylediğinde, Genç kürsüye çıkıp şöyle itiraz etti: ‘İspat etsin. Ama edemezse kedi gibi miyavlasın. Vallahi başka bir şey istemiyorum.” Genç’in, Arınç’ı çileden çıkardığı bir başka gün bir olay yaşandı. Arınç, kürsüden Genç’i işaret ederek gülerek şu dizeleri okudu ‘Ne kendi etti rahat, ne aleme verdi huzur. Yıkıldı gitti cihandan dayansın ehl-i kubur.’ Arınç’ın ne söylediğini anlamayan Kamer Genç, yanındaki vekil arkadaşlarından yardım istedi. Bunu gören Arınç, yine gülerek devam etti: “Şimdi ne olduğunu anlamazsınız, Türkçesini söyleyeyim. Bu dünyadan terk-i diyar eyledi, kabir halkı dayansın dayanabildiği kadar.”
Bu yazıyı okuyanlar, ‘Kamer Genç’in hiç mi kötü anektodları yok?’ diye itiraz edebilir. Elbette, ortak müştereklerde kabul edilemeyecek bazı söz ve çıkışları olmuştur. Ama bu toprakların en güzel ortak kültürlerinden biri ölünün ardından konuşmamaktır. Güle güle Kamer Genç…
Kamer Genç hakkında bilinmeyenler:
-1982 anayasasinin tumune hayir oyu kullanan tek danisma meclisi üyesidir.
- Mecliste 2009 bütçesi hakkında konuşmasını engellemek için oylama yapılan milletvekili.
-1966 yılında girdiği Danıştay sınavını kazanan tek isim oldu.