KADINLAR ARIZA TİPLERİ SEVER

Güncelleme Tarihi:

KADINLAR ARIZA TİPLERİ SEVER
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2013 09:25

“Kayıp Şehir” ekranların en farklı dizisi... Çünkü farklı insanların hikayesini anlatıyor. Özellikle Gökçe Bahadır’ın Aysel rolüyle çok konuşulduğu dizinin setini gittim gördüm... Tophane’de kendilerine bir hayat kurmuşlar. Tophane’nin sıcaklığı mı desem, Beyoğlu’nun enerjisi mi... “Kayıp Şehir”i belki de farklı kılan bu dizinin setine sinen hava...

Haberin Devamı

GÖKÇE BAHADIR (AYSEL): Kadınlar arıza tipleri sever
“Yaprak Dökümü”nden sonraki dizin “Sensiz Olmaz” çok kısa sürdü. O dizi bittikten sonra ümitsizliğe kapıldın mı?
- Kapıldım. Ama iyi bir projenin beni gelip bulacağını biliyordum.
İyi projenin seni bulması kısa sürdü ama değil mi?
- Bana o kadar kısa gelmedi. “Sensiz Olmaz” kasımda bitti, “Kayıp Şehir”den teklif yazın geldi.
Çok da uzun değilmiş canım...
- Belki o dönem benim için sıkıntılı olduğu için bana uzun gelmiş olabilir. Bizim işin cilvesi de bu.
Aysel karakteri geldiğinde korkmadın mı? Sonuçta bir hayat kadınını canlandırıyorsun...
- Tek korkum rolün hakkını verememek oldu. Ya hakkını veremezsem ve komik bir tip gibi durursa diye düşündüm. Onun dışında başka hiçbir şeyden çekinmedim.
Naif karakterlerden sonra böyle tam tersi bir rol seni zorlamadı mı?
- Aysel, her kadın oyuncuyu iştahlandıracak, gaza getirecek bir rol. O yüzden de kendimi çok şanslı hissediyorum. Benim çok bilinen bir yönüm var. Daha masum, naif bir karakter olarak biliniyorum. Başta seyirci bu rolü nasıl karşılayacak diye bir endişem oldu. Rolle ilgili bir kaygım ise olmadı.
Rolüne hazırlanırken film mi izledin, hayat kadınlarıyla mı konuştun, onları gözlemledin mi?
- Kimseyle konuşmadım. Çünkü etkilenmek istemedim. Bu benim yaratacağım bir Aysel olsun istedim. Bir iki filme baktım, o kadar. Ben en çok Aysel’i düşündüm.
Ailen nasıl karşıladı bu rolü?
- Ailem çok beğenerek izliyor ve çok keyif alıyor. Her zaman bana destekler. Bu rolde de öyle oldu.
Annenin işlettiği kafe devam ediyor mu? Birlikte kurmuştunuz değil mi?
- Ediyor. Annemle birlikte kurmuştuk ama ben yoğunluktan ilgilenemiyorum artık. Annem başında duruyor.
Sosyal medyada oyunculuğun çok fazla konuşuluyor ve beğeniliyor. Bu eminim seni çok mutlu ediyordur...
- Hem de çok... İlk bölümden beri Twitter’da benimle ilgili yapılan yorumları okuyorum. Çok mutlu oluyorum. Özellikle oyunculuğumla ilgili çok övgüler alıyorum. Herhalde bu benim en büyük ödülüm şu anda.
Hayatında hiç trans birey, hayat kadını ya da siyahi arkadaşın oldu mu?
- Olmamıştı. Ama az çok o hayatı biliyorum.
Gece Beyoğlu’na gider misin?
- Giderim. Ben Anadolu tarafında yaşadığım için daha sakin bir hayatım vardı. Ama sonuçta Beyoğlu’na ünlü olmadan önce de gidiyordum, şimdi de gidiyordum. Az önce bahsettiğim gibi az çok o hayatları biliyorum.
Karavanını çok beğendim. Çok konforlu...
- O kadar da olsun artık. Zaten Beyoğlu gibi kalabalık bir yerde çekim yapıyoruz. Karavan giyinme, soyunma açısından kolay oluyor.
Sette beklerken neler yapıyorsun?
- Tophane’deki mahallede arkadaşlarım var. Çocuklarla ve gençlerle aralarda fotoğraf çektiriyorum. Sohbet ediyoruz. Kafe var, oraya gidiyoruz.
Mahalle hayatı yaşamaya başladın yani...
- Hem de nasıl... Manavımız var, bakkalımız var, set çıkışı oralardan alışveriş yapıp evime gidiyorum. Çok hoşuma gidiyor. Esnafla aram çok iyi. Onlar dizinin orada çekilmesinden dolayı çok mutlu. Bizim olduğumuz gün işleri artıyor, o yüzden çok seviniyorlar.
İlk bölümlerdeki küvet sahnen çok konuşulmuştu. Aslında çok da bir şey yoktu o sahnede...
- Bence de hiçbir şey yoktu. Sanki çırılçıplakmışım gibi bir sürü haber yapıldı. Küvette bir şarkı söyledim ve normal bir sahneydi...
Senaryoda böyle sahnelerden rahatsız olup değiştirttiğin oluyor mu?
- Aysel ne yapması gerekiyorsa yapıyorum. Yazarlarımız dozunda şeyler yazıyor. Benim hiç müdahale ettiğim olmadı. Sonuçta ben birini canlandırıyorum ve ne yapılması gerekiyorsa yapıyorum.
Artık illallah demiş olsa da Aysel hep arıza erkeklerle birlikteydi; Ethem, İrfan...
- Evet, Aysel şimdi arıza tiplerden kaçmaya başladı. Daha yumuşak, sığınacak bir liman arıyor.
Kadınlar arıza tipleri sever mi?
- Arıza erkeklerin zaman zaman kadınların ilgisini çektiği doğrudur. Ama kadın eninde sonunda sığınacak sakin bir liman arar bence.
Sinema projen var mı?
- Şu ana kadar bir tek “Dedemin İnsanları” oldu. Yaza doğru belki yenisi olur.

Haberin Devamı

UĞUR POLAT (ETHEM): Gökçe çok güzel oynuyor, nazar değmesin
Beyoğlu’nda dizi çekmek eğlenceli mi?
- Eğlenceli. Ama Beyoğlu eskisi gibi değil artık, çok kalabalık.
“Kayıp Şehir” nasıl gidiyor?
- Dizi gayet iyi gidiyor. Güzel bir hikayesi var, senaryosu da çok iyi. Keyifle oynuyoruz.
Teklif geldiğinde seni en çok ne etkiledi?
- Açıkçası önce Tomris Giritlioğlu. Onunla çok eski bir yolculuğumuz vardır. “Yeditepe İstanbul”, “Sultan Makamı”, “Suyun Öte Yanı” gibi projelerde beraber çalıştık. Ethem karakteri de çok hoşuma gitti. Matrak, gıcık, zararlı, kötü... Kötü gibi duruyor ama aslında zavallı bir adam.
Tomris Girilioğlu’nun has oyuncusu diyebiliriz senin için?
- Fetiş aktörü... Diyebiliriz.
Dizide kulüp yöneticisini oynuyorsun. Gerçekte futbola bir merakın var mı?
- Oynamadım ama koyu Galatasaraylı’yım. “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar”da da kulüp başkanını oynamıştım.
Gökçe Bahadır ile aranız nasıl?
- Çok iyi... Gökçe çok disiplinli, çok çalışkan ve çok güzel oynuyor, nazar değmesin. Bu proje Gökçe’nin kariyerindeki en önemli kilometre taşlarından biri olacak. İlker için de öyle.
Sizin kendi hayatınızda dizideki karakterler gibi arkadaşlarınız var mı? Trans birey olabilir, siyahi olabilir, azınlıklar olabilir...
- Çok fazla yok. Ben Ankara’da büyüyen bir memur çocuğuyum. Daha farklı marjinal arkadaşlıklarım var tabii. Siyasi bir kuşaktan geldiğim için bir de Ankara Sanat Tiyatrosu’ndan çıkmayım. Haliyle arkadaşlıklarımız sektörden oluşuyor ister istemez.
Ankara Sanat Tiyatrosu’nda o dönem kimler vardı?
- Rutkay Aziz, Altan Erkekli, Erol Demiröz, Rana Cabbar gibi isimler vardı. AST’ın altın çağına yetiştim. Üç-dört yıl sonra zaten İstanbul’a göç başladı.

Haberin Devamı

NAZAN KESAL (MERYEM): “Kayıp Şehir”i vapurda kabul ettim
“Kayıp Şehir”in sana gelme hikayesini anlatır mısın?
- “Daire” filminin setinden dönüşte, vapurda eşim Ercan (Kesal), Tomris Giritlioğlu ile karşılaştı. Tomris Hanım benimle tanışmak istiyormuş. Tanıştık ve vapurda bana direkt ne yapmayı düşündüğümü, yeni projem olup olmadığını sordu. Aslında iki hafta sonra bir diziye imza atacaktım. “Ben seninle çalışmayı çok isterim” dedi, vapurda projeyi anlattı. Bana anlattığı kadarıyla o kadar beğendim ki kabul ettim ve oynayacağım rolü sordum. “Anne” dedi. Anlaştık. “Kayıp Şehir”de olmasaydım çok üzülürdüm.
Hikayede seni en çok ne etkiledi?
- Çok gerçekçi ve hayat gibi olması. Karakterler çok iyi yazılmış.
Meryem’i nasıl buluyorsun?
- Anne zor bir hayattan gelmiş ve yine zor bir hayatın içine düşmüş. Ben de merak ediyorum neler olacağını. Oyuncunun senaryoyu merak etmesi o kadar önemli bir şey ki... Hiç merak edeceğimiz işler yapmıyoruz Türkiye’de. Ben ise bir sonraki bölümde neler yapacağımı merakla bekliyorum.
Zaten oyuncu merak ettikten sonra seyirci hayli hayli merak ediyor...
- Kesinlikle. Zaten o enerji geçiyor seyirciye. Seyirci bizim dizide neler olacağını tahmin edemiyor. Bu çok güzel bir şey.
Şehrin göbeğinde dizi çekmek, mahallelerde çalışmak zor mu?
- Bu sokakta komşularım var artık. Set aralarında onlara çaya giderim, onlar buraya sarma yollarlar falan. Biz burada yaşıyoruz artık.
Yeni bir film projen var mı?
- Bu yaz Atıl İnaç ile birlikte Ayvalık’ta “Daire” adında bir film çektik. Önümüzdeki günlerde herhalde festivalleri dolaşacak. Güzel bir film oldu. Fatih Al ile oynadık.
Eşin Ercan da “Kayıp Şehir”e konuk oldu...
- Evet, normalda dizilerde rol almaz ama “Kayıp Şehir”de bir bölüm oynadı, ölen kocamı canlandırdı. Haftaya bir bölümü daha var.
İkinizin de oyunculuk hayatı var. Böyle bir evliliği yürütmek zor olmuyor mu?
- Hiç olmuyor. O da bu işi yapmaya başlayınca beni daha iyi anladı.
 
NİK XHELILAJ (KADİR): Babam oyuncu oldum diye iki yıl benimle konuşmadı
Bu senin ilk dizi projen değil mi?
- Evet, bu ilk dizim.
Biraz kendini anlatır mısın? İstanbul’a hangi rüzgar attı seni?
- Arnavut’um. İki kardeşiz, bir ablam var. Ailem Arnavutluk’ta küçük bir bar-kafe işletiyor. Harika Uygur’la Berlin Film Festivali’nde tanışmıştım. Sonra İstanbul’da Tomris Giritlioğlu ile tanıştım. Beni görünce “Kayıp Şehir”deki Kadir sen olmalısın dedi ve dizi maceram başlamış oldu.
Kendi sesinle mi oynuyorsun?
- Şu an oynayamıyorum çünkü Türkçem yeterli değil. Ancak iki yıl sonra kendi sesimi kullanmaya başlayabilirim diye düşünüyorum.
Dizi setlerini nasıl buldun?
- Hem zor hem de çok güzel. Yabancıyım ve yalnızım burada ama settekilerle aile gibi olduk artık.
Evli misin?
- Değilim. Sadece dizide nişanlandığım için yüzük takıyorum.
İleride ülkene geri dönecek misin yoksa kariyerine burada mı devam edeceksin?
- Burada devam etmek istiyorum.
Askeri okula gitmişsin. O hikayeyi anlatır mısın?
- Babam beni 15 yıl önce askeri eğitim almam için Kuleli’ye yollamıştı. Ama ben o okulu bırakıp oyunculuk eğitimi aldım. Babam oyuncu olmamı istemedi ve bu yüzden iki yıl benimle konuşmadı.
Şimdi baban “Kayıp Şehir”i izliyor mu?
- İzliyor ama Türkçe bilmediği için bir şey anlamıyor. Yine de gurur duyuyor.

Haberin Devamı

DİZİ SETİNDEN NOTLAR
Her bölüm için 70 ağaç dikiliyor...
* Dizinin ön çalışmaları bir yıl önce başladı.
* Sette iki ekip olarak toplam 86 kişi görev yapıyor.
* Kayıp Şehir için Tophane’de 12 daireli bir apartman kiralandı.
* Her bölüm için prodüksiyon ekibi Çekül Vakfı’na 70 ağaç bağışta bulunuyor. 19 bölüm sonunda toplam 1330 ağaç dikildi. Dizinin finalinde buyük bir “Kayıp Şehir Ormanı” hedefleniyor.
* Her bölümde ortalama 200 kişi figüran olarak görev alıyor.
* Çekimlerden iki ay önce sanat ekibi apartmandaki dairelerde Kayıp Şehir ailelerinin dünyasını yarattı.
* Tophane sokakları, İstiklal Caddesi, Beyoğlu arka sokakları, Galata Kulesi meydanı dizide sürekli kullanılan mekanlar.
* Sanat grubu, sanat yönetmeni Murat Güney ile birlikte 5 kişiden oluşuyor.
* Kostüm bölümünde de 5 kişi görev alıyor. Gerçekçi olması için kostümlerin bazısı ikinci el satın alınırken 250-300 arası kıyafet de özel olarak dikilmiş.

Haberin Devamı


ELİFCAN ONGURLAR (SEHER): Setler beklediğimden daha yorucu
“Kayıp Şehir”in sıra dışı bir hikayesi var. Ötekileştirilmiş insanlar, azınlıklar gibi çok sayıda konuya değiniyor... Hatta senin de dizide siyahi bir sevgilin vardı ve vurdular değil mi?
- Evet, geçen bölümde öldü. Böyle farklı bir işin içinde olduğum için mutluyum. Bir dizide bu tür konuların ele alınması beni gerçekten mutlu etti.
Daha önce “Ateşin Düştüğü Yer”de rol almıştın. O ilk filmindi değil mi?
- Evet, ilk filmim. “Kayıp Şehir” de ilk dizim. Filmden sonra iki-üç tane dizi görüşmesine gittim ama “Kayıp Şehir” en çok istediğimdi.
Dizi sektörü ile yeni tanışmış biri olarak setleri değerlendirirsen...
- Beklediğimden daha yorucu ama bir o kadar da keyifli. Buraya koşarak geliyorum. Mutluluktan yorgunluğumu pek hissetmiyorum. Çünkü çok güzel bir ortam var burada. Herkes muhteşem. İlk izlenimlerim çok güzel, inşallah böyledir bütün setler.
Diziden sonra hayatında nasıl değişimler oldu?
- Biraz tanınmaya başladım. Ama hayatımda değişen tek şey yoğunluk oldu. Onun dışında pek bir şey değişmedi.

Haberin Devamı

TUGAY MERCAN (İSMAİL): “Kayıp Şehir” topluma dokunuyor
“Es-Es”, “Suskunlar” ve şimdi de “Kayıp Şehir”... Eğitim hayatından başlayalım, nerede okudun?
- Haliç Üniversitesi Konservatuvar mezunuyum. Benim Haliç’e girdiğim dönemde Türkiye’nin en iyi hocaları bizim okuldaydı. Müşfik Kenter, Sönmez Atasoy, Zekai Müftüoğlu gibi isimler... Bir kısmı hâlâ orada ama bazıları rahmetli oldu. Okuduğum okul gerçekten iyiydi.
“Kayıp Şehir”de hangi karakteri canlandırıyorsun?
- Evin büyük abisi İsmail’i oynuyorum.
Dizinin farklı konuları ele almasını, toplumsal konulara parmak basmasını nasıl değerlendiriyorsun?
- Zaten bu yüzden insanlar takip ediyor. Çok dizi var ama “Kayıp Şehir”d farklı; bir mesajı var, toplumumuza dokunuyor.

NİSAN AKMAN (YÖNETMEN): Başka diziye “evet” demişken “Kayıp Şehir”e geldim
Devam eden bir işte yönetmen koltuğuna oturmayı neden kabul ettiniz?
- Dizinin hikayesi beni çok etkiledi... “Kayıp Şehir”in anlattığı hikaye çok önemli. Aynı anda iki teklif geldi bana, hatta diğerine “evet” de demiştim ama sonra özür dileyip bunu kabul ettim.
İzlemiş miydiniz diziyi daha önce?
- Bütün bölümlerini değil ama pek çok bölümünü izledim. Beğendiğim, merak ettiğim bir diziydi. “Kayıp Şehir”de bir hayat var. Klasik dizi mantığının çok dışında... Ben genelde aşk dizileri çekiyordum, o yüzden bu iş bana çok heyecan verdi.
Uzun uzun birbirine bakan kadın ve erkeklerden sonra bu dizi hızlı gelmiştir size...
- Kesinlikle... “Kayıp Şehir”de sahneleri uzatmadan tak diye kesiyoruz.

                                                                                                                                                                                                        

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!