OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 18, 2004 00:00
Çin’in en güneyindeki Hainan Adası için söylenen bir söz var: Evler erkek çocuklarla, yetimhaneler kız çocuklarla dolu. Çünkü Hainan Adası’nda erkek çocuklar kızlardan kat kat deÄŸerli. Zaten Hainan, Guangdong eyaleti ve Guangxi Zhuang Özerk Bölgesi ile birlikte, Çin’de yeni doÄŸan erkek çocukların kızlara oranının en yüksek olduÄŸu bölgeler. Buralarda dünyaya gelen her 100 kıza karşılık 140, hatta bazı yerlerde 150, 160 erkek doÄŸuyor. Nasıl oluyor bu? Aslında normal olanı, her 100 kıza karşılık 104, bilemediniz 107 erkek çocuÄŸun dünyaya gelmesi. Zaten 1980’de Çin’de de geçerli olan oran buna yakın. Ama o tarihten sonra iki deÄŸiÅŸim oluyor. Birincisi, Çin Komünist Partisi, nüfus artışını engellemek için ‘Tek Çocuk’ politikasını ilan ediyor, kürtaj günlük olay haline geliyor. Ä°kincisi, tıp teknolojisi geliÅŸiyor, ultrason yöntemiyle doÄŸacak çocuÄŸun cinsiyeti anlaşılabiliyor. Ve kadınların saÄŸlığına, mutluluÄŸuna katkıda bulunacağına inanılan bu geliÅŸme, dünyanın en ‘maço’ ülkelerinden biri olan Çin’de, kadınların aleyhine dönüyor: Tek çocuklarının erkek olmasını isteyen çiftler, kız çocuklarını daha doÄŸmadan ortadan kaldırıyor. 1990’da yeni doÄŸan kız çocuÄŸa karşı erkek çocuk oranı 111’e, 2000’de 117’ye tırmanıyor. Tüm ülkede 9 yaşının altındaki erkekler, kızlardan 12 milyon 700 bin daha fazla. Gelecek için yazılan senaryolar, bu durumun, erkekleri de mahvedeceÄŸini gösteriyor. Çünkü, 2020’de bütün bu çocuklar büyüyecek ve ülkede kadınsız 40-50 milyon genç erkek ortaya çıkacak. Bu durumda kadınların nadir bulunduÄŸu için deÄŸer kazanacağını da sanmayın. Aksine kadınların hayatı iyice kararacak. FuhuÅŸ ve kadın ticareti artacak, çünkü bir kadının birden fazla erkeÄŸe ‘hizmet etmesi’ gerekecek, kendisine eÅŸ bulamayan erkekler arasında rekabet, ciddi karışıklıklara, klan savaÅŸlarına, kentlerde asayiÅŸin ortadan kalkmasına yol açacak.Eskiden Çinlilerin kız çocuklarını doÄŸar doÄŸmaz öldürüp gömdüğü söylenirdi. Tabii bu bir kliÅŸe, ama her kliÅŸe gibi doÄŸru bir yanı da var. Çin’de kız çocuklara deÄŸer verilmemesinin sebebi, aynı koÅŸullarda yaÅŸayan baÅŸka ülkelerdekiyle aynı. Bir yanda hálá yaÅŸayan geleneklere göre aileyi sonsuza kadar sürdürme görevi erkeÄŸe ait. Öbür yanda, bir balıkçı kasabasında ya da bir pirinç köyünde oÄŸul sahibi olmak, evlenip baÅŸka bir aileye ücretsiz işçi olarak gidecek bir kız ana babası olmaktan daha iyi.Her yıl 100 kıza karşılık 141 erkeÄŸin doÄŸduÄŸu Hainan Adası’ndaki Taiping köyünde meydanda toplanan kadınlar, Amerikalı gazeteci Tim Johnson’la sohbet ediyorlar. Konu açılınca hepsi kıkır kıkır gülüyor. Aslında ideali, bir erkek bir de kız çocuk, diyorlar. Ama erkek ÅŸart. Wang Xixiao açık konuÅŸuyor: ‘EÄŸer ÅŸartların elverirse, kız da yaparsın. Yoksa kürtaj olursun.’KÃœRTAJ MÄ°LLÄ° POLÄ°TÄ°KAÄ°ÅŸte Çin’deki kayıp kadın nüfusun temelindeki mekanizma bu: Kızsa, kürtaj yaptırırsın. Bir felakete doÄŸru giden bu geliÅŸme, 1980’de, Çin lideri Hua Guofeng’in Tek Çocuk politikasını ilan etmesiyle baÅŸladı. Hedef, 20. yüzyıl sonunda Çin nüfusunun 1.2 milyarı aÅŸmamasıydı. Tek Çocuk, Çin Komünist Partisi’nin ilk yıllarda saplantılı bir ÅŸekilde dayattığı milli politika oldu. Kürtaj, bu politikanın temel yöntemi olarak kolay ve ucuz hale getirildi. Kimsenin aklına, Tek Çocuk politikasının, erkek egemen geleneÄŸin emrine gireceÄŸi gelmemiÅŸti. Zaten Parti, bir süre sonra geleneÄŸe boyun eÄŸdi ve 1984’te ilk çocuÄŸu kız olan köylüler için istisnalar getirildi. Ama o sıralarda ortaya bir baÅŸka sorun çıkmıştı. Tıp teknolojisi geliÅŸmiÅŸ, ultrason yöntemi Çin’de yaygınlaÅŸmıştı. DoÄŸacak çocuÄŸun saÄŸlık durumunu görmek için geliÅŸtirilen bu tetkik, kısa sürede ‘kız mı oÄŸlan mı’ testine dönüştü. EÄŸer sonuç kız çıkarsa, çare kürtajda aranıyordu. Böylece, 1982’de üçüncü genel nüfus sayımında cinsiyet oranı 108.5 iken, 1990’daki dördüncü sayımda 111.3’e, 2000’deki beÅŸinci sayımda 116.86’ya çıktı.Bu rakamların ne anlama geldiÄŸini anlamak için ABD ile bir karşılaÅŸtırma yapalım: EÄŸer Çin’deki kadın-erkek oranı, bu 20 yılda ABD’dekiyle aynı olsaydı, Çin’de bugün kadınların erkeklerden 28 milyon daha fazla olması gerekirdi. Oysa Çin’de 36 milyon daha fazla erkek var. Yani Çin’de 64 milyon kadın kayıp.RÜŞVET ULTRASON YASAÄžINI DELÄ°YOR 1990 sayımından sonra Çin, kayıp kadın nüfusun gelecek için büyük bir tehdit oluÅŸturduÄŸunu fark etti. Parti yöneticileri, kız-erkek oranının normalin dışına çıktığı her bölgede, ÅŸehir ÅŸehir yeni hedefler belirledi. ÖrneÄŸin her 100 kıza karşılık 141 erkeÄŸin doÄŸduÄŸu Yongxing kentinde önümüzdeki yıllar için ulaşılacak yeni oran belli: 128’e inilecek, in! Peki bu hedefe nasıl ulaşılacak? Parti, 1992’de doktorların ultrason tetkiklerinde anne babaya çocuÄŸun cinsiyetini açıklamasını yasakladı.Yasak koymak ve hedef saptamak, Çin’de büyük kampanyaların ortak özelliÄŸi. Ancak, baÅŸarıya ulaÅŸmaya yetmiyor çünkü insanlar yasakların etrafından dönmenin bir yolunu buluyorlar. Rüşvet karşılığı doktorlar, ultrasona giren kadınlara çocuÄŸunun cinsiyetini açıklamanın yöntemlerini geliÅŸtiriyor. Ulusal Aile Planlaması Komisyonu AraÅŸtırma Enstitüsü Müdürü Dr. Li Weixiong, gerçek hayatta olan biteni kısaca özetliyor: ‘Doktor size bir ÅŸey söylemiyor. Sadece iÅŸaret ediyor. Mesela saÄŸ elini kaldırıyor.’Doktorlara verilen ceza ÅŸu ana kadar 30 doların altındaydı. Çünkü bir yandan da nüfus artışını kontrol etmek zorunda olan hükümet, kürtajdan vazgeçmek istemiyordu. Ancak geçen yıl, kayıp kadın nüfus Çin’i ciddi olarak düşündürmeye baÅŸladı. BirleÅŸmiÅŸ Milletler Nüfus Fonu’nun Çin’deki temsilcisi Siri Tellier şöyle diyor: ‘Son bir iki yılda, galiba Çin hükümeti sayım sonuçlarına gerçekten bakmaya baÅŸladı ve haa, ortada bir problem var, dedi.’ Nitekim geçen yıl hükümet, nüfus dengesinin bozulduÄŸu bölgelerde daha sert cezalara baÅŸvurmaya, cinsiyet ayrımcı kürtajların yapıldığı bazı hastaneleri kapatmak gibi dikkat çekici önlemler almaya baÅŸladı.Çin’i 20 yıl sonra bekleyen gelecek BM Nüfus Fonu raporlarından birinde kuru cümlelerle anlatılıyor: ‘Yeni doÄŸan çocukların cinsiyet oranındaki dengesizlik, uzun vadede evlenme yaşı grubunda erkek-kadın nüfusu arasında büyük oransızlığa yol açacak, bu durum erkek nüfusunda sert evlilik rekabetine neden olacak, kız kaçırma olayları ve kadın ticareti artacak, aile iliÅŸkilerinde istikrarsızlık doÄŸacak, toplumun geliÅŸimini tehdit eden saÄŸlıksız sonuçlar ortaya çıkacak.’Bu cümleleri okuyup da yirmi yıl sonra 40-50 milyon kadınsız genç erkeÄŸin neler yapabileceÄŸini hayal etmek, iyi bir yazara tüyler ürpertici bir karşı ütopya yazdırdı bile. Arap asıllı Fransız yazar Amin Maalouf, erkek çocuk saplantısının nelere yol açabileceÄŸini ‘Beatrice’ten Sonra Birinci Yüzyıl’ adlı romanında anlattı. Romanda, doÄŸacak çocukların erkek olmasını saÄŸlayabilecek bir ilaç bulunuyor. Önce herkes çok seviniyor. Ama bir süre sonra bazı ülkelerde doÄŸan çocukların hep erkek olduÄŸu görülüyor. Birkaç yıl sonra durumun vahameti fark ediliyor ve ilaç yasaklanıyor. Ama iÅŸ iÅŸten geçmiÅŸ bir kere... Yirmi yıl sonra bazı ülkelerde kadınsız bir yığın genç erkek çıkıyor ortaya. Ve dünyanın sonu geliyor.ÇİNLÄ° KADINLAR 64 YAÅžINDA ERKEKLERÄ° GEÇİYOR TÃœRK KADINLARI ARAYI 50 YAÅžINDA KAPATIYORKayıp kız ya da kayıp kadın terimi, BirleÅŸmiÅŸ Milletler Dünya Nüfus Fonu’nun (UNFPA) 1990’larda ortaya attığı bir kavram. Çin, Hindistan, Güney Kore ve Kuzey Afrika ülkelerinde kadın-erkek dengesizliÄŸi bu tarihte ciddi bir soruna dönüştü. Çin, bu ülkelerin başında geliyor. 2000 verilerine göre Çin’de 100 kıza karşılık 116.86 (117) erkek doÄŸuyor. DoÄŸumdaki normalin üzerindeki bu eÅŸitsizlik sonraki yaÅŸlarda kızlara daha az özen gösterilmesi nedeniyle devam ediyor. DiÄŸer ülkelerde doÄŸuÅŸtaki erkek fazlalığı yaÅŸ ilerledikçe eÅŸitlenirken, Çin’de ancak 65 yaÅŸ grubunda kadınlar öne geçiyor. Ama toplamda erkek nüfus kadın nüfustan daha fazla. Türkiye’de ise (2003 itibariyle), doÄŸumda 100 kıza karşılık 106 erkek doÄŸuyor. Normal kabul edilen deÄŸer 104-107 aralığı. Kadınlar 50 yaÅŸ grubundan itibaren öne geçiyor. Toplamda kadınlar 241 bin 226 daha fazla. Ama bu rakam Batı ülkelerine göre düşük.KADINSIZ BÄ°R DÃœNYAYI ANLATAN ROMANDAN Bizden geriye kalacak en korkunç görüntü belki de buydu: KuÅŸatılan kadınlarNaiputo dramını temmuz sonunda duydum. 27 Temmuz’da akÅŸam vakti, Motodi’de aynı isimli etnik grubun yaÅŸadığı mahallede bir isyan baÅŸlamıştı; suçlamalar o tanıdık rutin suçlamalardı: ‘KısırlaÅŸtırma’, ‘ayrımcılık’, ‘hadım etme’, ‘soykırım...’ (...)Naiputo’da isyancıların henüz karıları vardı, ama kızları yoktu; Rimal’de ise isyan edenler, bütün hayatlarını eÅŸsiz, çocuksuz, evsiz geçirmeye mahkumdular. Peki niye bu isyan Rimal’de çıkmıştı ortaya? Çünkü bu geri, ama zengin ülkede ‘ilaç’ daha ilk zamanlardan itibaren ve çok geniÅŸ bir ölçekte kullanılmaya baÅŸlanmıştı. ErkeÄŸin mutlak üstünlüğüne bu kadar inanılan baÅŸka bir yer ve Güney ülkeleri arasında tıp alanında modern teknolojinin bu kadar herkes için ulaşılabilir olduÄŸu baÅŸka bir ülke yoktu. Seçici doÄŸum yöntemleri, hiçbir ahlaki ve parasal kaygı olmaksızın hızla yayılmıştı. Naiputo’da beÅŸ canlı doÄŸumdan biri kızdı, oysa Rimal’de arka arkaya birkaç yıl oran 20 erkeÄŸe bir kızdan bile daha düşüktü. (...)Rimalie’deki kadınların kaderi üzerine araÅŸtırmalar yapılmıştı. Gittikçe daha nadir bulunduklarına göre, kadınlara tapılacağını sanıyordu insan: Oysa gittikçe daha çok iÅŸtah kabartıyorlardı. Önümüzdeki yüzyıllarda bizlerden geriye kalacak en kötü görüntü belki buydu: Kabilelerinin deÄŸerli malları olarak kapatılan, kuÅŸatılan kadınlar. Kaçırılma, tecavüze uÄŸrama korkusuyla sokaÄŸa tek baÅŸlarına çıkmaları imkansızdı. (...)(Paris’te) kaçırılma söylentileri hastalığın semptomuydu yalnızca. KreÅŸlerde, okullarda emniyet tedbirleri artırıldı; Beatrice’in bir oÄŸlu olduÄŸu için her gün Tanrı’ya şükreder hale geldim, kızları olanlar onlara hep eÅŸlik etmek zorunda kalıyorlardı; büyüdükten sonra bile mümkünse birden fazla insan tarafından korunmaları ÅŸarttı. Bütün Kuzey ülkeleri güvenliÄŸi artırmak zorunda kaldılar, ama bu önlemler ‘normal’ nüfusa çevrelerindeki güvensizliÄŸi hatırlatıyor, sokaÄŸa çıkmaktan korkar hale getiriyordu. (Amin Maalouf, Beatrice’den Sonra Birinci Yüzyıl)ÇİN’DE NÃœFUS (2000) Toplam nüfus: 1.261.832.482Cinsiyet oranı: 100 kadına 106 erkek0-14 yaÅŸ Nüfusun yüzde 25’iErkek 168.040.006Kadın 152.826.95315-64 yaÅŸ Nüfusun yüzde 68’iErkek 439.736.737Kadın 413.454.67365 yaÅŸ ve üstü Nüfusun yüzde 7’siErkek 41.200.297Kadın 46.573.816Cinsiyet oranıDoÄŸumda 100 kadına 116 erkek15 yaÅŸ altı 100 kadına 110 erkek65 yaÅŸ ve üstü 100 kadına 88 erkekHayat beklentisiGenel 71.38 yılErkek 69.6 yılKadın 73.33 yılÂ
button