Güncelleme Tarihi:
Ayşe Arman, "Ben kadınlar için giyinir, erkekler için soyunurum" diyen sessiz sinemanın müthiş vamplarından Mea West'le aynı fikirde olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Bence zaten soyunmak giyinmekten daha eğlenceli."
Mae West; “Ben kadınlar için giyinir, erkekler için soyunurum”, diyordu. Mae West kim derseniz, sessiz sinemanın müthiş vamplarından son derece karizmatik bir oyuncu. Moda ve stil hakkında konuştuğumuz ünlü gazeteci ve yazar Ayşe Arman da West ile aynı fikirde. Arman ile moda, stil, alışveriş, giyinmek ve soyunmak üzerine…
Moda sizin için ne ifade ediyor?
Çok da bir şey ifade etmiyor aslında. Arada bir takılmaktan hoşlandığım sevgili gibi. Canım isterse, denk düşerse. Kendimi kaptırdığım, haldır haldır peşinden koşturduğum söylenemez. Ne yalan söyleyeyim, modayı çok takip etmeyi biraz utanç verici de buluyorum…
Neden?
E o başka şeyleri ıskaladığın anlamına geliyor. Varsa, yoksa kılık kıyafet. Yeni çıkan bütün çanta modellerini bilen kadınlardan değilim mesela. Olmak da istemem. Çanta, her ne kadar baştan çıkarıcı bir şey olsa da, neticede çanta. Tamam güzel olalım ama anasını satayım, çok da abartmayalım! Victoria Beckham mıyız?
Giyim tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
İçinde kendimi güzel ve rahat hissettiğim şeyleri giymekten hoşlanıyorum. Kafama göre takılıyorum, içimden nasıl geliyorsa öyle giyiniyorum. Bu da çeşitli sorunlara yol açıyor tabii, Ömer’le bir şirket yemeğine mi gideceğiz mesela? O ofisten çıkacak, yemeğin olduğu otele gidecek, ben direkt oraya gideceğim. Onda hep bir endişe olur bilirim, “Şimdi bu, dünyanın en açık-saçık kırmızı elbisesiyle gelebilir!” diye. Yapabilirim. Bana normal geliyor. O da artık alıştı, gülüyor. Ama genel olarak iki türlü giyiniyorum: 1- Cinsiyetsiz ve yaşsız . Kargo pantolonlar, tişörtler. Oğlan çocuğu gibi oluyorum. 2- Daha kadın gibi. Uçuşan elbiseler, topuklu ayakkabılar.
“Eskiden kargo pantolonlar, tişörtler ve spor ayakkabılar giyerdi, şimdi topuklu ayakkabılar ve elbiseler…” türünden yazılar çıktı hakkınızda.
Alakası yok. Ya Perihan Mağden’di ya da Nur Çintay’dı, tam hatırlamıyorum şimdi, “Ah nerede o kargo pantolonlar giyen kız. Zengin kocayı buldu, başka birini dönüştü!” gibi bir şeyler yumurtladılar. Gazetede yayınlanan fotoğraflara bakıp, bu tür tespitler yapmak abes tabii çünkü gerçeği yansıtmıyor. Ben gazeteye yıllar yılı jean’le gittim, jean-tişört ama altına, aha bu kadar yüksek Diesel çizmeler giydim. Çünkü topuklu ayakkabıyla kendini daha iyi hisseden biriyim. Ya kargo pantolon- tişört ya da jean- tişört ve topluklu çizme. Ama tabii bunlar normal bir iklimde yaşarkendi….
Nasıl yani?
Akıl var, mantık var, ben 5 yıl önce Dubai’ye taşınmışım, Dubai’de de İstanbul’daki gibi giyinecek halim yok ya! O kadar sıcak ki Dubai, sutyen bile takamıyorsun! Ben deli miyim pantolon ya da çizme giyip pişeceğim, bir elbise geçiriyorum üzerime altına da ya düz terlikler ya topuklu ayakkabılar. İstanbul’a röportaj için geldiğimde de, kusura bakmasınlar ama farklı bir gardırop düzemiyorum, elde ne varsa onu giyiyorum, o da genellikle bir elbise oluyor.
Mae West; “Kadınlar için giyinir; erkekler için soyunurum” diyor…
Aaaaa süpermiş! Kesinlikle katılıyorum. Hangi adam, bir kadının kolundaki çanta, gerçek mi, sahte mi anlayabilir mesela? Bilemez. İlgilenmez de. Kadınlar tabii ki kadınlar için giyiniyor. Takıp takıştırıyor. Erkekler için soyunduğumuz da aşikar! Bence zaten soyunmak giyinmekten daha eğlenceli!
Annelik giyim tarzınızı etkiledi mi?
Yok canım. Anneyim diye daha makul şeyler giymiyorum mesela. Yine kafama göre takılıyorum. Ama annelik kilomu etkiledi. Daha doğrusu hamile kalmak- doğum, insanın kasasını değiştiriyor. Aşağı yukarı eski kiloma geldim ama ölçülerim değişti, belim kalınlaştı, basenim genişledi falan filan. Eskisi kadar kolay değil form tutmak. Allah’tan yürüyorum, koşuyorum, spor yapıyorum. Dubai öyle bir yer. Burada spor yapmayanı dövüyorlar!
Marka takıntınız var mı?
Yok ama Dolce Gabbana beni heyecanlandırıyor. Tom Ford’un reklamlarını beğeniyorum. Stella Mc Cartney, Jimmy Choo, Prada, Gucci, Chanel de hoşuma gidiyor. Mutlaka bakıyorum. Çantada da favorim Tod’s.
Gardırobunuz temel taşları ve kurtarıcılarınız neler?
İstanbul’da siyaha gidiyor elim. Dubai’de ise olabildiğince askılı, uçuşan, tiril tiril yazlık elbiselere. Her renk, Zara, H&M, Bershka, Forever 21… Elbiselerin ucuz olması önemli değil, ayakkabım ve çantam iyi olsun yeter. Bir sürü de siyah elbisem var, hem klas hem seksi duran, gece her yere gidebilirim onlarla. Altına da siyah topuklu bir ayakkabı, bitti, hazırım. Beyaz gömlekler, tişörtler, jean’ler ve mutlaka bir sürü kargo pantolon, Asics spor ayakkabısı ve spor yaparken giydiğim taytlar, tişörtler bunlar vazgeçilmezlerim. Bikini tabii. Burası sürekli yaz olduğu için, bikini, mayo ve mayo üzerine giyilecek şeyler gardırobunuzun temel taşı oluyor.
Almaktan vazgeçme- yeceğiniz şeyler neler?
- Ayakkabı. Söz konusu ayakkabı olunca, paraya da kıyıyorum. Çanta da seviyorum ama sonra “Deli misin bu kadar para vereceksin, bari üzerine daha koy, o gördüğün tasarım koltuğunu al!” diyorum, hani evdeki herkes faydalansın hesabı. Pinti değilim ama çantalar da servet anasını satayım. Sonra iç çamaşırı hastalığım var, bayılıyorum. Jartiyer filan. Onları mis kokulu sabunlar içinde saklıyorum. Geceleri çıkmayı sevdiğimiz için de seksi kıyafetler başımı döndürüyor.
Size göre Türkiye'nin ve dünyanın en şık giyinen kadınları kimler?
Sienna Miller hoşuma gidiyor. Victoria Beckham gibi moda ikonu olduğunun altını çizmiyor, bir de Miller daha yaratıcı, bir sürü şeyi kombine ediyor, birbirine karıştırıyor. Kate Moss da süper. O yalınlık, o sakinlik bana iyi geliyor. Türkiye’de ise bazen Elif Germiyanlıgil, Özlem Dedeman ve Ferhan İstanbullu hoşuma gidiyor. Galiba beni tavlayan şu: Üzerindeki ceket pahalı bir şeyse, altındaki gömlek Zara olacak ya da tam tersi. Bu tezat hoşuma gidiyor, baştan aşağı marka giymek fena.
Alışveriş yapmaktan hoşlanıyor musunuz?
Elbette. Hayır diyecek kadın var mıdır? Bir tür meditasyon. Ve çok düşünmem, o, bu, şu her şeyi alırım. Seri katil gibi. An gelir kredi kartım çalışmaz. O kadar yani. Neyse ki limitimi düşürdüm. Allah’tan çalışmaktan alışverişe çok vakit kalmıyor, yoksa yanmıştık. Ama ben kıyafetten çok, ev eşyası almayı seviyorum. Kendimi ev malzemeleri satan dükkanlarda kaybediyorum.
Kafa dağıtmak için alışveriş yapar mısınız?
Tabii, tabii. Bazen depresyona girdiğimde de. Ara ara geliyorlar bana, evin bazı yerlerini değiştirmek istiyorum, o zaman evdekilerin vay haline. Bir de şu huyum var: Sevdiğim bir şey mi gördüm, bir elbise mesela, kaç rengi varsa hepsini birden alıyorum.
En çok nerelerden alışveriş yapmayı seversiniz?
Dubai bir alışveriş cenneti. Bu da son derece tehlikeli. Bir de bütün dünya markaları bir arada. Mall of the Emirates, Emirates Towers ve Burjuman alışveriş yapmaktan hoşlandığım yerler.
İdeal alışveriş arkadaşınız kim?
Alya! Kızımla takılıyoruz. 3.5 yaşında ama inanılmaz bir şahsiyet, nerede pembe ve rüküş etekler var, onları getiriyor, “Anne çok güzel lütfen alalım” diyor. Ona ruj almam için yalvarıyor, allık istiyor, krem istiyor, parfüm istiyor. Felaket yani.
Takı, ayakkabı ve aksesuvarla aranız nasıl?
Cartier yüzük seviyorum. Bir tek bu konuda çok netim. Her ne kadar sürekli manikür yaptırsam da tırnaklarımı yediğim için ellerim güzel sayılmaz, ama Cartier yüzüğü kendime yakıştırıyorum. Sevan Bıçakçı’nın yüzükleri de süper ama onları sürekli takabilmek mümkün değil çünkü büyük. Sonra bilezik hastasıyım, gördüğüm ilginç bir modeli hemen alırım. Bazen bir sürüsünü bir arada takarım, bazen hiç takmam. Şimdilerde Fransız tasarımcı Marie Do’nun kahverengi bir ipe taktığı üç altın dairesini takıyorum. Birinde Ömer, diğerinde Alya ve Ayşe yazıyor. Kadını arayıp yaptırıyorsunuz. Mesela başka biri var, o da eve geliyor, bir kalıpla parmak izi alıyor ve gümüş ya da altın kolye ucu, anahtarlık, yüzük vs olarak geri getiriyor. Ben bu tür yaratıcı şeyler seviyorum, bir hikayesi olacak, beni eğlendirecek. Bu arada son zamanlarda Meltem Tarhancı’nın yaptığı takılara bayılıyorum.
Başkalarının üzerinde görüp beğendiğiniz ama kendinize yakıştıramadığınız bir tarz ya da trend var mı?
Skinny jeanler bana yakışmıyor. Bir de çok mini etek. Bacaklarım kalın çünkü.
Asla giymem dediğiniz bir şey var mı?
Dümdüz ayakkabılar. O bale ayakkabısı gibi olanlar var ya, ölsem giymem. Ama yakışana yakışıyor. Bir de eski eşofmanlar sinir ediyor beni. Ve spor dışında giyilen taytlar.
Size annenizden ya da aile büyüklerinizden kalma değerli bir parça var mı?
Birkaç parça mücevher var. Giysi yok. Öyle her şeyi saklayabilen bir tip değilim. Daralırım, kurtulmak isterim. Gardırobunda annesinin gelinliği duranlara imrenirim ama onlardan değilim. Zaten gelinlik filan giymedim, Accesories’de gördüğüm bir beyaz elbiseyi aldım ve konsolosluğa gittim. Ömer diyor ki, “Bu yaz evliliğimizin 5. yılını kutlayacağız, gel yeniden evlenelim, düğün gibi bir şey yapalım!” Kimbilir belki de yaparız, Alya da beyaz bir elbise giyer, nedime olur…