Güncelleme Tarihi:
KURTULUŞ SON DURAK
Yön: Yusuf Pirhasan
Oyn: Belçim Bilgin, Demet Akbağ, Asuman Dabak, Nihal Yalçın, Ayten Soykök, Damla Sönmez, Yavuz Bingöl, Ahmet Mümtaz Taylan, Mete Horozoğlu
Tür: Kara komedi
Süre: 103 dk.
Şiddetin, zulmün bin türlüsü var.
Hükümetlerin vatandaşlarına uyguladığı.
İnsanın hayvana uyguladığı.
Büyüğün küçüğe uyguladığı.
Erkeğin kadına uyguladığı.
Pek çok şiddet türünde olduğu gibi kadına şiddet konusunda da hiç iyi anılmayan bir ülkede yaşıyoruz.
Gün geçmiyor ki üçüncü sayfa haberlerini okuyup erkeklere biraz daha diş bilemeyelim.
KADINLAR BİRLİK OLUN
Kadına şiddetten yola çıkılarak çekilmiş bir film Kurtuluş Son Durak. Son dönemde yaşananlara bakarsak zamanlaması şahane ve çok akıllıca diyebiliriz.
Ama çıkış noktası ağır dramlar olsa da öyle duygu sömürüsü yapan bir dram yok karşımızda. Olanı biteni kara mizahla anlatıyor ve kadınlara “Birlik olun, intikamınızı alın ama bunu şiddet kullanarak değil iyi yaşayarak, birlik olarak, kendinize iyi bakarak yapın” diyor.
Hatta birlik olursanız erkeklerin işi zor mesajını bile veriyor.
Bir anda erkeklerin yaptıklarını unutup bu kadınlardan korkulur noktasına geliveriyorsunuz.
SAADET APARTMANININ ANTİDEPRESANLI KADINLARI
Filmin merkezinde yer alan Belçim Bilgin, nişanlısı tarafından terk edilmiş psikiyatrist Eylem’i oynuyor. İsim itibarıyla bile yapılacak eylemlerin başını çekmeye hazır.
Yeni taşındığı apartmanda, müzisyen kocasının dayaklarına boyun eğen Gülnur, onun üvey babanın rezilliklerinden fena halde sıkılmış olan kızı Tülay, erkek kardeşlerinin yanına bile uğramadığı babasına bakmak zorunda kalan Vartanuş, kendisini pavyondan kurtaran evli sevgilisinin günlük aşağılamalarına boyun eğerken evlilik hayalleri de kuran Goncagül ve pısırık kocasına rağmen hayata iyi bakmaya çalışan kuaför Füsun var.
Apartmanın adı Saadet. Ama içinde yaşayan kadınların hepsi de antidepresanlarla ayakta durabiliyor.
Ve başkaldırı vakti geliyor.
Şiddettin ister psikolojik, ister fiziksel her türlüsüne karşı olan bu kadınlar beraber daha da güçlü olduklarını keşfediyorlar.
Ve bu kadınların, erkek egemenliğine ve şiddetine karşı birlik olması trajikomik olayların başlamasına neden oluyor.
KADINLAR TOPLU BİR ÖDÜL ALABİLİR
Demet Akbağ’ın yıllar önceki serzenişlerini hiç unutmam. Türk sinemasında kadın hikâyesi yok diyordu.
O aranan kadın hikâyesinde, hem de en damardan olanında ana rollerden birini oynuyor kendisi. Üzerinde ciddi çalıştığı belli olan Ermeni aksanını çok iyi oturtmuş. Ama filmde tek döktüren kendisi değil.
Birlik olan kadınları oynayan Demet Akbağ, Belçim Bilgin, Asuman Dabak, Nihal Yalçın, Ayten Soykök ve Damla Sönmez hep birlikte En İyi Kadın Oyuncu Topluluğu ödülünü alabilecek kadar başarılı ve uyum içindeler.
TEOMAN’DAN İKİ ŞARKI
Teoman’ın Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdikten sonra yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi’nde Kadın Araştırmaları Bölümü’nde yapmaya başladığını ve yarıda bırakmadan önce ‘Çizgi Romanda Kadının Rolü’ başlıklı bir tez hazırladığını biliyoruz.
İşte bu nedenle müziği bıraktıktan sonra iki şarkısının kullanılmasına izin verdiği filmin, erkek çıkışlı kadın sorunlarını ve kadına şiddeti kara mizahla anlatan ‘Kurtuluş: Son Durak’ olmasına şaşmamak gerek.
Kurtuluş: Son Durak’ta Teoman’ın ‘Güzel Bir Gün’ ve son albümü ‘Aşk ve Gurur’dan ‘Tek Başına Dans’ adlı şarkıları var. Gerek Teoman gerekse şirketi Avrupa Müzik bu şarkıların kullanılmasından bir ücret talep etmemiş.
Filmin oyuncularından Nihal Yalçın’ın kendi sesiyle okuduğu şarkı ve türküleri de es geçmemek lazım. Gayet başarılı ve filmin dokusuna uygun.
KADINLARDAN KORKULUR
Barış Pirhasan’ın yazdığı, oğlu Yusuf Pirhasan’ın yönettiği Kurtuluş: Son Durak, biraz fazla mesaj kaygılı ama sürprizli, eğlenceli, kimi zaman hüzünlü pek çok yerde de komik bir kara mizah örneği.
Kadınlara yönelik şiddetin dünyadaki binbir çeşit şiddetin sadece bir parçası olduğunu, televizyondaki haber ve programlardaki görüntülerle sessiz ve derinden işlemesini biliyor.
Bu küçük ve ince detaylar, hoş sürprizler filmin en önemli artılarından.
Kurtuluş Son Durak, özellikle finalde sarpa sarsa ve mesaj kaygılı olma konusunu abartsa da sürprizleri, komedisi ve oyuncularının başarılı performanslarıyla keyifli vakit geçirtiyor.
Filmde şiddet gören, haksızlığa uğrayan kadınlar için güzel, umut veren söylemler var.
Kadın dayanışmasının bireylere getireceği faydanın altı çiziliyor.
Kara mizahın tüm nimetlerinden yararlanan Kurtuluş Son Durak, zor bir konuyu izleyenleri sıkmadan ve de eğlendirerek anlatmayı başarmış.
Üstelik yer yer kadınlardan korkulur dedirterek, mütemadiyen incinen kadın gurunu okşamayı da başarıyor.
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
Porto Riko’da şarap, kadın ve sefillik
THE RUM DIARY
TUTKU GÜNLÜKLERİ
Yön: Bruce Robinson
Oyn: Johnny Depp, Aaron Eckhart, Michael Rispoli
Tür: Dram
Süre: 120 dk.
Johnny Depp’in hem yapımcısı hem de başrol oyuncusu olduğu Tutku Günlükleri (The Rum Diary), 2005 yılında intihar eden gazeteci yazar Hunter S. Thompson’ın 20 yaşındayken kaleme aldığı günlüklerini topladığı aynı adlı kitabın sinema uyarlaması. Filmde New York’tan Porto Riko’ya gelen ve orada bir süre gazetecilik yapan Thompson’ın içki, aşk, yoksulluk ve fırsatçılık ekseninde yaşadıkları anlatılıyor. 1970’li yılların Hollywood oyuncularından olan Bruce Robinson, Hunter S. Thompson’ın romanından uyarladığı yapımın yönetmenliğini de kendisi üstleniyor. Tutku Günlükleri’nin özellikle içki, sefalet ve sürprizlere odaklandığı ve Hangover tadı verdiği sahnelerde keyfine doyum olmuyor. Johnny Depp’i böyle farklı bir filmde bulmuşken kaçırmayın derim.
Uzaylıların Rusya istilası
THE DARKEST HOUR
KARANLIK SAAT
Yön: Chris Gorak
Oyn: Emile Hirsch, Olivia Thirlby, Max Minghella, Rachael Taylor
Tür: Dram
Süre: 89 dk.
Sonunda uzaylılar dünyaya inebilecekleri tek yerin Amerika olmadığını anladılar. Bu kez uzaylıların istilası Kızıl Meydan’dan başlıyor. Tamamen Rusya’da ve Timur Bekmambetov’un yapımcılığında çekilen Karanlık Saat’in bütçesi 40 milyon dolar. Filmin yönetmeni Chris Gorak sıkı bir Steven Spielberg ve James Cameron hayranı olduğunu itiraf ediyor ve Karanlık Saat için ‘District 9’ ve ‘Primer’ı ilham kaynağı aldığını söylüyor. Gorak, gündüz çekimlerinin bilinenin aksine gece çekimlerinden çok daha ürkütücü olduğunu da sözlerine ekliyor. Filmin konusuna gelince; gizemli bir fırtına ortasında Moskova’ya varan Sean ve Ben, Rusya’ya, hayallerinin işini kurmaya geliyor. Bir gece kulübünde Natalie, Anne ve Skylar ile tanışıyorlar. Kulüp, uzaylıların istilası sonucu aniden karışıyor ve şehir neredeyse tamamen terk edilmiş hale geliyor. Saldırıdan yerin altına sığınarak kurtulan beşli, Moskova’nın uzaylılar tarafından istila edilen bölgesine çıkarak mücadeleye başlıyorlar.
Tatil dönüşü kardeş kavgası
DIARY OF A WIMPY KID: RODRICK RULES
SAFTRİK GREG’İN GÜNLÜĞÜ
Yön: David Bowers
Oyn: Zachary Gordon, Devon Bostrick
Tür: Komedi
Amerikalı yazar ve karikatürist Jeff Kinney’in 2007’de yayınlandığından bu yana altıncı kitaba ulaşan Diary of a Wimpy Kid serisi geçen yıl sinemaya uyarlanmış ve 15 milyon dolarlık bütçesinden 75 milyon dolarlık hasılat elde etmişti. Yapımcıların amacı birer yıl arayla Saftirik Greg hayranlarını sinemaya çekebilmek. Bu ikinci filmi animasyon kökenli David Bowers yönetiyor. Uzun bir yaz tatilinden sonra okula dönen Greg Heffley ve onun büyük kardeşi Rodrick, artık tatil sonrası dertlerle uğraşmak zorunda kalıyorlar. Zira ebevyenleri ne yapıp edip onların haşarılıktan uzak, uslu durmaları sağlamaya kararlılar. Anne babalarının kardeşlik bağlarını kuvvetlendirme çabalarına karşın Rodrick’in bitmek bilmeyen işkenceleri Greg’i zor durumda bırakıyor.
18 Eylül’e trajikomik bakış
BU SON OLSUN
Yön: Orçun Benli
Oyn: Mustafa Uzunyılmaz, Ferit Kaya, Volga Sorgu, Ufuk Bayraktar
Tür: Dram
Orçun Benli, senaryosunu Şükrü Üçpınar ile birlikte yazdığı Bu Son Olsun ile ilk kez yönetmen koltuğuna oturdu. Filmin çıkış cümlesi “Birisinin cenneti bir başkasının cehennemidir”. Bir kara komedi olan Bu Son Olsun, 12 Eylül döneminde kendilerini hapiste bulan, farklı etnik gruplara ait bir grup evsizin trajikomik hikayesini anlatıyor. Kendilerine Balat semtini mesken tutmuş beş evsizin hayattaki tek gayeleri, karınlarını doyurmak. Sokaklarda başlayan hikaye, bir dizi yanlışlıklar komedisi sonucu evsizlerin kendilerini siyasi mahkumlarla birlikte cezaevinde bulmasıyla devam ediyor. Bu Son Olsun’un müziklerinde Cahit Berkay’ın imzası var.