Güncelleme Tarihi:
Sing Your Song’a katıldığınız şarkı bayağı ilgi çekmişti.
Dinamik, melodisi sıcak ve aynı zamanda insanlara nakaratı itibariyle çok çabuk ulaşan bir şarkıydı. Birinci Altıncı Cadde, ikinci maNga, üçüncü de biz olduk. Fakat Murat Tümer, prodüktör olmamasına rağmen o dönemde bizimle ilgilendi ve bizimle çalışmak istediğini söyledi. maNga ve Altıncı Cadde’nin sözleşmesini feshedip serbest bıraktı. Yarışma bittikten birkaç ay sonra albüm kayıtlarına başladık. Kayıtları bititikten sonra hangi şarkıya klip çekileceğini kararlaştırdık. Hatta klip de çektik. Ama o dönem bazı aksaklıklar oldu, bir de Murat Tümer, Amerika’ya yerleşmek durumundaydı. Bize klibi, kayıtları verdi. “Elimden geldiğince size her zaman destek olurum” dedi, nitekim Mavisakla ile birlikte konserlere çıkıyoruz. O dönem ekonomik kriz vardı, müzik dünyası da karışıktı, biz de askere gitmeye karar verdik. 2005’de döndükten sonra tekrar çalışmaya başladık. Haluk Polat ile menajerlik konusunda anlaştık. Beraber bazı çalışmalar yaptık. Bu arada 2002’den bu yana bizim yaptığımız besteler ve sözler de aslında çok fazla değişiklik oldu. Müzik olarak biz çok değiştik Müzik anlayışımız da çok değişti, daha çok yol aldım diyebilirim. Şöyle de anlaşılmasın, sound olarak aşağı yukarı aynı tarzda bir sound’umuz var; ama bunun teknik açıdan veya sözler açısından daha olgunlaşmış bir halde olduğunu söyleyebilirim.
Şu anda piyasaya çıkan albüm tamamen 2002 kayıtlarından oluşuyor, değil mi?
Evet. Tamamıyla 2002’de yapılmış bir albüm. Yeni bestelerimiz, her şeyimiz hazır; ama dedik ki elimizde böyle bir albüm var, içindeki şarkılar aslında gerçekten iyi şarkılar, sadece arajman olarak arada bir beş sene fark var ve artık rock değil, gün geçtikçe değişiyor. Sound’lar değil, arajman olarak bazı eksiklikler, sözler de şöyle olsaydı dediğimz yerler var; ama genel anlamda bakacak olursak albüm iyi bir albüm ve biz bu albümü değerlendirip ikinci albümde artık biz buraya geldik, buradan devam etmek gibi bir amacımız var.
Müzik yarışmalarına katılıp bu yarışmalarda derece almış bir grup olarak günümüzdeki yarışmalar hakkında neler düşünüyorsunuz?
Müziğin aslında yarışması olmaz bence. Şöyle bir örnek verebilirim, bugün alın Mozart’ı ve İibrahim Tatlıses’i, aynı kitleye arka arkaya dinletin ve insanlara oy verdirin. Bu tamamen zevk meselesidir. Ne kadar başarılı, ne kadar iyi müzik yaptığı ile alakalı değil; sadece dinleyicinin ne algıladığı ile ilgilidir ve dinleyicinin bu oy vermek gibi şeylerle ne kadar ilgili olduğuyla ilgilidir. Dolayısıyla müziğin yarışması olmaz, ben böyle bir şeye inanmıyorum. Ama müzik yarışmalarının müziğe katkısı var. Ağırlıklı olarak beste yarışmalarına önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Üretkenliği körükleyecek bir şey. Üreten bir insan mutlaka gelişecektir, yazdıkça daha iyi olacaktır. Böylece devamlılığı olabilir.
Kafein’i kendi cümlelerinizle anlatmak istesen neler söylersin?
Dinamik, eğlenceli sound’u olan; ama sözleri aksine karamsar ve melankolik olan. Albümü dikkatli dinlerseniz aslında sözlerin ya mutsuzluk ya yanlızlık gibi melankolik durumları anlattığını görürsünüz. Sözlerle müzikte bir kontrast olduğu kesin.