Güncelleme Tarihi:
Ütelik aileden modacı bir işkolik. Binlerce kalem mal üretmesine rağmen, hala her bir tasarımına dokunuyor. ‘Sonsuz aşkım’ dediği erkek arkadaşıyla evlendiği için gurur duysa da çocuk istemiyor. “İki kedim var. Onlar bile bakıcılarla büyüyor, üzülüyorum” diyor
Tam bir New York’luyum. En iyi New Yorker listesinde Sarah Jessica Parker, Anna Wintour, Diane Von Fürstenberg ve Donna Karan’dan hemen sonra gelirim. New York’ta hayat çok hızlı. İnsanların ortak özelliği merak. Kadınlar güçlü ve seksi ama hep daha fazlasını istiyor, sürekli yeninin peşinde koşuyor. Biz önemli insanlar küçük gettolarımızda yaşıyoruz.
Annem manken, büyükbabam tekstilciydi. Annem beni doğurduğunda 20 yaşındaymış, babamla ilişkisi de uzun sürmemiş. Ben beş yaşındayken Bay Kors ile evlendi. Anladığınız üzere babamın değil, üvey babamın soyadını taşıyorum. Benzin istasyonları vardı. Annem de işini bırakıp hayatını çocuklarına ve alışverişe adadı. Yazın da plajlara...
Her zaman modayı sevdim. Anneannem gibi bir gustom olması için dua ettiğimi hatırlıyorum. Zevkine hayrandım. Moda adına ilk işimi 16 yaşında yaptım. Bir arkadaşımın babasının kumaş fabrikası için jean modelleri çizdim. Çizdiklerimi üretip sattılar. İlk kazandığım parayla Cartier saat almıştım. Hiç para biriktiremem, çünkü tam bir alışveriş bağımlısıyım.
19 yaşında Lothars diye bir butik için tasarım yapmaya başladım. Tüm koleksiyonun dışında, vitrini bile ben tasarlıyordum. İki yıl sonra Bergdorf Godman’dan ünlü satınalmacı Dann Mellow geldi, “Burada niye çürüyorsun hemen kendi markanı yarat ve beni ara” dedi.
MÜKEMMELLİYETÇİ BİR ADAM
Söz dinledim, 1981’de Michael Kors markasını kurdum. Hep kendi istediğimi yaptım. Her fırsatta “Michael Kors bir demokrasidir” dedim ama bütün kapılar hep kendi zevkime çıktı. Çünkü ben mükemmelliyetçi bir adamım. Kararlı bir kişiliğim var. Hala bütün koleksiyonlarda son kararı ben veriyorum. Elimden geçmeyen tek bir ürün bile yok. Gözlükten ayakkabıya, iç çamaşırından parfümlere kadar... Ne yapayım, böyle mutluyum. Hayatı da gülümsemek için yaşıyorum. Ürünlerimin birbiriyle bağlantılı olması ve tek elden çıktığının belli olması çok önemli. Bir Michael Kors çikolatası şu anda yok ama belki yakında bir restoran açabilirim.
Her zaman günlük ama parlayan kıyafetlerin peşinde oldum. İlk başladığım yıllar da bir tek kadınlar için gündüz kıyafetleri yapıyorum. Şimdi iç çamaşırından Oscar töreni elbiselerine kadar her şey var. Ve markam sadece Amerikan modasını değil tüm dünyayı kapsıyor. Bir Fransız kadını da Michael Kors giyiyor Türk kadını da... Kadını seksi değil güzel göstermenin peşindeyim. Çünkü kadın dostuyum. Kadınlara hep beğendikleri yerlerini açmalarını öneririm. Bu sebeple de her sezon farklı vücut tipleri için elbiseler tasarlarım.
15 YILLIK ASİSTANIM TÜRK’TÜ
Celine’in kreatif direktörlüğünü yaptığım sıralarda Paris’teki asistanım Türk’tü, İstanbullu. Yedi dil konuşan süper zeki biriydi. Aşağı yukarı 15 senemin her günü birlikte geçti. Sunset’de yemek yerken onu hatırladım. Böyle bir şehirde doğduğu çok belliydi. İstanbul’un tarihi mirası ve kültürünü taşıyordu. Eskiyle yeniyi karıştırıp dengelemekte ustaydı. İstanbul’a çok benziyordu. Onun vasıtasıyla tanıştığım ve hala görüştüğüm çok Türk var. Hepsine bayılıyorum.
Aile benim için çok önemli bir kavram. Aslan burcuyum, kedigillerden... Aile kan bağı değil. Benim çalışma arkadaşlarım da, okul arkadaşlarım da ailem. Ailemin en önemli bireyi tabii ki eşim. Onunla sonsuz aşkı buldum. Çok çok şanslıyım. Evliyiz ama çocuk istemiyoruz. İki kedimize bile zor bakıyoruz. Birlikte çalıştığımız için birlikte seyahat ediyoruz. Kedilerimiz hizmetçi ve kedi bakıcılarıyla büyüyor maalesef. Çok mutsuzlar. Brad ve Angelina gibi evlatlık alıp, her yere gitmek hiç bize göre değil. Bu yaşam tarzına çocuk olmaz. O bilinçteyiz çok şükür.
Ünlüler günlük kıyafetlerini benden alıyor, özel geceleri için sponsor oluyorum. Jennifer Lopez’den Michel Obama’ya uzanan geniş bir skala var. Hepsi kariyerli, çok çalışan, çocuk sahibi, seyahat eden kadınlar. Özenilmiş doğal bir şıklığın peşindeler. Ben de onların hayatlarını kolaylaştırmayı seviyorum...
MODA DÜNYASI BUNLARI KONUŞUYOR
TEŞVİKİYE’NİN NOSTALJİ DÜKKANINI
Cihangir’deki Atölye Mariposa, Teşvikiye’de ikinci butiğini açtı. İspanyolca’da kelebek anlamına gelen Mariposa, hem evinizi hem de sizi giydirmek için tasarlanmış. Sürekli değişen reyonlarda lambalardan gül motifli çay fincanlarına, tahta kutulardan dantelli romantik elbiselere, yastıklardan koltuklara kadar aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Didem Arayıcı ve Banu Öneş adlı iki kızkardeşin hayali olan Atölye Mariposa’nın elbiseleri sizi çocukluğunuzun nahifliğiyle buluşturmak tasarlanmış.
BLISS’İN GELİŞİNİ
Yurtdışı seyahatlerimizde bazı önemli markalarla tanışır, hatta fanatiği olur sonra da “Niye Türkiye’de yok?” diye yakınırız. Bu listede başı çeken Bliss artık Türkiye’de! Yüzünüzü cilt bakım seansından, vücudunuzysa sauna masaj terapisinden yeni çıkmış gibi ışıldatan ürünler bundan böyle Boyner mağazalarında. Katie Holmes, Liv Taylor, Rihanna, Megan Fox ve Britney isimler için arzu nesnesi haline gelmiş markayla tanışmak için acele etmelisiniz.
MINI FESTİVALİ’NDEKİ MODAYI
Yarın sona erecek MINIMORE festivalinde bir moda etkinliği de var. Çalışmalarını Amsterdam’da sürdüren Gijs Stork’un küratörlüğüde bir moda yerleştirmesi gerçekleşecek. Amsterdam’daki SALON etkinliklerinin kurucusu Stork’un işlerini santralistanbul’daki mekanlarda görebilirsiniz.