Güncelleme Tarihi:
Bellek koruma programına fazla kilolardan kurtularak başlayabilirsiniz. Alkolü en aza indirmeniz, egzersizi en üst seviyeye yükseltmeniz de gerekli. Bir de, beyninize sık ve yoğun zihinsel egzersiz yaptırmayı ihmal etmeyin. En çok dil bilen, en geniş şiir belleğine sahip olan, en iyi briç ve satranç oynayan siz olun.
Güçlü bir bellek için beş öneri
BELLEK konusunda çalışan uzmanlar yaşı elliyi geçenlerin neredeyse yarısının belleği için endişe duyduğunu söylüyor. Eğer ciddiye alırsanız altmışını geçen her dört kişiden üçünde bellek sorunu var! Oysa bunların önemli bir kısmında sorun belleğin zayıflaması değil, unutkanlıktır. Kısacası yaşa bağlı bellek kaybı bir hastalık değil, doğal bir değişmedir. Bu kaybı bile yavaşlatmak elinizdedir. Bunun için bazı basit önlemler almanız yetiyor. İşte o önlemlerden bazıları:
Bellek koruma programına fazla kilolarınızı verip kolesterol ve trigliserit düzeylerinizi optimal seviyelere indirmekle başlayın. Kilo fazlalığı ile kolesterol ve trigliserit birikiminin Alzheimer hastalığı ve bunama riskini artırdığı biliniyor. Bu üç risk faktörünün bir arada bulunması ise riski altı kat arttırıyor.
Antioksidanlardan zengin, doymuş yağ oranı azaltılmış, sebze ve meyvesi bol, süt ürünlerinin az yağlı olanlarına ağırlık veren, alkolün çok az tüketildiği, tekli doymamış yağlara –zeytinyağı– öncelik tanıyan bir beslenme tarzının belleği korumak için önemli bir adım olduğu kesin...
Homosisteinin kan seviyesindeki artışı sadece koroner kalp hastalığına değil, bunama ve Alzheimer hastalığına yönelik riski de arttırıyor. Homosistein seviyenizi kontrol altında tutun. 15 mmol/dl’den yüksek değerlerin riskli olduğunu unutmayın. Folik asit ve B6, B12 vitaminlerinin desteğiyle kolayca kontrol altında tutulabilen homosistein düzeyinizi 10’un altında tutmanızda fayda var.
Düzenli olarak egzersiz yapanlarda Alzheimer hastalığı veya bunama daha seyrek görülüyor. Fiziksel aktivite azlığı özellikle Alzheimer için ciddi bir risk faktörü. Yürümek, yüzmek, bisiklete binmek veya dans etmek... Bunların tümü faydalı! Hareketli ve aktif biri olmaya özen gösterin.
Zihinsel egzersizlere en az bedensel egzersizler kadar önem verin. Zihinsel aktivitelerin belleğinize etkisinin bedensel aktivitelerin kaslarınıza etkisinden pek farkı olmadığını bilin. Beyninize sık ve yoğun zihinsel egzersiz yaptırın. Onu çalıştırın, geliştirin, güçlendirin. Yeni ve güç ödevler verin. Başardıkça yeni ezberlere, öğretilere, kayıtlara, hatırlamalara yöneltin. Bulmaca çözme ustası olun. En çok dil bilen, en geniş şiir belleğine sahip olan, en iyi briç ve satranç oynayan siz olun.
Irıs Murdoch, Alzheimer’ın en trajik örneğiydi
Bellek kaybı, özellikle yaşa bağlı ortaya çıktığında bir hastalık olmaktan çok beynin yapısında meydana gelen normal değişimlerin doğal bir sonucu da olabiliyor. Nasıl ki siz yaşlandıkça gözünüz eskisi kadar iyi göremiyor, kulağınız eskisi kadar iyi duyamıyorsa, belleğiniz de ne eskisi kadar iyi bilgi depolayabiliyor, ne de depoladığı bilgileri geriye eskisi kadar kolay çağırabiliyor. Yani yaşlanmaya bağlı bellek zaafı bir dereceye kadar normaldir ve hoş görülmelidir. Ne zaman ki belleğinizdeki kayıp işinizdeki, evinizdeki, kişisel ilişkilerinizdeki sorumluluklarınızı yerine getiremeyecek düzeye varmışsa, işte o zaman problem önemli olma sürecine girmiş demektir.
Unutmayın! Önemli olan evinizin anahtarını orada burada unutmanız ya da nereye koyduğunuzu hemen hatırlayamamanız değildir. Bu unutkanlığın değil, dalgınlığın işaretidir. Kötü haber evin anahtarını elinize alınca onun ne işe yaradığını hatırlayamamanızdır.
KESİP SAKLAYIN
Eğer reflü sorununuz varsa
Reflüye bağlı yemek borusu iltihabı can sıkıcı bir sorundur. Yanma, ağrı, ses kısıklığı, öksürük gibi belirtilere yol açar. Bu sorunun tedavisinde yalnızca ilaçlara bel bağlamak yetmez. Kişisel bazı önlemler de gerekir. İşte onlardan bazıları.
Bunları kullanmayın:
* Acı baharatlar
* Karbonatlı içecekler (kolalı içecek, gazlı meşrubatlar, gazoz gibi)
* Domates ve domates suyu
* Bazı meyve suları (portakal, greyfurt, mandalina)
* Kahve ve demli çay
* Alkol (özellikle şarap ve diğer fermente içkiler)
* Sıcak ve soğuk besinler
* Et suyu ve et suyu eklenmiş besinler
* Kızartmalar, bol yağlı yiyecekler
* Kremalı çorbalar
* Kuruyemişler
* Şeker (glukoz) şerbeti eklenmiş tatlılar
* Çok yağlı yiyecekler (kızartmalar)
Bunları yemekten korkmayın
* Beyaz ve yağsız etler
* Şekeri, yağı az tatlılar
* Yağsız salatalar
* Mayonezsiz, kremasız yiyecekler
* Fırında veya buharda pişirilmiş besinler, tencere yemekleri
* Izgara yiyecekler
* Gazsız içecekler ve su
Bunları mutlaka yapın
* Porsiyonlarınızı küçültün
* Fazla kilolarınızı verin
* Öğün aralıklarını kısaltın
* Yavaş yiyin, iyi çiğneyin
* Sık sık su için
* Yemekte sıvı almayın, su ve içecekleri öğün aralarında kullanın
* Proteinden zengin bir beslenme planı uygulayın
* Yatmadan 3-4 saat önce son lokmanızı tamamlayın. Aç yatın.
* Yüksek yastık kullanın, sol tarafınıza yatın.
AKLINIZDA OLSUN
Kalp krizi mi panik atak mı
Göğsüne saplanan şiddetli bir ağrıyla gece uykusundan uyanan ya da gergin geçen bir toplantının sonunda göğsünde ciddi bir sıkıntı duyan birinin korkması normaldir. Korkunun nedeni, göğüsteki ağrının bir kalp krizine işaret edebileceği düşüncesidir. Göğüs ağrısı özellikle ilk kez oluyor ve ağrıya “bulantı, terleme, baygınlık hissi” gibi işaretler de eşlik ediyorsa herkesi her zaman kaygılandırır.
Ne iyi ki, göğüs ağrılarının çoğunun altında ne kalp hastalığı vardır ne de vücudun herhangi bir yerinde ciddi bir bedensel problem söz konusudur. Göğüs ağrılarının önemli bir kısmı sinirsel veya ruhsaldır. Özellikle, akut stres reaksiyonlarında, panik atak nöbetlerinde göğüs ağrıları ile çok sık karşılaşılır. Eğer göğüs ağrısı ciddi bir ruhsal travmayı, korkuyu, endişeyi, heyecanı, üzüntüyü, kavgayı takiben ortaya çıkmışsa ve ağrı çok hızlı nefes alıp verme belirgin ve ağır derecede nefes darlığı, aşırı terleme ve çarpıntı ile birlikteyse sinirsel-ruhsal kaynaklı olması, özellikle bir panik atağı işaret etmesi ihtimali fazladır.
Kalp krizi koroner kalp damarlarının herhangi bir nedenle tama yakın tıkanması ve bu tıkanıklığın birkaç dakikadan uzun sürmesi sonucu ortaya çıkar. Kriz esnasında ağrı en önemli belirtidir. En çok göğsün orta kısmında hissedilir. Sırtınıza, omuzlarınıza, kollarınıza, çeneniz ve boynunuza yayılabilir. Özellikle sol kola yayılması tipiktir. Göğüste ağrı olmadan sadece çenede, boyunda, omuz ve kollarda da ağrı ortaya çıkabilir.
BİR SORU/BİR CEVAP
Hangi nodülde kanser tehlikesi
Tiroid bezinde belirlenen her nodül kanser değildir ve her tiroid nodülü günün birinde mutlaka kanserleşmez. Ama bazı nodüllerin kanserleşme olasılığı diğerlerinden fazladır. Erkeklerde, küçük çocuklarda, genç kızlarda rastlanan nodüller, tek nodül, hipoaktif nodüller –soğuk nodüller-, çok sert, çok büyük ve çok zor hareket ettirilebilen nodüllerde kanserleşme sıklığı artıyor. Ayrıca 60 yaşından sonra ortaya çıkan nodüllerde de kanser riski yükseliyor. Özellikle yaşlı erkeklerde çıkan yeni nodüllerin kanserleşme olasılığının daha fazla olduğu belirtiliyor.