Güncelleme Tarihi:
Kısa süre önce bir yarışma programı başladı ekranlarda.
Yemek ve mutfak becerilerine dayanan…
Değişik mesleklerden, farklı yaş grupları ve kültürlerden gelen beş kişinin büyük ödülü kazanmak için çabaladığı, yaptıkları yemekleri diğer katılan adaylara beğendirmeye çalıştığı bir yarışma.
‘Yemekteyiz’
Yarışmanın adını ilk duyduğumda ‘İyi bari hiç olmazsa değişik kültürlerden birçok yemek tarifi öğrenilebilir’ diye düşündüm.
Böyle düşündüm çünkü o programı yemek yarışması sandım.
Ama yanıldım!
Nerden bilebilirdim ki…
Yarışma konsepti altında, yapılan yemeklerin tadılıp da değerlendirmenin ona göre yapılmadığını…
Yemekler deÄŸil yenilen.
Ä°nsanlar birbirini yiyor!
Tencereler ocaÄŸa koyuluyor, yemekler piÅŸiriliyor.
Ama sonra ‘tencere dibin kara, seninki benden kara’ya dönüyor olay.
Yemekte miyiz, dedikodu kazanında mı kaynıyoruz anlamak zor!
Yemek masasındaki hoş sunumlar değil, yarışmacıların yaptıkları ve dedikleri çatal bıçaklarla bölünüp lokmalar halinde mideye indiriliyor.
Dolayısıyla yapılan o güzelim lezzetli yemekler güme gidiyor!
Yerine hafif salatalar tercih ediliyor.
Masadaki salatanın malzemelerini oluşturan laflar, birçok insana yemekten daha cazip geliyor!
O kadar cezbediyor ki insanları, benzer formatta başka bir kanalda yenisi başladı.
Adı ‘Yemeğe Bizdeyiz’
Ama yemek bahane…
Ki o yenilen lafların fazlası oturuyor mideye, aman dikkat!  Â
Mideye oturmasın diye…
Yemeğin üstüne içeceğimiz kahveler kimden?
Şöyle ağzımızın tadı yerine gelsin diye…
İster misiniz şimdi de ‘Kahveler Kimden’ adıyla bir yarışma başlasın ve en iyi kahve falı bakan seçilsin!
Hani ülkemizde çok ama çok fazla kişi kahve falına meraklıyken…
Belli mi olur?
Üç vakte kadar…