Ayten SERİN
Oluşturulma Tarihi: Mart 01, 2008 00:00
İngiltere’de doğan ve New York’ta yaşayan moda tasarımcısı Andrew Buckler (35) Vakkorama’nın erkek bölümü için özel bir koleksiyon tasarladı. Koleksiyon bu hafta sonu Vakkorama müşterileri ile buluşacak. Tarzını "Englishman in New York" (New York’ta bir İngiliz) anahtar kelimesiyle anlatan Buckler işe daha çocukken kendi kıyafetlerini üzerine oturtmaya çalışmakla başlamış.
Alışverişten hoşlanmadığını itiraf eden Buckler, belki de buyüzden erkekleri çekebilecek noktaları yakalamış: Biri kumaşın verdiği his, diğeri de onları yansıtan bir detay.
Nasıl moda tasarımcısı oldunuz? - Sanata her zaman ilgim vardı. Moda yaratıcılığındaki unsurlar aynı zamanda mühendislik gibi de. Bir yapı oluşturuyorsunuz ve bunların hepsi benim için çok ilgi çekici. Çocukken oldukça ufak tefektim ve bu yüzden elbiselerim üzerime olmuyordu. Bu yüzden kıyafetlerimi ayarlayıp, üstüme göre dikiyordum. Ama eğitimini alana kadar moda tasarımcılığı nedir, bilmiyordum. Londra’da Royal College of Art’ta moda tasarımı okudum. Hemen sonra New York’a gittim ve Emanuel Ungaro için çalıştım. 2000 yılında kendi markam Buckler’ı kurdum. O zaman Harvey Nichols, Selfridges, Fifth Avenue, gibi yerlere ürünler sattım. Birkaç yıl sonra kendi dükkanlarımızı açmaya karar verdik New York ve Londra’da dükkanlar açtık. Şimdi de Vakkorama, Vakko VK2 ile çalışıyoruz.
Peki modanın kalbi kadınlartarafında atarken siz neden erkekler için tasarımı seçtiniz?- Kadın tasarımı çok fazla tasarımcı ve stille boğulmuş durumda. Ama ben işe başlarken erkek tasarımı için fazla seçenek yoktu. Ya terzilik yönü ağır ciddi kıyafetler ya da öteki uçta tamamen günlük giyim vardı. Erkekler için çok fazla tasarım kaynağı yoktu. Yani bir nevi bir nişi doldurdum. Ben 2000’de blucin yapmaya başladığımda çok fazla seçenek yoktu. Öncesinde jean, daha çok kadınlar içindi, erkekler için sadece Levi’s ve Diesel gibi bir iki seçenek vardı.
O zaman bu ortamda kendi markanızı yaratmak zor olmadı herhalde...- Ben bir marka yaratmak üzere yola çıkmadım, öncelikle eksik olduğunu düşündüğüm bir alanı doldurmak istedim. Marka neredeyse kendiliğinden ortaya çıktı. Bir giysi ile başladım daha sonra farklı bir stil giysi derken gömlekler yapmaya başladım. Arkasından bir markanın koleksiyonu geldi.
VAKKO’YU HEP BEĞENİRDİM Vakko ve Vakkorama’yı daha önceden tanıyor muydunuz? - Türkiye’yi daha önce birçok kez ziyaret ettim, hep beğenirdim. Harika mağazaları var. Bana Buckler’ı kendi mağazalarında satmak için geldiler. Ben de Türkiye’de içinde olunacak harika bir mağaza diye düşündüm. Vakko, Vakkorama ve V2K’nın hepsinde insanı yakalayan bir iki ortak nokta var. Son derece sofistike ve etkileyici bir moda anlayışları var. Bunun içine çok güzel bir şekilde uyabileceğimi düşündüm.
Bu sadece bir uyum mu yoksa Vakkorama’ya bir katkınız da olacak mı? - Bence ben de onlara bir şeyler katacağım. Ben Buckler’ı başlattığımda fark ettiğim bir şey vardı: Erkekler kendi değişimlerini geçiriyor. Buckler’ın arkasındaki fikir, erkeğin etkileyici olabileceği. Çünkü artık bilgisayar başında çalışsalar da her zaman takım elbiye giyip kravat takmıyorlar. Buckler erkeği müzikten hoşlanır, biraz rock yıldızıdır, gece hayatını sever, gün boyu giydiği elbiseleri gece de giyebilir. Bence Vakko’ya benim getireceğim şey bu tür bir erkekle çalışmak olabilir.
Sizin bir anahtar kelimeniz var "English man in New York." Bu sizi mi anlatıyor?- Hayatımın yarısı İngiltere’de yarısı New York’ta geçti. Sadece tek bir yerde olmanın ötesinde, İngiltere’de doğup, okuyup sonra New York’a taşınmak insana biraz farklı bir bakış açısı veriyor. New York’daki iyimserlik hissini, insan çeşitliliğini, kentin tutumunu çok seviyorum.
Son yıllarda sürekli, erkek giyiminde bir feminenleşmeden bahsediliyor. Sizce de durum böyle mi? - Erkekler günlük olanla, klasik dikiş arasında sıkışmış durumdaydılar. Eğer ikisinin arasında bir yerdelerse onlara gay deniyordu. Bence bu durum, bir nevi değişime zorlandı. Benim markam için de bunu söyleyebiliriz. Bizim tanımladığımız erkek, cinsel tercihi ne olursa olsun dışarıya iyi görünmek istiyor. Kız arkadaşının yanında veya yalnız olsun, seksi görünmek istiyor. Kadınlar pantolon giymeye başladığı anda herkes onları "erkeksi" olarak tanımladı. Hayır değillerdi; bu sadece farklı bir giyim tarzıydı. Aynısı erkekler için de oluyor. Erkekler biraz daha frapan oluyor çünkü yaşam tarzları buna adapte oldu. Bence etiketlemek tehlikeli ve onları aşağılayan bir şey. O zaman kadınların ilk pantolon giydiği döneme geri dönmemiz gerekir. Kadınlar pantolon giyemez diyen adamlar gibi...
Erkekler çok aceleci, tasarım yaparken onları mağazada tutacak bir şeyler yapmayı da düşünüyor musunuz? - Ben de kesinlikle böyleyim. Alışveriş yapmaktan nefret ederim. Bu yüzden tasarlarken birkaç unsura birden dikkat ediyorum. Dokunduğunuzda iyi hissetmelisiniz, dikkatinizi çekecek bir detayı olmalı, birkaç iyi şey bir araya geldiğinde mağazadaki erkekleri yakalıyorsunuz. Yoksa vitrinde iyi duran ürün dokunduğunuzda berbat hissettiriyorsa, unutun gitsin. Markalama yaparken bazen müzikle ilişkilendiriyoruz. Örneğin Rolling Stones seviyorsa Mick Jagger’ın ceketini görmek onu etkiler, çünkü biz Jagger’ı da giydiriyoruz.
Siz en stil sahibi erkekleri hangi ülkede, kentte görüyorsunuz? - Tek bir yer söyleyemem ama etkinliklerde görüyorum, kulüplerde veya belli mekanlarda görüyorum. New York’un günlük sokak kıyafetlerinden bahsetmiyorum. Sokakta şık bir grup görürseniz bu büyük ihtimalle bir etkinlik nedeniyledir.
GİYİNMEK EVİNİZ GİBİDİR Evinize seçtiğiniz mobilyalar son derece modern bile olsa duvara bir yere anneannenizin saatini, dedenizin bir şeyini koymak istersiniz. Giyim de böyle, insanlar bir yere nerede olduklarını hatırlatan bir işaret koymak istiyorlar. Retro takılmak insanlara Mars’tan gelmediklerini hissettiriyor.
KOLEKSİYONDA NELER VAR?Andrew Bukcler’ın Vakkorama için hazırladığı koleksiyonda pantolon, ceket, gömlek, yelek, tişört, jean, bermuda ve trikolar bulunuyor. Koleksiyonda siyah, füme, gri, beyaz ve lacivert renkler ağırlıkta. Düşük belli dar paçalı fit, tek renk ve ekose kumaşların kullanıldığı pantolon ve bermudalar, dar kesim küçük yakalı ve apoletli militer ceketler, baskılı ve tek renk tişört ve trikolar yer alıyor. Ufak yakalı, jakarlı gömlekler de, bu özel koleksiyonun detaylarından.
TARZINIZI BULUN
Erkekler bazen vücutlarına farklı şekilde oturan kıyafetler giyebilirler. Bu da yanlış bir şey yaptıkları anlamına gelmez. Örneğin şu anda moda diyebileceğimiz ceketler küçük ve bedene oturanlar. Ama erkekler bunu giydiklerinde "Aman Allahım bu bana küçük" diyebiliyor. Hayır değil, bu şimdinin stili. Pantolonlar için de aynı. Her şey pantolonun rahat olmasıyla bitmiyor. İyi görünmek, seksi görünmek de önemli. Yanınızdaki diğer erkeklerden daha cazip göründüğünüzde giyim daha eğlenceli bir hal alıyor.