Oluşturulma Tarihi: Mayıs 21, 2006 00:00
Görünen o ki, bilim insanlarının, kadının o gizemli dünyasının perdelerini aralamak için katedecekleri daha çok yol var. Kadınlar üzerine yapılan araştırmalar birbirinden ilginç sonuçlar ortaya çıkartıyor. Örneğin evli, çocuklu ve çalışan hatta kariyer peşinde koşan kadınlar, yani aynı anda birden fazla sorumluluk üstlenenler, çalışmayan ya da çocuksuz hemcinslerine oranla çok daha sağlıklı ve daha az kilolu.
Bir diğer araştırma da kadınların ayakları konusunda. Kadınlar acı çekseler de, sağlık açısından zararlarını bilseler de yüksek topuklu ve rahatsız ayakkabı giymekten kendilerini bir türlü alamıyorlar.
Hamileliğinde çok omega 3 yiyenin çocuğu daha zeki oluyor
İngiliz çocukların üzerinde yapılan uzun bir araştırmanın sonuçları ilginç. Buna göre bir hamile kadının beslenme programı içindeki omega 3 miktarı, doğacak çocuğun zekasını, küçük motor hareketlerini, el-göz koordinasyonunu güçlendiriyor, anti -sosyal davranışlar sergilemesini azaltıyor.
Bundan 15 yıl önce Briston Üniversitesi’nden Jean Golding tarafından başlatılan araştırmanın amacı, çocukların hastalıklara ne kadar maruz olup olmadığının belirlenmesinde genetik ve çevresel faktörlerin rolünü ve oranını anlamaktı. Araştırma 10 bin hamile anne ve yeni doğan çocuklarını kapsıyor. Golding ve Amerikalı meslektaşı Joseph Hibbeln, araştırmanın sonuçlarını geçtiğimiz ocak ayı sonunda Londra’da açıkladılar. Bulguların belki de en çarpıcı taraflarından biri şu oldu: Hamilelikleri sırasında omega 3 yağ asidini en az tüketen kadınların çocuklarının sözel IQ’sünün ortamalanın en az 6 puan altında çıktığı tespit edildi.
İlk bakışta fazla bir anlam ifade etmese sonuçlar bilim dünyasını karıştırdı. Çünkü bu, aynı zamanda ülkelerin beyin gücünü de ciddi biçimde etkileyebilecek bir tespit. Örneğin ABD’de hamile kadınlara önerilen
diyet programında omega 3 açısından zengin olduğu bilinen deniz ürünlerinin tüketimin sınırlanması gerektiğine dikkat çekiliyor. Bunun da sebebi, yine deniz ürünlerinde bulunan ve beyne zararlı olabileceği ileri sürülen cıva metil’in olabildiğince az tüketilmesi. Yani garip bir çelişki ile omega 3’lerin en zengin kaynağı yasaklanmış oluyor.
ALKOLİKLER İÇİN DE SAKİNLEŞTİRİCİAraştırmacıların ikinci bulguları 3.5 yaş çocuğuna yönelik. Bu yaşta ortaya çıkan küçük motor hareketi yeteneği, anneleri hamilelik döneminde yüksek miktarda omega 3 ile beslenen çocuklarda çok daha yüksek. Ve bu çocuklar, yaşıtlarına göre sosyal açıdan çok daha uyumlular. Büyüdükçe arkadaş edinmeleri ve çevreleri ile ilişki kurmaları, omega 3 ile beslenmeyen annelerin çocuklarından çok daha olumlu.
Omega 3’ün etkileri yalnızca hamilelik ile sınırlı değil. Dr. Hibbeln’in bir diğer araştırması alkolikler ile ilgili. Şiddet eğilimi gösteren alkolikleri ek omega 3 hapları verilmesi sayesinde, 3 ay içinde öfke ve taşkınlıklarının üçte bir oranında azaldığı tespit edildi.
Dr. Hibbeln’ın araştırmaları, omega 3’ün doğrudan tüketimi ile ilgili. Ancak özellikle sinir sistemini etkileyen önemli bir tespit daha var. O da omega 3’ün benzer bir yağ asidi olan omega 6’ya oranı. Çünkü bu oran, sinir hücrelerinin mesaj alma yeteneğini doğrudan etkiliyor. Örneğin az
balık tüketen buna karşılık omega 6 açısından zengin bir beslenme uygulayan Amerikalılar ile, tam tersi bir beslenme tarzı içindeki Japonların sinir hücreleri arasında ciddi bir fark bulunuyor. Japon tipi hücreler Amerikan tipi hücrelere kıyasla mesaj iletişimine daha duyarlılar.
Çalışan anneler ev kadınlarına kıyasla daha sağlıklı
İngiltere’de 1946 yılından beri sürdürülen araştırmaya göre, evli, çocuklu ve çalışan kadınların, yani aynı anda birden fazla sorumluluk üstlenen kadınların, diğer hemcinslerine nazaran çok daha sağlıklı oldukları ve orta yaşlarına geldiklerinde daha az kilolu oldukları tespit edildi.
Londra Üniversitesi’nden epidemiolog Anne McMunn, 1946 yılının mart ayının ilk haftasında doğan 1400 kadını 53 yaşına gelene kadar inceledi. 26, 36, 46 ve 53 yaşlarında bu kadınlar ile yüz yüze görüşmeler yapıldı, sorular yöneltildi, sağlık kontrollerinden geçirildi. Araştırmacıların varmak istedikleri konu şu: Kadınlar genetik açıdan sağlıklı olduklarından dolayı mı birden fazla işi üstlenebiliyorlar, yoksa birden fazla görev ve sorumlukları yüzünden mi sağlıklarını iyi koruyabiliyorlar?
Araştırmaya katılan 555 çalışan anneden yalnızca yüzde 23’ü 53 yaşına geldiğinde fazla kilolu yani obez kategorisinde yer alırken, 151 ev hanımının yüzde 38’i fazla kilolu kategorisine girdi. Ayrıca ev hanımları sağlık sıralamasında da en alt grupta yer aldı. Ev kadınlarını tek başına çocuk büyüten anneler ve çocuksuz kadınlar izledi. Tabii elde edilen veriler çalışan annelerin neden daha sağlıklı olduklarını açıklamıyor. Araştırma sonuçlarını Epidemioloji ve Toplum Sağlığı Dergisi’nde yayınlayan ve değerlendirme yapan bilim adamlarına göre, daha sağlıklı olmak büyük olasılıkla birden fazla işi yapıyor olmanın nedeni değil sonucu. Araştırmanın bundan sonraki etabı ise yapılan işin ve aile içindeki rollerin insan sağlığını nasıl etkilediğini bulmak...
Sağlık problemi yaratsa da yüksek topuktan vazgeçmiyorlar
Amerikan Ortopedik Ayak Sağlığı Merkezi ve Amerikan Ortopedi Cerrahi Akademisi’nin ortak yaptıkları bir araştırmaya katılan kadınların yüzde 80’inin, ayak sağlığı ile ilgili sorunlar yaşadığı ve içlerinde yüzde 74’ünün yüksek topuklu ayakkabılar giydiği belirlendi. Yine aynı araştırmaya göre kadınların yaklaşık yüzde 60’ı, günde en azından bir saat, ayaklarını rahatsız eden ayakkabılar giyiyorlar. Kadınların yüzde 77’si rahatsız eden ayakkabı giyme nedenini "iş yaşamı" ve "moda-stil" olarak açıklıyorlar. Ortopedik ayak ve topuk cerrahisi uzmanı
Gail Dalton’a göre ciddi ayak sorunlarına yol açtığı kesin olarak bilinmesine karşın, kadınlar hálá günümüzde de, rahatsız eden ayakkabıları giymeyi sürdürüyorlar. Rahatsız ve yüksek topuklu ayakkabı giymenin bedeli ise ayak ağrıları, kemik çıkması, tırnak ezilmesi, batması, sık sık burkulmalar ve tendon yırtılmaları gibi sonuçlar.