Güncelleme Tarihi:
* Ülker’in bu yılki “Kadınlar Matinesi”nde siz de varsınız. Nasıl dahil oldunuz etkinliğe?
- Ülker, etkinliğe hangi sanatçıyla devam edebiliriz diye düşünüp bir araştırma yapmış. Bana teklif getirdiler. Farklı bir deneyim olması açısından kabul ettim.
* Tamamen kadınlara yönelik bir etkinlikte sahneye çıkmak, nasıl bir his?
- Konsept çok hoşuma gitti. Konser izlemek için akşamları dışarı çıkamayan, ağırlıklı olarak ev işleriyle ilgilenen -ki en ağır işi onlar yapıyor- hanımları hedef alan bu projede yer almak, beni çok mutlu etti. Kadroda Mehmet Ali Erbil, Gülben Ergen ve Harem grubu da var. Oraya gelenler, hem sahne performanslarımız hem de stant etkinlikleriyle eğlenceli saatler geçiriyor.
* Siz, bu sene en çok konser veren şarkıcılardan biri oldunuz...
- Evet... İnsanların hayatından müziği ve eğlenceyi alırsanız, hakikaten çok büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya kalırsınız. Hem şarkı söylemeye, hem müziğe hem de müziğin getirdiği o dinginliğe ihtiyacı var insanların. Biz de bunu canlı canlı yapmaya çalışıyoruz. Ben bölge, şehir, mekân ayırmaksızın konser veriyorum. Buradaki en büyük amacım da seyircilerle göz teması kurmak. Ben şarkı söylerken, insanların gözlerinin içine bakarım, düşüncelerini anlamaya çalışırım. Çünkü gözler her şeyi anlatır. Konserler sırasında kendinizi de ölçmüş oluyorsunuz. Acaba sadece klipli şarkıları mı biliyorlar, yoksa klipsiz şarkıları da mı biliyorlar diye bakıyorsunuz.
* Nerelerde konser verdiniz bu yıl?
- Bu sene Batman, Siirt, Muş, Diyarbakır, Bitlis gibi illerde sahneye çıktım. Bunun yanı sıra Avustralya’da etkinlikler yaptım.
DEMİR’İN 5 YILLIK PLANI GERÇEKLEŞTİ
* Dikkatimi çekti; ‘yaşsız’ şarkılar yapıyorsunuz siz. Şarkılarınızı 7’den 70’e herkes seviyor...
- Benim için mucizevi iki kişi var; biri Sezen Aksu, diğeri de Samsun Demir. Ülkemizde prodüktör kavramı sanatçıların albümüne finansal desteği sağlayan kişi olarak düşünülüyor ama öyle değil. Prodüktör, sanatçıya göre repertuvarı hazırlayan ve onun beş yıllık geleceğini öngören kişi olmalıdır. Ben “Unutamam” şarkısıyla ilk çıkış yaptığımda, Samsun Bey’in benim için beş yıllık planı vardı. O plan gerçekleşti diyebilirim. Sezen Hanım’ın da rolü çok büyük. İsmi gibi; her şeyi seziyor. Onun sezgileri ile Samsun Bey’in kurumsal zekası ve öngörüleri birleştiği zaman ortaya böyle bir sonuç çıktı.
* Son albümünüzde Erol Evgin’in “Söyle Canım” şarkısına da yer verdiniz. Bu şarkıyı albüme almak kimin fikriydi?
- Samsun Demir’in. Ben yeni neslin efsanevi şarkılarla buluşmasını çok doğru buluyorum. Nesilden nesle aktarmak böyle bir şey. Hem cover kültürü de gelişiyor. Zaten neşeli bir şarkıydı, biz de elimizden geldiğince bir karnaval havasına getirmeye, rengarenk yapmaya çalıştık.
* Erol Evgin nasıl bulmuş yorumunuzu? Konuştunuz mu?
- Ben konuşmadım ama bir arkadaşım çok beğendiğini iletti bana.
KUVEYT VE MISIR’DAN İKİ SOLİSTLE ÇALIŞIYORUM
* Yeni projeleriniz var mı?
- “Söyle Canım”ın dört-beş farklı versiyonunun olduğu bir çalışma yapıyoruz. Büyük ihtimalle dijital platformda yayınlanacak.
* Yeni bir albüm olmayacak mı?
- 2014’ün ortalarında olur gibi görünüyor. İnce eleyip sık dokuyarak yapmak istiyoruz bu albümü. Şu anda Nilüfer Hanım’ın ve Emre Aydın’ın albümleri üzerinde çalışıyorum. Ebru Gündeş’e de birkaç tane şarkı yapıyorum. Kuveyt’le Mısır’dan da iki tane solist var; Hamza Namira ve Saif Adam. Onların aranjmanlarını yapıyorum bir yandan.
* O solistlerle yollarınız nasıl kesişti?
- Yaşasın internet! (Gülüyor) İnternet, bu çağın en büyük mucizesi. Mesafeleri ve zamanı ortadan kaldırdı. Onlar da benim resmi sitemden aranjmanlarımı dinlemişler, bana öyle ulaştılar. Daha önce de Maher Zain’le çalışmıştım. ‘Dünyaya açılmak’ denildiğinde sadece yarışmaları düşünmemek lazım. Bence bunlar da önemli.
8 YAŞINDA TRT'NİN DİZİSİNDE OYNADIM
* Oyunculuğa soyunan birçok şarkıcı var. Sizin var mı böyle bir düşünceniz?
- Ben oynadım zamanında. (Gülüyor)
* Hangi projede?
- Ben ilk oyunculuk deneyimimi 8 yaşındayken yaşadım. TRT’de “Köy Doktoru” diye bir dizide 13 bölüm oynamıştım.
* Peki ya sonra?
- Sonra UNICEF için hazırlanan “Can Suyu” adlı filmde oynamıştım. En son da Hepsi grubunun “Hepsi Bir” adlı dizisinde aranjörü canlandırmıştım. Orada saçlarım sapsarıydı. Benim yaptığımı oyunculuk olarak düşünmeyin ama. Oyunculuk başka bir şey. Mesela Kıvanç Tatlıtuğ, rolü için beslenme tarzını bile değiştiriyor.
* Size teklifler geliyor mu peki?
- Zaman zaman.
* Neden kabul etmiyorsunuz peki?
- “Kabul etmedim” demek, bence kırıcı bir cümle. Bu projelerin tarafımdan olumsuz yanıtlanmasının sebebi tamamen benim. Ne zaman ki oyunculuk yapmaya kendimi hazır hissederim, “Ben bunu başarabilirim” derim, o zaman neden olmasın?
OĞLUM SERTAB'IN ŞARKISINI UÇURDU
* İki yıl önce baba oldunuz. Oğlunuz Arın dünyaya geldikten sonra hayata ve müziğe bakış açınızda değişiklikler oldu mu?
- Baba olduğunuzu çocuğunuz dünyaya geldikten çok sonra idrak edebiliyorsunuz. Anne, daha doktordan hamilelik haberini aldığı an, bebekle bir olmayı başarıyor. Babanın çocukla iletişimi ise yavaş yavaş gelişiyor. İnsan uzun süre “Hadi ya, şimdi baba mı oldum ben” diye düşünüyor. Ama çocukla ilk iletişimi kurduğunda durum farklılaşmaya başlıyor. Ben yepyeni bir gözlem alanı içindeyim. Onu gözlemliyorum. Müzik konusunda da şunu söyleyebilirim; Arın, Sertab Erener’in bir şarkısını uçurdu, müziğe katkı olarak! (Gülüyor)
* Nasıl yani?
- Ses kartını bozdu, şarkıyı baştan yaptık. Ama daha iyisi oldu. (Gülüyor)
* Anlaşılan müziğe çok meraklı Arın!
- Meraklı gerçekten. Daha birkaç aylıktı, benim piyano çaldığımı da henüz görmemişti ama piyanoyu görür görmez tuşlara vurmaya başladı. Evde çok fazla müzik aleti var. Şimdilerde hepsini getirip önüme koyuyor çalmam için, “Müzik” diye tutturuyor. Ya da o çalmaya çalışıyor.
* Çalabildiği müzik aleti var mı?
- Şu anda çok küçük tabii ama bütün müzik aletlerine ilgisi var. Şarkılara da öyle. Sertab Erener’in albümünü ezberledi mesela. “İyileşiyorum” şarkısındaki şiiri bile ezberlemiş. Yani durum o kadar ileri seviyede.
* İleride babası gibi müzikle ilgilenebilir o halde?
- Büyük ihtimalle bu işlerle ilgilenecek. Enstrümanlar arasında da piyanoyu çalacak gibi görünüyor. Ne de olsa “Armut dibine düşer” demişler. (Gülüyor) Bir de güzel top oynuyor. Sol ayağıyla vuruyor topa.