Oluşturulma Tarihi: Mayıs 24, 2005 00:00
Kahkaha, özünde soluk almanın çok daha incelikli bir biçimidir. Kalbi çalıştırıp, ruh durumunu iyileÅŸtiren böylesine keyifli baÅŸka bir ÅŸey olabilir mi? BaÅŸka hangi edim hem toplumsal bir sinyal, hem de sohbeti koyulaÅŸtıran bir araç olma özelliÄŸini taşıyabilir?Ä°nsanoÄŸlunun sergilediÄŸi onca saçma davranıştan biri olan gülmek, açıklanması en güç edimlerden de biri olsa gerek. Ä°lk insanlara eÄŸlendiklerinde ya da kendilerine belli biçimlerde dokunulduÄŸunda katılarak garip sesler çıkartmalarına yol açan davranışsal yazılımlar yükleneceÄŸi söylenseydi, herhalde buna karşı koyarlardı. Ancak gerçek ÅŸu ki, gülmek son derece mantıklı ve akla yatkın bir edim. Kalbi çalıştırıp, ruh durumunu iyileÅŸtiren böylesine keyifli baÅŸka bir ÅŸey olabilir mi? BaÅŸka hangi edim hem toplumsal bir sinyal, hem de sohbeti koyulaÅŸtıran bir araç olma özelliÄŸini taşıyabilir? Çocukları anababalarına ve kardeÅŸlerine baÄŸlayan ve insanların birbirlerinin gözünü oymaya çalıştığı bir dünyada insanlara canlı kalabilmenin yollarını öğreten baÅŸka bir ÅŸey var mıdır? Gülmek insana evrimin bağışladığı çok basit bir ÅŸeymiÅŸ gibi gelebilir, ama bu konuya kafa yoran bilim insanlarının görüşleri doÄŸruysa, bizlere kazandırdığı akılalmaz özelliklerden ötürü ona çok ÅŸey borçlu olduÄŸumuz su götürmez bir gerçek. Tek başına zor gülünürBilim insanlarının gülme konusunda ayırdına vardıkları bir ÅŸey, insanların bu edimi tek başına olduklarında çok ender yaptıklarıydı. Maryland Ãœniversitesi ruhbilim ve sinirbilim uzmanlarından Robert Provine gülmenin genellikle baÅŸkalarıyla birlikte yaÅŸanan bir edim olduÄŸuna ve insanların tek başınayken pek gülmediklerine dikkat çekiyor. Bunun nedeni yalnızca insanın kendi kendine fıkralar anlatmasının çok güç olmasından kaynaklanmıyor. "Seslendirmeli sosyal oyun" adını verdiÄŸi gülmenin, insanların dost edinmek, karşısındakilerin ilgisini çekmek, birilerini yüreklendirmek gibi amaçlarla yararlandığı içgüdüsel bir araç olduÄŸunu öne sürüyor: Bir sohbet sırasında konuÅŸmacılar genellikle dinleyenlerden daha çok gülerler."AraÅŸtırmacı, üniversite yerleÅŸkesinde geziler yaparak konuÅŸmacıların ortalığı kahkahaya boÄŸmadan önce söylediklerine kulak misafiri oldu. Kahkaha yaratmayan sözcükler arasında en sık tanık olduÄŸu "Artık gitmeliyim," "Ne demek istediÄŸini anlıyorum," ve hep alaycı bir tavırla söylenen "Görüşmek üzere beyler" türü konuÅŸmalardı. Her durumda gülme sanki de konuÅŸmaya son noktayı koyan sesli bir eylemdi. Kadınlar daha çok gülüyorKonuÅŸmacının söyledikleri gülünç olsun ya da olmasın, dinleyicinin ona gülerek tepkisini göstermesi sohbetin akışını belirlemede son derece etkileyici bir ödül iÅŸlevini görür. Bu durum özellikle de karşılıklı cilveleÅŸmelerde konuÅŸmacıya çok ÅŸey kazandırır. Almanya Freiburg Ãœniversitesi toplumsal dilbilim uzmanlarından Helga Kotthoff, sohbetlerde anlatılanlara kadınların erkeklere kıyasla daha çok güldüklerine, erkeklerin genelde güldürme eÄŸiliminde olduklarına parmak basarak, "Bu durum toplumda eÄŸlendirme görevinin genellikle erkeklere yakıştırılan bir rol olmasından kaynaklanıyor," diyor. Sözcük oyunları ve birtakım sarsaklıklardan aldığımız keyfin neden kahkaha olarak bilinen garip sesler çıkartmamıza yol açtığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, Provine bu edimin köklerinin baÅŸka primatların fiziksel oyunlarına dayandığına inanıyor. Sohbete baÅŸka boyutProvine, insana özgü kahkahanın maymunların birbirleriyle dalaşıp birbirlerini kovaladıklarında çıkardıkları seslerle yakın benzerlikler taşıdığına parmak basarak, "Kahkaha, özünde soluk almanın çok daha incelikli bir biçimidir," diyor. Gülmek sohbete iletiÅŸimsel bir boyut katmanın yanı sıra, odadakiler arasında sözcükler dışında bir bağın kurulmasına da olanak tanır. Åžiir okuma seansının ortasında kıkırdaÅŸmalar ilgiyi dağıtıp o gizemli havayı mahvedebileceÄŸi gibi, özellikle de gülme virüsü birinden ötekine bulaÅŸtığında, akılalmaz bir eÄŸlenceye de dönüşebilir. Televizyondaki güldürü programlarında arka plandan kahkaha seslerinin verilmesi fikrinin ardında gülmenin bulaşıcı doÄŸası yatmaktadır. Eskiden bu iÅŸ için canlı bir izleyici kitlesinden yararlanılırken, artık kahkaha kayıtları bu iÅŸlevi yerine getiriyor. Insanları güldürmenin çok daha kolay bir yolu da gıdıklamaktır. Hemen hemen herkes gıdıklanır. Ancak en çok gıdıklananlar bebeklerdir. Davranışbilim açısından bakıldığında, bu son derece mantıklı. Zevkin karşılıklı yaÅŸandığı bir durumdan söz edilecek olduÄŸunda, bunun en çarpıcı örneklerinden biri bebeÄŸin gıdıklanmadan aldığı haz ve gıdıklayan anne ya da babanın bebeÄŸin kahkahalarından aldığı keyiftir. Sözel iletiÅŸimin en düşük düzeyde olduÄŸu bu tür bir iliÅŸki, iki kiÅŸi arasında baÄŸlantı kurmanın en etkili yoludur. Gıdıklanma, öğrenme iÅŸleviGelgelelim, gıdıklamanın baÄŸlantı kurmanın dışında da birtakım yararları var. Gıdıklama süreci öğrenmeyi de içerir. Bedenin karın, boyun ve kasıklar gibi en çok gıdıklanan yerlerinin aynı zamanda en duyarlı ve en kolay zedelenebilen yerleri olması bir rastlantı deÄŸildir. Söz konusu bölgelere dokunulduÄŸunda insanın geri çekildiÄŸini, ya da boynunu kıstığını bir an önce öğrenmekte yarar var. Anababaların da bunu çocuklarına öğretmeyi keyif verici bir sürece dönüştürmesinde yarar var. Wayne Eyalet Ãœniversitesi’nden Glenn Weisfeld bu durumun yaşımız ilerledikçe neden gıdıklanmaktan daha az haz aldığımızı açıkladığına, eriÅŸkinlikte istenmeyen dürtmelere karşı koymayı çoktan öğrenmiÅŸ olduÄŸumuza dikkat çekiyor. Gülmek bizleri yalnızca düşmanlarımızdan deÄŸil, hastalıklardan da koruyabilir. Doktorların hastalarına egzersiz yapmalarını önermelerinin bir nedeni en küçük bir çabanın bile kalp atışı ve solunumu hızlandırması, bedene oksijen saÄŸlaması ve stres hormonlarının düzeyini düşürmesidir. Loma Linda Ãœniversitesi patoloji ve anatomi uzmanlarından Lee Berk daha 80’lerde aynı ÅŸeyleri gülmenin de baÅŸarabileceÄŸinden kuÅŸkulanmıştı. Stres hormonlarını azaltıyorBerk bu görüşünün doÄŸru olup olmadığını anlamak için 10 gönüllü denekten televizyonda bir saatlik bir güldürü programını izlemeden önce, programı izlerken ve izleme sonrasında kan örnekleri aldı. Ä°ncelemeler sonucunda Berk gülmenin stres hormonlarını azalttığına, özellikle de en etkili stres hormonu olan kortizol düzeylerini düşürdüğüne tanık oldu. Deneyler gülmenin kan basıncını da düşürebileceÄŸini ortaya koyuyor. Kendisini "kahkaha uzmanı" olarak tanıtan Graz Ãœniversitesi ruhbilimcilerinden Ilona Papousek 25 saÄŸlıklı genç denek üzerinde birtakım incelemeler yaptı. Üç hafta boyunca kendilerine yoga ile karışık gülme seansları uygulanan deneklerin, bu süreç sonunda, ruh durumlarında bir iyileÅŸme meydana geldiÄŸi ve kan basınçlarının düştüğü görüldü. Gülme seansıPapousek gülmenin insan saÄŸlığına iyi geldiÄŸine, ancak bu olumlu etkinin yaratılabilmesi için gülmenin uzun bir zaman dilimi boyunca düzenli olarak ve içtenlikle uygulanması gerektiÄŸine dikkat çekiyor. Ne var ki, Provine gülmenin insan saÄŸlığı üzerinde bu denli çarpıcı etkiler yaratabileceÄŸine pek inanmıyor. Ona göre, insanın kendisini daha iyi hissetmesi gülmenin kendisinden çok buna yol açan durumlardan kaynaklanıyor. "ArkadaÅŸ ve aile çevresinde gülüyorsanız, kendinizi iyi hissetmenize neden olan ÅŸey büyük bir olasılıkla o insanların varlığıdır," diyor. Bu durum her tür gülme için de söz konusu. Ancak gevÅŸemenizi saÄŸlayan, arkadaşınız ya da bebeÄŸinizle aranızda bir baÄŸ kurulmasına olanak tanıyan ve kimi zaman acılarınızı unutturan gülmenin doÄŸanın bize bağışladığı en büyük nimetlerden biri olduÄŸu açıkça ortada. Yoga yardımıyla kahkaha Luxembourg Bahçeleri’nde sabahın erken saatleri. Cumartesi sabahları genellikle sakin olan parkta yanaklarına al düşmüş bir öbek kadın kahkahalar atıyor. Iyi de, neye gülüyorlar? Ä°ÅŸin aslına bakacak olursanız, ortada gülünecek bir ÅŸey yok. Bunlar yalnızca gülme kulübü olarak bilinen bir kuruluÅŸun üyeleri. Dr. Madan Kataria tarafından Hindistan’da baÅŸlatılıp, Filipinlerden Finlandiya’ya dek uzanan ve sayıları 1800’ü bulan bu kulüplerin üyeleri yoga aracılığıyla gülmeyi öğrenmek için haftada 3 Euro ödüyorlar. Gülmenin saÄŸladığı fiziksel ve ruhsal yararlar bilimsel araÅŸtırmaların konusu olmakla birlikte, bu iÅŸe atılmadan önce pratisyen hekimlik yapan 45 yaşındaki Kataria, "Gülmenin saÄŸlığımıza iyi geldiÄŸini bilmek için hekimlere kulak vermemize gerek yok. Çünkü öyle olduÄŸunu zaten biliyoruz," diyor. Gülme kulübüParis’teki Gülme Kulübü’nün baÅŸkanı Françoise Rousse, "İçimizdeki gizli çocuÄŸu su yüzüne çıkarmaya ve çevremize mutluluk yaymaya çalışıyoruz,"diyor. Ne var ki, Fransa’da buna ilgi duyan erkeklerin sayıları çok az. Kulübün üyelerinden Melanie Dadoy bu konuyla ilgili olarak da,"Ne yazık ki, erkekler genellikle duygularını dışa vurmaktan kaçınıyorlar," diyor.Peki, ya katılımcıların içinden gülmek gelmiyorsa? Kataria gülüyormuÅŸ gibi yapmanın hiç bir sakıncası olmadığına dikkat çekiyor ve,"Bedeniniz ikisi arasındaki farkı ayırt edebilecek güce sahip deÄŸildir. Gülmek sorunlarınıza çözüm getiremese de, yaÅŸamın yükünü hafifletebilir," diyor. Gülümseme ve mutlulukKahkaha olumlu toplumsal sinyallerin yüksek sesle ve biraz da kabaca dışa vurulmasıdır. Oysa, gülme kıvrak bir zekanın ürünüdür ve kimi zaman ayırdında bile olmadığımız çok ince anlamsal ayrımları içerir. Kaliforniya Ãœniversitesi ruhbilimcilerinden Dacher Keltner, "Gülme sözcüğü olumlu duyguların dışa vurulmasında baÅŸvurulan alabildiÄŸine çeÅŸitli yolların tümünü yansıtmaktan yoksundur," diyor. Gülme konusunda uzman olan ve araÅŸtırmaları kapsamında binlerce gülen yüzü inceleyip gülme ediminin ardında yatan karmaşık düzeneÄŸi bulmaya çalışan Keltner haklı olsa gerek.Gülmeyle ilintili kasların bir bölümü kiÅŸinin denetimindedir. Dudak uçlarının yukarıya kalkmasını saÄŸlayan zigomatikus majör kası buna bir örnektir. Nezaketen gülüşBu kasları gerdiÄŸinizde Keltner’in "Pan American gülüşü" adını verdiÄŸi ve uçuÅŸ ekiplerinin yüzlerinde gördüğünüz duruma tanık olursunuz. Bu gülüş bir mutluluk belirtisinden çok, nezaketin göstergesidir. Bu gülüşe bir yabancının çıkagelmesi üzerine bebeklerde bile tanık olunabilir. Keltner’e göre, insanlar bu kasları neÅŸeli görünmek ve olaylara dramatik bir boyut katmak amacıyla kullanırlar. Patronunuzun yaptığı bayat bir ÅŸaka sonrasında, ya da birilerini selamlarken yüzünüzde beliren gülümseme bu türde bir gülümsemedir. Ne var ki, kimi kasların denetimi elinizde deÄŸildir ve bunların devinimi bireyin istenci dışında gerçekleÅŸir. Göz çevresindeki orbicularis oculi kası bunlardan biridir. Bu kasın büzülmesi göz çevresinin kırışmasına ve gözlerde hafif bir parıltının belirmesine, alt göz kapağının torbalanmasına ve yanakların yukarıya doÄŸru çekilmesine neden olur. Hastalık gülüşüTüm bunlar "Duchenne gülüşünün" en belirgin özellikleridir. Adını bu gülüşü 18. yüzyılda ilk kez tanımlayan Fransız hekimin adından alan Duchenne gülüşü insanoÄŸlunun en içtenlikli gülüşü sayılmaktadır. Çünkü bu gülüş, beynin olumlu duygulardan sorumlu olan sol yarıküresiyle ve mutlu duygularla baÄŸlantılıdır. AraÅŸtırmasında 60’lardan kalma ajandalardaki gülen kadın fotoÄŸraflarını inceleyen ve ardından bu kadınları gerçek yaÅŸamlarında izleyen Keltner Duchenne gülüşlü kadınların Pan American gülüşlü kadınlardan daha mutlu olduklarını gördü. Ötekilerden daha önce evlenen bu kadınlar, stresten de daha uzak ve neÅŸeli bir yaÅŸam sürdürmekteydiler. Time’dan özetleyerek aktardığımız (Jeffrey Kluger) yazıda şöyle deniyor: Ä°nsanın ruhuna açılan pencere yalnızca gözler deÄŸildir; gözleri çevreleyen gülüş de ruhun bir yansımasıdır. Â
button