Güncelleme Tarihi:
"Avrupa Yakası"ndaki Tanrıverdi rolüyle şöhreti yakalayan 26 yaşındaki Sarp Apak, "Kadınlar şöhreti seviyorlar. Tanınmadan önce de bakıyorlardı ama şimdi sadece bakmıyorlar. Göz kırpıyorlar, el sallıyorlar, 'Ah, bizim de böyle genç bir sevgilimiz olsa' diye espriler yapıyorlar. Kapıma gelenler bile var! Ama birçoğu temiz duygular besliyor, bu yüzden rahatsızlık duymuyorum" diyor. 26 yaşındaki Sarp Apak, hayatımıza "Avrupa Yakası" dizisiyle girdi ve çok geçmeden devamı geldi. Diziden reklam kuşağına sıçrayan, derken "Beyaz Melek" filmi ile sinema sektöründe kendini göstermeye başlayan Apak şu sıralar ise "Plajda" filmiyle gündemde... "Kadınlar şöhreti seviyor" diyen genç oyuncu, Elele dergisine konuştu.
- Evet, her şey "Avrupa Yakası"ndan sonra gelişti, Gülse Birsel’e minnet borcum var bu açıdan. Hiç tanıdığım, hiçbir torpilim yoktu. Esmer, yakışıklı, kısaca "jön komik" birini arıyorlardı dizi için. Benim hiç böyle bir iddiam olmamasına rağmen, Gülse beni ikna etti. Şu anda, öyle bir noktaya geldim ki, artık diziler için başrol teklifleri geliyor! Eğer bu dizi olmasaydı, belki de pek çok arkadaşım gibi devlet tiyatrolarında oynayacaktım. Onlar bizden çok daha zor şartlarda, çok daha başarılı işler çıkarıyorlar ama ne yazık ki popüler olanlar kamera önündekiler.
"Beyaz Melek" filminin gişe başarısı beklenenin çok üzerinde oldu. Bu filmin sizin için önemi nedir?
- Benim ilk sinema filmimdi ve film çok fena patlayabilirdi! Ama oynamam gerektiğini düşündüm. Onca başarılı oyuncu ile aynı seti paylaşmak benim için çok güzel bir tecrübe oldu.
Başrolleri Gürgen Öz ve Tuba Ünsal ile paylaştığınız "Plajda" filmi vizyona girdi. Biraz filmden bahseder misiniz?
- Plajda, uzun zamandır Plato Film’in yapmak istediği bir komedi filmiydi. Bu tarz bir filmde oynamak istiyor muyum diye düşündüm ilk teklif geldiğinde... Bunun benim için iyi bir tecrübe olacağını düşünerek kabul ettim. 80 dakikalık eğlencelik bir film oldu. Asla dünyayı kurtarmayı vaat etmiyoruz.
Filmde kadın kılığına giriyorsunuz. Bu konu sizi düşündürmedi mi hiç? Bu rolü kabul etmek konusunda tereddütleriniz olmadı mı?
- Çok düşündüm tabii başta! Ama çok profesyonel bir ekip ile çalışacağımız garanti edildi. Makyaj, saç ve kostüm her gün iki saat sürüyordu. Sabah tıraş oluyorduk, akşam yine sakallarımız çıkıyordu! Yönetmen sinir oluyordu; "gidin tıraş olun" diye! Gürgen’le çok yorulduk! "Beyaz Melek"teki, Diyarbakır’ın bağrından kopmuş bir delikanlı rolünün ardından, kadın kılığına girmek aslında kariyerim açısından iyi oldu.
Size göre kadın olmanın en zor yanı nedir?
- Kadınlar, ayrıntılarla çok fazla ilgileniyorlar. "Rimelim mavi, ona uygun mavi kemer takayım"a kadar düşünebiliyorsunuz. Erkek olmak daha rahat! Kısacası, kadın olmak zor, sarmadı beni hiç bu iş!
Doğru, kadın olmanın zor yanı dikkat çekme arzusundan kaynaklanıyor biraz da... Peki, sizin dikkatinizi nasıl kadınlar çekiyor?
- Tamamen iletişimle alakalı bir durum olduğunu düşünüyorum. Çok güzel bir kadınla, bazen iki kelime edemiyorsunuz. Frekans tutmuyor ve o güzellik gittikçe önemsizleşiyor. Bana cazibe ve çekicilik konuları içgüdüsel
Şu an bir ilişkiniz var mı?
- İlişkiye inancımı yitirdim. Aşka inanıyorum artık! Bir kadına aşık olursam; onun yanında olmayı, onunla zaman geçirmeyi kendim istemeliyim. İlişki göreve dönüşünce sevmiyorum. Bir de artık tanınmaya başladım ve bu durum bana bir özgüven kattı. Şöhret beni değiştirmedi ama geliştirdi. Kadınlarla ilgili bakış açımda değişen de bu oldu; ilişki beni korkutuyor!
İkili ilişkilerde nasılsınız?
- Boğucu bir tip olmadım hiç. Çapkın sayılmam. Bir şey yapmaya kalksam, hemen ortaya çıkar, beceremem aldatmayı. Zaten ben o kadına aşıksam; ne başka bir kadına bakarım, ne de başkasını canım çeker!
Şu sıralar kadınlar arasında adınız çok fazla geçiyor. Kadınların ilgisinden memnun musunuz?
- Kadınlar şöhreti seviyorlar. Tanınmadan önce de bakıyorlardı ama şimdi sadece bakmıyorlar! Göz kırpıyorlar, el sallıyorlar, "Ah, bizim de böyle genç bir sevgilimiz olsa" şeklinde espriler yapıyorlar. Kapıma gelenler bile var! Ama birçoğu temiz duygular besliyor, bu yüzden rahatsızlık duymuyorum.
Peki, magazinden rahatsızlık duyduğunuz oluyor mu hiç?
- Olmuyor, çünkü onlara malzeme olacak şekilde davranmıyorum. Dışarı çıkıp eğlenmeyi seviyorum ama bu benim yaşam tarzım değil.
Kadınlarla arkadaş olmayı açıkçası yeni yeni başarabiliyorum, eskiden başaramıyordum. İlla aralarında bir şeyler olması gerekiyor gibi geliyordu bana! Bir yıl öncesine kadar beş yıllık bir ilişkim olduğu için de; zaten kadınlarla hep aramda bir mesafe vardı. Şimdi yine zorlanıyorum ama artık arkadaş olmayı başarabiliyorum. Araya cinsel bir iletişim koymadıktan sonra, oluyor. Bir de şöyle bir şey var; kadınlar hani erkek bulamıyoruz diye dert yanıyor ya, erkekler de kadın gibi kadın bulamamaktan dert yanıyorlar artık! Çünkü günümüzde kadınlar iyice erkekleşmeye başladı. Erkeklerden daha çapkınlar! Öyle ki, skora oynayan kızlar var! Bence bu kadınlara yakışmıyor, çünkü kadının doğasında bu yok.
Sevgilimin eski erkek arkadaşlarını bilmek istemem
İlişkide, işin cinsellik tarafı çok önemli diye düşünüyorum. Cinsel yaşamda bir uyum ve keyif varsa, bu bütün ilişkiye yansıyor zaten. Ama ben sevgilimin eski erkek arkadaşının kim olduğunu asla bilmek istemiyorum. Sormuyorum hiçbir zaman, bilirsem uyuyamıyorum çünkü geceleri. Erkek psikolojisi bu, bunu kadınlar anlayamaz kesinlikle. Sahip olma duygusu ile ilgili bir şey... Her şeyiyle sahip olmak istiyor erkekler. Bakire bir kadınla evleneceğim diye bir idealim elbette yok, ama geçmişinin mümkün olduğunca temiz olması hoşuma gider. Bakire biriyle olunca da, iletişim sorunu yaşayabilirsiniz. Bu sefer onu aldatmaya başlarsınız, hoş olmaz!