Güncelleme Tarihi:
Dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan kalp damar hastalıklarına artık ileri yaşlarda değil, çocuk ve gençlik çağlarında da sıkça rastlandığı bilinirken, kalp hastalıklarından biri olan ve kalbin normalden hızlı ya da yavaş çalışması olarak tanımlanan “aritmi”nin ani kardiyak ölümle sonuçlanabildiği, bu yüzden “ciddiye alınarak” tedavi edilmesi gerektiği bildirildi.
Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Türkoğlu, ritm bozukluğunun belirtileri, teşhisi ve sonrasında yapılması gerekenleri anlattı.
Kalbin normal atışının dakikada 60-90 arasında olduğunu, eğer ritm bozukluğu üst seviyelere çıkarsa nabız atışının dakikada 500-600'lere çıktığını, bu durumun da kalbi aniden duraklattığını belirten Türkoğlu, şu bilgileri verdi:
“Kalbimiz muntazam çalışan bir makine gibi görev yapar. Belli bir atış sayısı vardır, belli bir intizamda çalışır. Normal ritmi dakikada 60-90 arasındadır. İstirahat halinde daha azdır, ama koşarken, merdiven çıkarken, yani organların daha fazla kana ihtiyacı olduğunda sayısını artırır. Bu, belli bir intizam içinde olur. Bunda değişiklik olur, bir düzen göstermezse, ortaya çıkan düzensizliğe kalpte aritmi diyoruz. Yani kelime anlamı düzensiz ritm. Bu değişik derecelerde olabilir. Önemsiz ritm bozuklukları olabileceği gibi, son derece önemli ritm bozuklukları da olabilir. Bu, kişinin hayatiyetini etkiler.”
NASIL AYIRT EDİLECEK?
Prof. Dr. Türkoğlu, ritm bozukluğunun doğuştan ya da sonradan kazanılmış olabileceğini ifade etti. Edimsel bozukluğun değişik nedenlerden kaynaklanabileceğini dile getiren Türkoğlu, özellikle çocuklarda ya da gençlerde geçirilen enfeksiyon hastalıklarının bu tip ritm bozuklukları yapabildiğini veya daha ileri yaşlarda damarlardaki darlıklar, kalp krizleri, bazı bölgelere kan gidişinin yeterli olmaması nedeniyle ritm bozukluğunun ortaya çıkabileceğini anlattı.
Türkoğlu, ritm bozukluğunun mutlaka hekim tarafından ayırt edilmesi gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Türkoğlu, doğuştan gelen bozuklukların nasıl teşhis edildiği yönündeki soruyu ise şöyle cevapladı:
“Bu, hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Ama dikkatli incelenirse, örneğin o esnada kişide, bebekte ya da çocukta bir ritm bozukluğu olmasa bile elekrokardiyografi (EKG) dediğimiz kalbin ritmini yazdırdığımız yöntemle anlaşılabilir. Ama her zaman anlaşılmayabilir de. Burada en kritik anlama noktası basitçe bir kez bakmaktan ziyade “holter monitör” denilen 24-48 saatlik takiplerde ufak tefek de olsa bazı farklılıklar yakalayarak çocuklarda ve gençlerdeki bozukluk teşhis edilebilir. Veya en klasik şekilde nöbet sırasında yakalanabilirse o esnada kesin teşhis konabilir.”
TEDAVİSİ MÜMKÜN BİR HASTALIK
Ritm bozukluğu hızlanma şeklinde olduğunda kişinin çarpıntı hissettiğini, yavaşlamada ise halsizlik, baş dönmesi, yorgunluk zaman zaman bayılma yaşandığını dile getiren Prof. Dr. Türkoğlu, “Eğer ritm bozukluğu kişi efor sarf ettiği zaman artıyorsa mutlaka tedavi edilmeli. Yorulduğunda artmıyorsa tedavisi gerekmeyebilir”dedi.
Prof. Dr. Türkoğlu, ritm bozukluğunun genellikle hafife alındığını, ancak bunun kişinin kendi hayatını tehlikeye atması anlamına gelebileceğini dile getirerek, şu uyarılarda bulundu:
“Bazı ritm bozukluklarının hayati bir önemi vardır. Kişi kaybedilebilir. Bu yüzden mutlaka dikkat etmek lazım. Bazı ritm bozuklukları ölümcül bozukluklara yol açar. Yani kalp çok yüksek hızda, bir anda dakikada 500-600 gibi bir atışla çalışmaya başlar veya aşırı duraklamaya gider. Bu taktirde beyin beslenemeyeceği için kişi kaybedilir. Krize yol açmadan da, ki kalp krizindeki gibi damar darlığını da provoke eder ama ona yol açmadan hastayı öldürebilir. Mutlaka ciddiye alınması, hekim tarafından bakılması, incelenmesi gerekir.”
RİTM BOZUKLUĞUYLA YAŞAMAK
Ritm bozukluğunu uyaran en önemli etkenlerin başında çay, kahve gibi içeceklerin çok içilmesini gösteren Prof. Dr. Türkoğlu, bu tür içeceklerin uyarıyı artırdığını, kalbi hızlandırdığını, dolayısıyla ritm bozukluğunu “provoke” ettiğini söyledi.
Aşırı yorgunluğu bir başka sebep olarak ifade eden Prof. Dr. Türkoğlu, “Mesela aritmisi olan kişiler spor yaparken, halı sahada maç yaparken sıkça görüldüğü gibi, sorun yaşayabilir, hasta kriz geçirebilir. Bunlara sebep ritm bozukluğudur. Bu kişilerin en azından aşırı spor yapmaması, müsabakaya çıkmaması, profesyonel olmaması lazım” dedi.
EÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkoğlu, aritmisi olan hastaların strese dikkat etmesi gerektiğine işaret ederek, “Streste, aşırı uykusuzlukta, aşırı yemekte sorun ortaya çıkabilir. Bu bir nevi bir kişinin zayıf noktasıdır. Herhangi bir durumda, bir şeye üzüldüğünde, sıkıldığında, aşırı yorulduğunda, çok aç kaldığında, uykusuz kaldığında çıkabilir ortaya” diye konuştu.
Kalbinde sorun olmasa bile kişilerin yılda bir kez kardiyologa görünmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Türkoğlu, “Genel olarak 30-40 yaş arası senede bir, 40'tan sonra 6 ayda bir doktora başvurmak gerekir. Çocukların da en az bir kez doktora gitmesi gerekir” diye konuştu.