Kahramanlar da kandan ve kemikten oluşuyor

Güncelleme Tarihi:

Kahramanlar da kandan ve kemikten oluşuyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 07, 2010 00:00

“Veda” filminde Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ı canlandıran Dolunay Soysert, İstanbul Life dergisindeki röportajında eleştirilere hazır olduğunu söyledi. Ünlü oyuncu, çok tepki çeken Can Dündar’ın “Mustafa”sına da sahip çıktı: “Kafamızdaki kahramanın kanatları var diye, ‘sen onu uyurken’ gösteremezsin diyemeyiz. Kahramanlar da kandan ve kemikten oluşuyor.”

Haberin Devamı

FİLMİN FRAGMANI   

DOLUNAY SOYSERT FOTORAFLARI  

“Veda” filminde Zübeyde Hanım’ı canlandırıyorsunuz. Karakterinize hazırlanmak için neler yaptınız?         
 
- Teklif ilk geldiğinde biraz tedirgin oldum. Çünkü 20’li yaşlarından, 70’li yaşlarına kadar ilk defa birini canlandıracaktım. Makyaj ekibi çok başarılı bir performans sergiledi. Ayrıca okuyabildiğim kadar çok şey okumaya çalıştım. Görebileceğim çok fotoğraf yoktu. Yaşadığı şartları düşünerek, araştırarak Zübeyde Hanım’ı oluşturdum. Böyle karakterleri oynamanın bir zorluğu var. Bunu bize Zülfü Livaneli de söylemişti. Herkesin kafasında bu kişileri tanımanın, tarihi bilmenin getirdiği bir imaj ve yorum var. Herkes kendi kafasındaki kişilerin ete kemiğe bürünmesini istiyor. O zaman da sizin işiniz zorlaşıyor.

Can Dündar’ın “Mustafa”sı çok ağır eleştiriler aldı. Seyirci “Veda”dan çıktığında sizce nasıl bir Atatürk düşleyecek? 

- Ben “Veda”daki Atatürk’ü çok sevdim. Can Dündar’ın işine ise bir belgesel gözüyle bakıyorum. Belgeselin vizyonundan o görünmüştür Can Dündar’a. Yani “sen Mustafa Kemal’i böyle anlattın ama o öyle biri değil” gibi bir tartışmaya girmeyi çok fuzuli buluyorum. Bazen kendi hayallerimize çok kapılıp olayların gerçekliğini reddetme derdine düşebiliyoruz. Özellikle böyle kahramanlar söz konusu olduğu zaman. Ama unutmamak gerekiyor ki onlar da insan. Sadece kafamızdaki kahraman kimliğine uymuyor diye, kafamızdaki kahramanın kanatları var diye, “hayır efendim sen onu uyurken ya da yemek yerken gösteremezsin” diyemeyiz. Bu insanlar mükemmel hikayeler yazdılar. Ama onların gerçekliğini unutmamak gerekiyor. Hepimiz insanız, hepimiz kandan ve kemikten oluşuyoruz.

SİNAN BENİ TANIMAKTA GÜÇLÜK ÇEKTİ       

Eşiniz Sinan Tuzcu ile bu projede başrolleri paylaşıyorsunuz. Rollerinize evde nasıl çalışıyorsunuz?    

- Biz genellikle beraber çalışmayız. Bu yan yana oynadığımız üçüncü projemiz. Çok fazla birbirimize ilişmiyoruz. Çok tıkandığımız noktalarda danışıyoruz veya ezber tutuyoruz. Bizde yardım isteyene yardım var ama müdahale yok.

Daha önce “Orada” filminde eşinizin ablasını, bu projede ise annesini canlandırdınız. Bu size garip geldi mi?

- Sete girdiğimiz anda ikimiz de oyuncuyuz. Oraya girince akrabalık ilişkisine dair hiçbir şey düşünmüyoruz. O oyuncu arkadaşım, çalışmış rolüne, ben de çalıştım; karşılıklı bir hikaye anlatıyoruz. Bu son filmde makyajla çok yaşlandırıldım. Sinan beni tanımakta güçlük çekti. Dolayısıyla duygusal bir iletişime geçmedik hiç.

“KAYINVALİDENE NİYE CEVAP VERİYORSUN”

“Benim Annem Bir Melek”te halkın içinden bir karakteri canlandırıyorsunuz. Bu rol size nasıl tepkiler getiriyor?

- Sanıyorum dramda insanlar uzaktaki bir hikayeyi izliyorlar ama komedide “Ben de böyle yapıyorum” diyebiliyorlar. Sizi daha yakın buluyorlar. Belki de köşeleri abartarak çizdiğimiz için daha fazla anlıyorlar, kendilerini daha çok yakalıyorlar. Eskiden de güzel reaksiyon alırdım ama bu diziden sonra reaksiyonlar daha candan olmaya başladı. “Aaa merhaba, sizi beğeniyoruz”la kalmıyorlar, “Ahhh kızım” deyip sarılıyorlar. Onların geliniyim, hatta bazılarının gözünde Oya Başar’ın geliniyim.

Sık sık turneler için Anadolu’ya gidiyorsunuz. Oradaki tepkiler nasıl?

- Büyük şehirlerde ilgi biraz daha mesafeli, rahatsız eder miyim deyip yaklaşmayabiliyorlar. Anadolu’nun insanı hiçbir şeyi süzgeçten geçirmiyor. Seviyorsa seviyor, sevmiyorsa sevmiyor. Sevmeyenlerle de karşılaştım. “Kayınvalidene neden o kadar çok cevap veriyorsun” diye kızıyorlar. Ama bir yandan da başka bir gelin yanıma gelip “Oh çok iyi yapıyorsun. Sen kayınvalidene cevap verdikçe, ben cevap vermiş gibi oluyorum” diyor. Onların tepkileri bana daha doğal ve daha güzel geliyor.

Haberin Devamı

CAHİDE SONKU’YU OYNAMAK İSTİYORUM

Zübeyde Hanım’ın ardından, canlandırmak istediğiniz tarihten başka bir karakter var mı?


- Cahide Sonku’yu canlandırmayı istiyorum. Onun da çok güzel bir hikayesi var. Biraz üstü kapalı, hazin bir hikaye. Çok önemli bir kadın Türk sinema kültüründe. Dolayısıyla yapılması gerekiyor. Biri yapmasa da, şartlarımı zorlayıp ben yapacağım bir gün.

Haberin Devamı

Dolunay’ın İstanbul’u İstanbul’da sizi en çok mutlu eden semt?

- Yeniköy, Nişantaşı.

İstanbul’da hiç gitmediğiniz bir semt var mı?

- Setler sebebiyle İstanbul’da görmediğim semt kalmadı.

İstanbul’un en iyi kavuşma mekanı neresi?

- Atatürk Havalimanı.

İstanbul’un en depresif ve neşeli bölgeleri nereler?

- Tünel. Hem depresif hem de neşeli.

İstanbul’dan silmek isteyeceğiniz manzaralar var mı?

- Yerli yersiz beliren dev ve estetikten yoksun siteleri, trafiği ve çevre kirliliğini silmek isterim.

İstanbul olmasaydı hangi şehirde yaşamak isterdiniz?

- İzmir. “Veda”nın çekimleri sırasında çok etkilendim.

Bu şehrin tadını en çok kimler çıkarıyor sizce?

- Bir yerin tadını çıkaranlar bunu gerçekten isteyenlerdir. İstanbul gibi bir şehirde yaşıyorsanız, taş olmanız lazım bu güzelliğe duyarsız kalmanız için...

İstanbul için bir proje düşündünüz mü?

- İstanbul’un bir kültür projesi olarak ele alınıp, her semtine bir tiyatro salonu kondurulması ne büyük, ne uzak ama ne güzel bir düş değil mi?

İstanbul’u hiç görmemiş birine şehri anlatacaksınız. Kullanacağınız kelimeler hangileri olurdu?

- Bu şehri anlatmak için söyleyeceğim tek cümle var: “Benim gördüğümü sen göremezsin, senin gördüğünü ben göremem, herkese başka resim veren, bir deli şehir, git ve gör...”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!