Kadrolu jön kardeşi

Güncelleme Tarihi:

Kadrolu jön kardeşi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2012 00:00

Onu “Asi”de Murat Yıldırım’ın, “Reis”te Mehmet Akif Alakurt’un kardeşi rolünde izledik. Şimdi de “Karadayı”da Kenan İmirzalıoğlu’nun kardeşini canlandırıyor. ‘Kadrolu jön kardeşi’ Elif Sönmez, “Tüm dizi kariyerimi, birilerinin kardeşi olarak kurdum” diyor.

Haberin Devamı

“Karadayı”, izlenme rekorları kırıyor. Dizinin bu kadar ilgi görmesini bekliyor muydunuz?

- Açıkçası bir işe başlarken hiçbir beklentim olmuyor. Beklentim olursa, reytinglerle ilgilenmem gerekir, ki bu benim değil yapımcının görevi.

Ama işin devamlılığı, sizin para kazanmanız demek...

- Evet ama bunu düşünemem.

Neden?

- Çünkü çekim yaparken kazanacağım parayı düşünmüyorum. İşimi çok seviyorum, sette de çok mutluyum. Üstüne de para alıyorum...

İLKNUR’UN SÖYLENMEMİŞ SÖZLERİ, DİLLENDİRİLMEMİŞ İSTEKLERİ VAR

Dizi, 1973 yılında geçiyor. Dönem işlerinde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

- “Karadayı” için dönem işi dediklerinde “Nihayet!” dedim. 1980 doğumluyum, 70’li yıllara ait benim de bildiğim birçok şey var. Sanat grubu sete bir biblo ya da bir tuzluk getirdiğinde “Bu benim babaannemin evinde de vardı!” diyorum mesela. Bir sahnede kapitone bir sabahlık giymiştim, sette yürürken herkes bir kere elledi. O dönem, herkese kendi hayatından bir şeyler hatırlatıyor. Ayrıca hikâyenin modern zamanda geçmemesi çok iyi, çünkü günümüzde tüketilmiş birçok söz, birçok yer var. 1973’e dair birçok şey daha saf, sözler daha naif.

Canlandırdığınız İlknur karakterini nasıl değerlendiriyorsunuz, onun için neler söylersiniz?

- Her bölümde onu biraz daha fazla tanıyorum. Bana göre daha hüzünlü biri İlknur. Muhtemelen hayattan çok fazla beklentisi vardı ve hepsini susturdu.

Söylenmemiş sözleri, dillendirilmemiş istekleri var. Daha ilk bölümde “Aşk nasıl bir şey?” diyor... Anlatırken bile üzülüyorsunuz ona...

- Üzüldüğüm bir tarafı var elbette. Çocuğunu, kocasını seviyor ama bir türlü istediği gibi olmamış hayatı.

KENAN’IN ABİLİK GÜDÜSÜ KUVVETLİ

Ekiple aranız nasıl?

- İyi. Herkes birbirini hem oyunculuk hem de moral anlamında destekliyor.

Kenan İmirzalıoğlu’nun abiliği nasıl?

- Kenan’ın abilik güdüsü gayet kuvvetli. Empatisi de öyle. Seni, gözüne bakarak dinliyor. Sahnelerin de sıcaklığı çıkıyor böylece.

“Asi” dizisinde de Murat Yıldırım’ın kardeşini oynamıştınız...

- Evet, “Reis” dizisinde de Mehmet Akif Alakurt’un kardeşini oynadım. Ben tek çocuğum, küçüklüğümden bu yana abim olmasını çok istedim. Ve tüm dizi kariyerimi, birilerinin kardeşi olarak kurdum. Bana bir sürü abi çıktı. Halimden çok memnunum.

O abilerle görüşmeye devam ediyor musunuz peki?

- Abilik dizide kaldı...

AKADEMİ, BİR HEYKELTIRAŞ OLARAK YARATICILIĞIMA KET VURDU

Oyunculuk eğitimi aldınız mı?

- Aslında Milano’daki Accademia di belle Arti di Brera’nın heykel bölümünden mezun oldum. Ondan önce de tango yapıyordum. Babam o dönem bana “Ne olacaksın?” diye sormuştu, “Mutlu olacağım” demiştim. Benim motivasyonum buydu. Bana bunu sağlayacak ne varsa, onu yapmak istedim. Ve sonunda da oyuncu oldum.

İyi ki heykel bölümünde okudum diyor musunuz?

- Yabancılar arasından okula birinci girip, 110 üzerinden 110 puanla mezun oldum. İyi ki okumuşum diyorum. Oyunculuk okumadığıma da çok memnunum.

Neden?

- Akademi, bir heykeltıraş olarak yaratıcılığıma ket vurdu mesela. Yaratıcılığım durdu. Oyunculuk okusaydım, belki bu alandaki heyecanım ve yaratıcılığım da kaybolacaktı. Ben kendim için konuşuyorum tabii. Yoksa akademi mezunu çok iyi oyuncular var. Şimdi oyunculuk konusunda gerekli gördüğüm alanlarda ders alıyorum.

Oyunculuk sevdanız, oyuncu Laçin Ceylan’la tanışmanızla mı başladı?

- Bir anlamda... Aslında bambaşka bir nedenle tanışmıştık. Bana oyunculuk yapmayı düşünüp düşünmediğimi sordu. Akademili olmadığım için yapamayacağımı söyledim, o ise beni çalıştırabileceğini söyledi. Çalıştık. Sonra beni Tomris Giritlioğlu’yla tanıştırdı. O dönemde “Asi” çekilecekti ve Murat Yıldırım’ın kız kardeşi rolünde diziye dahil oldum.

TARKAN, MEKTUBUMU DUVARINA ASMIŞ

14 yaşında, Tempo dergisine Tarkan’la ilgili bir yazı yazmışsınız, doğru mu?

- Evet.

Neden yazdınız o mektubu?

- Tarkan, “Şıkıdım” albümünü yeni çıkarmıştı. Ben de o sıralar Guns’n Roses gibi yabancı grupları dinliyordum. Dinlediğim tek Türkçe albüm, Tarkan’ınkiydi. O dönem “Çişim geldi” sözleri nedeniyle basın çok üstüne gidiyordu Tarkan’ın. Büyükada’da yediğimiz bir aile yemeği sırasında masada Tempo’nun o dönemki editörü de vardı. Konu açılınca, “Sesi güzel diye halkın üzerinde hak iddia etmesi mi gerekir?” diye sordum. Editör de benden bu düşüncelerimi dergiye yazmamı istedi. Mektubum dergide yayınlandı, Tarkan da okumuş, kendini iyi hissetmiş. Hatta duvarına asmışlar yazıyı.

Sonra da Tarkan’ın konuk olduğu bir televizyon programına çağırdılar sizi...

- Evet, Tarkan’ın o dönemki sevgilisi Elif Dağdeviren, beni Meltem Cumbul ve Oktay Kaynarca’nın sunduğu programa çağırdı. Tarkan’ın programda benim de olmamı istediğini söyledi. İlk önce istemedim, sonra Tarkan aradı. İstemediğimi ona da söyledim ama “Provaya gel, en azından tanışmış olalım” dedi. Yayından tam bir gün önce tanıştık. O gün tekrar sordu “Programa katılır mısın?” diye, bu kez “Katılırım” dedim.

TELEFONUNU VE ADRESİNİ YAZDIĞI KAĞIDI KAYBETTİM

Efsane bir kadroyla katılmışsınız programa...

- Aynen. Yıldız Tilbe, Ömer Karacan, Ahmet San, Kenan Doğulu, Tarkan’ın liseden en yakın arkadaşı ve kız kardeşi de katılmıştı.

Sonra ne oldu?

- Yayın bittikten sonra “Görüşelim” dedi Tarkan. Amerika’daki adresi, telefonu ve Türkiye’deki telefonunu yazdığı bir kağıt verdi. Elif Dağdeviren de bana “Bunları sakla, sakın yayılmasın” dedi. Nasıl sakladıysam kağıdı, o günden beri bulamıyorum! Bir daha da görüşemedik tabi.

Yazmaya devam etmeyi neden düşünmediniz?

- O programdan sonra Ömer Karacan Number 1 dergisinde yazmamı istedi. Birkaç sayı da onlar için yazdım.

Haberin Devamı

ATABERK OYNARKEN TÜM SET AĞLIYOR

Dizide oğlunuzu oynayan Ataberk’le (Mutlu) aranız nasıl? İyi anlaşıyor musunuz?

- Ataberk, dizide zeki bir çocuğu oynuyor ama normalde onun üç-dört katı. Hiç 7 yaşındaki bir çocuk gibi değil, oturup rahatça konuşabilirsiniz. Gerçekten profesyonel bir oyuncu. Hüngür hüngür ağlarken kendi hareket devamlılığını aklında tutuyor, onun sahneleri birçok kez tekrar alınabiliyor.

Çocuk sahibi olmak nasılmış peki?

- Anne olmadığım için bilemem ama Ataberk’in ağladığı sahnelerde omurgam sızlıyor, hüzünleniyorum. Rol gereği ona sarılıp susturmam gerekiyor ama ben de katıla katıla ağlamaya başlıyorum. O ağladığında bütün set ağlamaya başlıyor zaten.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!