Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Uyan, cinsel aktivite ile ilgili sorunların, kalp hastalığı olan hasta grubunun önemli bir kısmını etkilediğini ve bu sorunların başında, geçirilen kalp hastalıklarından ve tedavi amaçlı girişimlerden sonra cinsel aktiviteye yeniden başlamadaki tereddütlerin geldiğini söyledi.
Kalp hastalarının büyük bir çoğunluğunun normal cinsel aktivitelerine geri dönemediğini dile getiren Prof. Dr. Uyan, bu sorunu yaratan faktörlerin; kalp hastalığının ruhsal etkisine bağlı istek azalması, isteğin normal olmasına rağmen korku nedeniyle cinsel ilişkiden kaçınma, depresyon, cinsel aktivitede yaşa bağlı değişiklikler, ilaçlara bağlı fonksiyon bozukluğu ve risk faktörlerine (şeker hastalığı ve kan yağlarının yüksekliği gibi) bağlı damarsal değişiklikler olduğunu kaydetti.
Aslında hastaların çok az bir kısmında cinsel aktiviteyi kısıtlayan, kalbe bağlı özel bir neden bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Uyan, bu nedenle hastaların bilgilendirilmesinde ve yaşam kalitesinin artırılmasında, kalp hastalıkları uzmanlarına önemli görevler düştüğünü belirtti.
KALP HASTALIKLARI VE CİNSEL YAŞAM
Kalp hastalıklarının da cinsel yaşam üzerine olumsuz etkilerinin görülebildiğini dile getiren Prof. Dr. Uyan, şu bilgileri verdi:
''Kalp krizi sonrasında hastaların yaklaşık yüzde 25'i, cinsel aktiviteyi bırakmaktadır. Cinsel aktivitedeki en dramatik bozukluk kalp yetersizliği hastalarında görülmekte olup, hastaların yaklaşık yüzde 70'inde belirgin azalma veya tamamen bırakma görülmektedir.
Kalp hastalıklarına yönelik tedavisel girişimler de cinsel yaşam üzerine değişik etkiler gösterebilmektedir. Koroner bypass cerrahisi sonrasında hastaların yüzde 36'sında cinsel aktivitede azalma, yüzde 8'inde tamamen bırakma, yüzde 12'sinde ise artış gözlenmektedir.
Balon anjiyoplasti uygulanan hastalarda erken dönemde daha az etkilenme olmakla birlikte, geç dönemde cinsel aktivitedeki azalma koroner bypass yapılanlara benzemektedir.
Kalp nakli sonrası hastaların yüzde 29'unda cinsel aktivitede artış olurken, yüzde 23'ünde azalma görülmektedir. Kalıcı kalp pili takılan hastaların yüzde 8'inde cinsel aktivitede azalma olurken, öldürücü ritim bozukluğu olan hastalarda, otomatik olarak şok veren kalp pili takılan hastaların yüzde 41'inde, cinsel yaşamda bozulma bildirilmektedir.''
''Kalp hastalığının veya tedavi amaçlı girişimlerin hastada yarattığı endişe veya dengesizlik, işe yaramazlık psikolojisi de cinsel fonksiyon bozukluğunun gelişmesinde önemli rol oynayabilir'' diyen Prof. Dr. Uyan, doktorların hastanın fizyolojik düzelmesinin yanında psikolojik düzelmesine de katkıda bulunması gerektiğini anlattı.
Doktorların hasta ile konuşarak endişelerini gidermesi gerektiğinivurgulayan Prof. Dr. Uyan, ''Daha sonra hasta ve eşi, egzersiz, diyet,sigarayı bırakma, kilo verme ve cinsel yaşamla ilgili danışmanlık konularını içeren geniş kapsamlı bir kardiyak ve cinsel rehabilitasyon programına alınmalıdır'' diye konuştu.