Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2008 00:00
Kültür turlarının duayen isimlerinden Faruk Pekin ve Hayri Fehmi Yılmaz, 20 yılda Anadolu’da yaklaşık 50 bin kilometre kat etti, kaleleri inceleyip, öykülerini not aldı. Türkiye’nin kültür mirasında önemli yer tutan kalelerden 100’ünü seçti, bir gezi kılavuzu hazırladı. İkili şimdi de 100 Köprü kitabı üzerine çalışıyor.
"Kaleler ve öyküleri ortak kültür hafızamızdan bir anda silinse Anadolu’daki birçok şehrin ismi ve kuruluş öyküsü ortadan kaybolurdu" diyor Faruk Pekin. İşte böylesine önemli yapılar kaleler. Sadece geçmişin askeri, mimari bilgi birikimini göstermiyor. Aynı zamanda kültürünü, yaşam biçimini de açıklıyor. Kuşaklar boyunca aktarılan, her uygarlığın yeni bir şekil verdiği efsanelere konu oluyor. Kale içindeki yerleşimlerde şehrin ileri gelenleri yaşadığı, hamam, cami, sarnıç gibi yapılar bulunduğu için herbiri zengin bir gözlem alanı.
Anadolu kale açısından zengin bir coğrafya. Yaklaşık 500 kalenin kalıntıları ulaşmış günümüze. Çoğu zamanın yıpratıcı etkisine dayanamayıp, yok olma aşamasına gelmiş. Faruk Pekin gezileri sırasında şunu fark etmiş: Efsane taştan daha güçlü... Efsanelere konu olan kaleler korunup günümüze ulaşmış, diğerleri kaderine terk edilmiş.
ROMA KURDU BİZANS GELİŞTİRDİTarihte kalelerin yaygınlaşmaya başladığı dönem, Roma İmparatorluğu’nun büyük göçler, iç huzursuzluklar, düşman saldırılarıyla sallanmaya başladığı 4. yüzyıl. Akdeniz şehirleri surların içine çekilip, birkaç yüzyıl içinde kale kentlere dönüşmüş. Bizans bu geleneği geliştirip, sarnıçlar, kuyular inşa etmiş, uzun kuşatmaları atlatacak hale getirmiş. Türkler’in Anadolu’ya geldiği dönemde de önemini koruyan kaleler, 15. yüzyıl sonrasında güçlü topların savaş sahnesine çıkmasıyla önemini yitiriyor. Kurtuluş Savaşı’nda yeniden gündeme gelip, işgalden kurtuluşun, bağımsızlığın simgesine dönüşüyor.
Faruk Pekin ve Hayri Fehmi Yılmaz, 100 Kale’yi hazırlarken yaklaşık 150 kaleyle ilgili bilgi toplamış. Sanat tarihi alanında öğrenim gören Zeki Boleken, İzzet Umut Çelik’in yardımıyla kaynak taraması yapıp, öykülerini saptamış. "Elemeyi üç ölçüte göre yaptık" diyor Faruk Pekin.
"Karakteristik mimariye sahip, öyküsü kentle bütünleşmiş, bugün gezilebilir ve ulaşılabilir olanları seçtik. Kalenin bir kentin karakteristik parçası olması, kimlik sağlaması çok önemli. Örneğin, Bodrum ve Bayburt’u kalesiz
düşünemezsiniz. Rumeli Hisarı, dönemine göre mimari açıdan çok özel bir yapıdır. Rehbere alınacak kalelerden gezip, görmeye değecek kadar bölümü günümüze ulaşmış olmalı. Ayrıca ulaşılabilirlik önemli. Kayalıkların üstündeki, erişilmez kaleler konu dışında kaldı."
KÜLTÜR TURİZMİNE YENİ ROTAPekin ve Yılmaz liderliğindeki ekip, dört aylık bir çalışmayla 100 Kale’yi hazırlamış. 214 sayfalık kitap, mart ayında NTV Yayınları’nca yayımlandı. Pekin kitap içeriğinin, kültür turizminde yeni bir tur rotasına dönüşebileceğini söylüyor.
"Avrupa’da askeri tarihe ve şatolara ilgi duyan pek çok kişi, bu tür turlara katılıyor. Türkiye de bu turizm hareketinden payını alabilir. Kale turlarında alt temalar yaratmak bile mümkün. Örneğin keçi kaleleri başlıbaşına bir gezi konusu olabilir. Geçmişte kale temalı turlar düzenlemeyi düşündük, fakat gerçekleştiremedik. Bu yıl kale turlarını İstanbul’dan başlatmayı planlıyoruz." Kitaba en çok ilgi, illerin turizm müdürlüklerinden gelmiş. "Kars’a tur götüren bir rehber arkadaşımıza yetkililer 100 Kale kitabını okumasını tavsiye etmiş" diyor Faruk Pekin. Okurlardan sorular, tepkiler de yavaş yavaş ulaşmaya başlamış. "Hiç düşmeyen kale var mı, Kurtuluş Savaşı’nda kullanılan kaleleri listeleyemez miydiniz" demiş bazı okurları. Kimileri ise her kalenin en önemli kuşatma ve direniş öyküsüne yer verilmesini talep etmiş. "Bunun için askeri strateji uzmanından yardım almamız gerekiyordu, elimizdeki bilgilerle yetindik" diyor Pekin. Ancak yeni baskıya eklenecek bilgileri, fotoğrafları şimdiden bir kenara ayırmaya başlamış.
Kitap ekibi şu anda Anadolu coğrafyasının kültür tarihi açısından önemli köprüleri üzerine çalışıyor. Üç ayda yaklaşık 200 civarında önemli köprü hakkında bilgi toplayan yazarlar, bunları eleyerek sayıyı 100’e indirdi. Yaklaşık 1,5 ay daha ayrıntılar üzerine çalışıp, yayınevine teslim edecekler. Kitabın yılbaşından önce piyasada olması bekleniyor.