Güncelleme Tarihi:
Resimden videoya çeşitli disiplinlerde çalışmalara yer verilirken, kadın sanatçıların 1900’lü yılların başından bugüne uzanan üretim sürecinin izi sürülüyor. Günümüzde çağdaş sanata yön veren üslupçu kadın sanatçılara uzanan sergi, bugün unutulmaya yüz tutmuş kadın sanatçılardan başlayarak bir başarı öyküsü kaleme alıyor adeta. Tarihsel olarak izlendiğinde yurtdışında eğitim gören, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kurulmasına öncülük eden, kendini ifade etme ve varolma mücadelesinde etkin rol oynayan ve bu yönüyle toplumsal değişim simgelerinden birine dönüşen Mihri Müşfik’le başlıyor. İşte bu kadınlardan bazıları...
Fahrelnissa Zeid (1901 - 1991)
KAOS VE DİNAMİZM
Ressam Nejad Devrim annesi olan Fahrelnissa Zeid; Aliye Berger, Füreya ve yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı gibi birçok sanatçı yetiştirmiş Şakir Paşa Ailesi’nden geliyor. Soyut (Geçicilik... Su... Güneş) adlı resim, sanatçının İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Paris’te öne çıkan figürsüz soyut sanatın hakim olduğu Paris Okulu döneminde yapıldı. Yeryüzünün, uzayın ve insanın doğasındaki kaos ve dinamizme dair renkleri ve devinimleri bir araya getiriyor. Zeid’in Kariye ve Ayasofya mozaiklerinden de etkilenerek Bizans, Arap ve Türk estetiğini bir araya getiren benzer resimleri, Doğu ile Batı’yı sentezleyen özgün yorumlar olarak görülüyor.
Nur Koçak (1941)
İLK TÜRK KADIN YÖNETMEN
Foto-gerçekçi üslubun Türkiye’deki öncülerinden biri olan Nur Koçak’ın kompozisyonlarında, başlangıçta kadın bedenini süslemek için kullanılan parfüm, oje, dantel ve iç çamaşırları gibi nesnelere sıkça rastlanıyor. İlerleyen süreçteyse sanatçı, kadın bedeninden uzaklaşarak daha çok toplumsal ve ailevi değerlere dikkat çekmeye başlıyor. ‘Cahide’nin Öyküsü’ adlı resim, çalışma biçimini açıklamak için iyi bir örnek. Bu resmin de parçası olduğu ‘Cahide’nin Öyküsü’, Türkiye’nin ilk kadın yönetmeni Cahide Sonku’nun kişisel yaşam öyküsünden yola çıkıyor. Sinema ve tiyatro alanında 1930’lu yılların başından itibaren önemli çalışmalar gerçekleştiren Sonku’nun portreleri, ‘önce’ ve ‘sonra’ olarak iki gruba ayrılıyor. ‘Önce’ grubundaki resimlerde tebessüm eden, güzelliğiyle kendinden emin görünen bir Cahide Sonku var. ‘Sonra’ grubundaysa yorgun, endişeli ve yıpranmış bi kadındır artık karşımızdaki...
Ekin Saçlıoğlu (1979)
SAÇ DİKMEK ZİHİN BOŞALTIR
Saçlıoğlu, İzmir doğumlu. 2002 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Resim bölümünü bitirdi. 2005’te Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisansını tamamladı. Çalışmalarını İstanbul’da sürdürüyor. Sergideki, huzurlu bir sahil yöresinde yaşayan kadın ve erkeklerin hikâyelerinden yola çıkan çalışmalar, yok olup giden umutları, hayalleri ve bugüne kalanları aktarıyor. Sanatçı, bir sanat üretimi olarak saç dikme eyleminin gerektirdiği sabır ve emek isteyen sürecin zihin boşaltıcı etkisiyle günlük hayattaki rutin işler arasındaki benzerliğe vurgu yapıyor. Gerçek saç telini kullanarak biyolojik bir parçayı sanatın malzemesine dönüştüren Saçlıoğlu, ‘Uzot’ adlı heykellerindeyse sentetik bir madde kullanarak organik bir uzay bitkisi kurguluyor. Sanatçının, kaynağını gündelik hayattan alan çalışmalarının aksine, bu heykeller gerçekte varolmayan bir canlı tasarısı ortaya koyuyor.
SERGİYE PARALEL ETKİNLİKLER
Hayal ve Hakikat sergisi boyunca, çeşitli ana başlıkları içeren panel, sempozyum ve atölye gibi etkinlikler düzenlenecek. Serginin küratörleri, sanatçıları ve sanat eleştirmenlerinin katılacağı söyleşilerin yanı sıra, sanatın farklı disiplinlerini ele alacak buluşmalarda yazarlar, sanatçılar ve eleştirmenler izleyicilerle bir araya gelecek.
Eğitim ve Sosyal Projeler Bölümü, Hayal ve Hakikat sergisine paralel olarak, farklı yaş gruplarına özel tasarladığı eğitim programlarında, çocuklara, gençlere, ailelere ve kadınlara yönelik ücretsiz sanat atölyeleri düzenleyecek. Kadın izleyiciler için, sanatçılarla bir araya gelebilecekleri ‘Biz Bize Buluşmalar’ başlıklı ücretsiz atölye çalışmaları uygulanacak.
Hayal ve Hakikat ile eşzamanlı olarak İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde yer alan ‘Tekinsiz Karşılaşmalar’ adlı sergideyse; Türkiye’den genç kuşak altı kadın sanatçı, ‘tekinsizlik’i ele aldıkları fotoğraflarıyla yeni sergileme biçimlerini araştırıyorlar.