Oluşturulma Tarihi: Mayıs 31, 2003 00:00
Dünyanın en şeker kadınıyla tanıştım: Zeynep Akkuş. O bir çizgi roman manyağı. O bir Tex hastası. Bu resmen aşk yani.90'lı yıllarda Türkiye'de çizgi roman piyasasında bir durgunluk olunca, tasını tarağını topluyor İtalya'ya gidiyor: ‘‘Madem Tex bana gelemiyor, ben ona giderim!’’ diyerek İtalyanca öğreniyor. Sırf çizgi roman okuyabilmek için. Oysa Amerikan Filolojisi mezunu bir öğretim üyesi. Aklı başında biri yani. Peki ne oluyor? Her İtalya seferinde yanındaki kadınlar bavullarına ayakkabı, çizme, giysi ve binbir türlü kozmetik ürün sokuşturuyor, bizimkiyse 60 kilo çizgi romanla yurda dönüyor. Şu anda da
Oğlak Yayınları'ndan çıkan Tex serisinin çevirmenliğini ve yayın danışmanlığını yapıyor. Söyler misiniz, böyle bir kadın nasıl sevilmez...Siz küçükken bir erkek Fatma mıydınız?- Hem nasıl! Hep oğlan çocuklarıyla oynardım. Kızlar da anneme şikayet ederdi: ‘‘Zeynep bizi hiç iplemiyor.’’ E tabii onlar sadece ip atlıyordu, lastik oynuyordu, erkek çocuklar öyle mi? Hırsız-polis, kovalamaca, ebelemece, ne ararsan var onlarda! Kışın Fındıklı'da yaşardık, yazın hooop Küçükyalı. Ah o teyzemin bahçesi! Bütün yaz, ağaçların tepesinden inmezdim. Şahane bir şekilde de düşerdim. Okulun ilk günleri diz kapaklarım hep kabuk bağlamış olurdu. Gurur duyardım. Yazı güzel geçirdiğimin göstergesi. Güzel bir çocukluktu benimki...Tommiks, Teksas ve Tex'e nasıl kafayı taktınız peki?- Televizyonda Western'ler vardı. Kovboy filmleri. Beni büyülerdi. Önce dikkatimi Kızılderililerin atları ve püsküllü kıyafatleri çekti. Derken kovboylar. Babam bu merakımı fark ettiğinde, bana bir Tombraks cildi verdi. Aslında Tombili'yi okumamı tembih etmişti. Ama Tombili beni kesmedi; ‘‘Dur bakayım şu ön sayfalara, Tombraks nasıl bir şey?’’ dedim. Deyiş o deyiş...Yaş kaç, bu arada?- 7.5... Sonra diğer Western’leri keşfettim. Tommiks'ti, Teksas'tı derken Tex'le göz göze geldim. Nasıl bir aşk! Lisede de devam etti. Okula giderken çantama alıp koyardım. Okul da sıkı bir okul, Nişantaşı Kız Lisesi. Aman bir aramada ortaya çıkmasın. Çünkü garipsenirdi. Üstelik karizmam da çizilebilirdi. O yaştaki kızlar daha farklı şeyler okurdu, müzik-moda dergileri, ya da Beyaz Dizi. Ama evdekiler beni hiç engellemedi, aksine hep destekledi...Peki yeni macera çıktığında bayiye koşuşturmak...- Oooo... O bir şölendi! Zaten Bizim Fındıklı'daki gazeteci bayii bana Suzi derdi. Hani Tommiks'in sevgilisi. ‘‘Suzi geldi, hadi verin dergilerini.’’ Ne alacağımı bildikleri için ayırırlardı. Mister No, Zagor, Tex, Tommiks, Teksas ince fasiküller halinde çıkardı...Kendinize yakın bulduğunuz kahraman Suzi miydi yani?- Yok canım. O çok saftiriktir. Kendimi özdeşleştirebileceğim birini bulamadım, çünkü okuduğum kahramanların hepsi erkekti.Peki hangisiyle sevgili olmayı hayal ederdiniz?- Beni bilen bilir işte, ben bir Tex hastasıyım! O hiç değişmedi.Çok sert ve maço değil mi be?- Bak bozuşuruz, öyle söyleme! Maço olmakla suçlanıyor ama tuhaftır eşcinsel olmakla da suçlanıyor. Kıskançlık böyle bir şey. Karısı Lillith öldükten sonra hayatına başka bir kadın girmedi. İlla çamur atacaklar adama...Genel olarak kız çocukları sizin gibi olmaz. Onlar Vahşi Batı'nın ve Ranger'ların dünyasında kaybolmak yerine Barbie'leriyle oynamayı tercih ederler. Nedir sizdeki sorun!- Valla hálá çözebilmiş değilim. Çizgi romanlardan aldığım keyfi başkalarıyla paylaşamayınca ilişkilerim kopuyordu. Western filmleri ve çizgi romanlar benim en yakın dostumdu.Genel olarak kadınlar da sizin gibi olmaz. İtalya'ya gidince Armani, Gucci, Prada yüklenirler. Taklitleri bile olsa! Sizin bavulunuzu ayakkabı ve giysiyle değil de çizgi romanla doldurduğunuz doğru mu?- İlk İtalya seferimde öyle bir yüklenmişim ki, bagajım 60 kiloya yaklaşıyordu. Allah'tan gruptuk, arada kaynadım. Defalarca gittim Milano'ya. Sonra bir gün ayıp olmasın diye Roma-Floransa- Venedik yaptım. Bu İtalya çizgi roman dışında neymiş, öğreneyim diye. Ama değişen bir şey olmadı, yine tonla çizgi romanla döndüm Türkiye'ye.Peki bir insanın sırf çizgi roman okuyabilmek için İtalyanca öğrenmesi nasıl bir şeydir!- Şahane bir şeydir! 90'larda Türkiye'de çizgi roman çıkmamaya başladı. Benim Tex'ten ayrı kalmam düşünülebilir mi? ‘‘O bana gelemiyorsa, ben ona giderim,’’ dedim. İtalyanca'yı kendi çabalarımla öğrendim. Kolay bir dil olduğunu söyleyenin de alnını karışlarım, değil. Ancak bir aşk beni bu sıkıntıya sokabilirdi. İnsanlar bir yabancı dil öğrenirken ‘‘anne’’, ‘‘baba’’, ‘‘defter’’ gibi kelimelerini öğrenir önce, değil mi? Ben ise ‘‘kızılderili’’, ‘‘savaşçı’’, ‘‘ellerini kaldır’’ gibi cümlelerle İtalyanca öğrendim. Sonra tabii kursa-mursa gittim...Ya Oğlak Yayınları'ndan çıkan Tex serisini çevirmek? O nereden çıktı?- Telefon açtım: ‘‘Ben İtalya'dan bavullar dolusu çizgi romanla dönen bir kadınım, ne iş olsa yaparım.’’ Raşit Çavaş, sağolsun; ‘‘Gelin görüşelim’’ dedi, çünkü Tex onun da tutkusu. Önce Tex'in redaksiyonunu ve tashihlerini verdiler. Şimdi Oğlak Yayınları'nda çevirmenlik ve yayın danışmanlığı yapıyorum. Sadece Tex değil tabii, Martin Mystere, Dylan Dog, Mister No, Julia...Bir çocuk Tommiks, Teksas gibi Western'ler okumazsa ne kaybeder?- Bence çok şey. Western çizgi roman, dostluk, dayanışma, arkadaşlık, vatanseverlik demek. Teksas'taki kırmızı ceketlilere karşı verilen savaşı düşünsene. İlkokulda Teksas okumuşsanız, daha İnkılap Tarihi okumadan şunu öğreniyorsunuz: Vatan, uğrunda çarpışılması gereken bir kavramdır.Peki yeni çocukları neden bizim bayıldığımız çizgi romanlar kesmiyor? Kahramanlar mı, algılama mı değişti?- Valla, dünya değişti. Teknoloji, internet... Biz esas olarak kovboy filmleriyle büyüdük. Şimdiki çocuklar bunları seyretmiyorlar, Matrix seyrediyorlar. Ya da Japon çizgi filmlerini, Voltran'ı. Dolayısıyla bir çizgi romana yöneleceklerse bilim kurguyu ya da fantastik bir şeyi tercih ediyorlar. Bizim Oğlak'tan çıkardığımız çizgi romanlar daha çok bizim yaşımızdaki insanlar için. Daha genç insanlar İtalyan değil Amerikan çizgi romanlarını okuyorlar.Son soru: Öteki Zeynep Akkuş ne yapar?- Ha o mu? İstanbul Üniversitesi'nde, İngilizce okutmanlığı yapıyor, öğretim görevlisi yani...90'lı yılların başında yaşanan durgunluktan sonra Sabah Grubu Amerikan, Milliyet Grubu da İtalyan çizgi romanlarıyla piyasaya girdi. Onlar bir şekilde devam ediyor. Öte yandan İnkılap, Remzi gibi yayınevleri de Belçika ve Fransız ekolünü sürdürüyorlar. Ama periyodlar düzensiz. Bir Asteriks çıkıyor, diğer sayı sekiz ay sonra piyasada. Oğlak Yayınları olarak bize gelince, aylık yayınımız sadece Tex. Her ay bir büyük albüm ve efsanevi meceralar dediğimiz kalın, en az 400 sayfalık albümler çıkarıyoruz.Tex'i 48'de Bonelli çıkarıyor. Bu yayınevinin kurucusu bir kadın: Tea Bonelli. Eşi Gianluigi Bonelli ve Aurelio Galleppini de Tex'i yaratıyor. Bonelli yazıyor, Galleppini çiziyor. Zamanımızın ölümsüz kahramanı 48'de yaratıldı hálá yaşıyor. Şu an 511. sayısı çıktı...
button