İhsan YILMAZ
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 2008 01:53
"Selçuk bir şey gözlemlediği zaman, defterini çıkarıp onu çizer; tıpkı bir filozofun düşüncelerini ya da bir şairin eğretilemelerini not ettiği gibi. Tarihin tuzaklarını yıkmanın bir yolu da insanoğlunun sonu gelmez sorularını sormaya devam etmektir.
İşte Selçuk’un ’notları’ sözcük kullanmadan bunu yapıyor." Çağımızın en etkili sanat eleştirmenlerinden İngiliz yazar John Berger bu şekilde yorumluyor Selçuk Demirel’in çizimlerini. İşte o çizgilerin bir bölümünden oluşan bir sergi ankara Galeri Nev’de açıldı. Sergi, aralarında istanbul ve Venedik’in de yer aldığı kent desenleri ile Názım’dan Mao’ya pek çok tarihi figürün portresinden oluşuyor. 14 Ocak 2009’a kadar açık kalacak sergide Selçuk Demirel’in 1984 tarihli ipek baskı dizisi "Seyir Defteri" de 25 yıl sonra yeniden izleyiciyle buluşuyor. Çalışmalarını Paris’te sürdüren Demirel, Kaleydeskop adını verdiği sergisiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
SERGİDEKİ DESENLER NASIL SEÇİLDİBu yılın başlarında Kaleydeskop adıyla yayımladığım desen albümü, sanat, edebiyat, felsefe, şiir,
sinema, müzik, kısaca insanın bütün entelektüel ve artistik çabaları üzerine çizdiğim desenlerden oluşan bir kitap. Yine bu yıl genişletilmiş ikinci baskısı yapılan (aslında birinci baskıdan çok farklı bir kitap) "Göz Alabildiğine" ise, yine deneysel diyebileceğim çizgilerimden oluşan, yüzlerce konunun bir araya gelerek bir bütün oluşturduğu bir kitap. Bir çeşit ince fikirler kataloğu gibi. Bu sergi bu iki kitaptan seçilen 45 desenden oluşuyor. ankara Galeri Nev’in yöneticisi Deniz Artun kentler ve yüzler temasından yola çıkarak
seçim yaptı. Kaleydeskop adını verdik.
NEDEN KENTLER BANA ÇEKİCİ GELİYORSodom ve Gomorra’dan bu yana siteler, şehirler, metropoller, başlıbaşına tahrik edici, baştan çıkarıcı, iyi ile kötünün, zenginle fakirin, bütün insani iyilik ve şeytanlıkların bir arada olabildiği mekanlar olmuştur hep. Cennetle cehennemin iç içe yaşadığı tek yer şehirlerdir. Bir kır manzarasının uçsuz bucaksız sükunetinin verdiği ilham ile bir kentin yaydığı elektrik, enerji aynı şeyler değil. Bakmayın, ’kafa dinlemek’ için gittiğimiz kırlardan, köylerden aldığımız kısacık keyifli anlar hemen sıkıntıya dönüşür, İlhan Berk’in dediği gibi "manzara eskir." Bir an evvel kaosa, yani şehrimize dönmek için can atarız. En azından bu benim için hep böyle olmuştur. Bir kentin ortalarında bir yerde yaşamanın beni yaratıcı kıldığını düşünürüm. istanbul, Paris, New York, Venedik gibi herkesin şu ya da bu şekilde tanıdığı şehirleri çizgilerime taşıdığım oldu. Bunun yanında var olmayan hayali kentler, kavramsal mekanlar da çizdim. Labirentler, uçsuz bucaksızlığın ufuk çizgisi ile sınırlandığı peyzajlar, yalnız, ilişkisiz, ilintisiz insanlar...
PORTRE YAPTIĞIMIN BEN DE FARKINDA DEĞİLDİMBu sergi oluşana kadar gerçekten portreler yaptığımın ben de farkında değildim. Hep uzağında durdum. Bir çıplak kadına bakıp armut çizen ya da bir armut görünce bir kadın vücudu hayal edebilen benim gibi biri için, bir insanın aynısını çizmek, onun portresini yapıp benzetmek, dehşet derecesinde can sıkıcı bir şeydi. Birinin (yazar, şair, politikacı, filozof olabilir) portresini resmetmektense, onun ifade ettiklerini çizmek isterim.
Pessoa’yı dört karede anlattımFernando Pessoa’ya atfen ve ithafen yaptığım desen çizgi roman gibi iki kare üstte iki kare altta olmak üzere dört kareden oluşuyor. Dört karede dört kişiyi göstererek, toplamında Pessoa’yı anlatmaya çalıştım. Bu büyük Portekizli şairin bir kitabının adı "Ben Hiçkimseyim". Pessoa da Portekizce hiç kimse demek. Alberto Caeiro, Ricardo Reis, Alvaro de Campos, Bernardo Soares... Portekiz şiirinin en önemli diye bilinen bu dört büyük şairi, Pessoa’nın adı ile, sanı ile, eti ile, kemiği ile yarattığı şairlerdi. Hatta Alvaro de Campos’a "Hepimizin iki hayatı vardır, biri gerçek, diğeri gerçek olmayan. Gerçek olan çocukluğumuzda hayalini kurduğumuz hayat, gerçek olmayan ise başkalarının çıkarına hizmet için sürdürdüğümüz hayat" diye yazdırmıştı. Bu düşünceleri dikte ettirirken, belki kendi hayal ve hayat kırıklıklarını dile getirmek istemişti.
Coca Cola’nın reklam yüzü Noel BabaNoel Baba portresindeki siyah, kırmızı, beyaz renkler ile amacım 1930’lu yıllardan bugüne Noel Baba imajının tamamen Coca Cola tarafından reklam amacı ile yaratıldığını vurgulamaktı.
Mickey MaoBir Mickey Mao portresi ile dünyanın ve büyük en kalabalık kapitalist ülkesinin bir komünist partisi tarafından yönetildiğini anlatmaktı amacım.