MELEK BAYKAL (ŞOFÖR MELAHAT)
DİZİNİN İLK BÖLÜMÜNDE ESKİ EŞİYLE OYNADIn Şoför Melahat, "Şoför Nebahat"in bir versiyonu gibi...
- Şoför Nebahat halk tarafından çok sevilmiş ve kabul görmüş bir tipleme. Büyük duayen Türker İnanaoğlu bunu asla es geçemezdi ve aylardır düşünülen bir projeyi hayata geçirdi. Umutla ve özveriyle bir çalışma yapıyoruz.
n "Cennet Mahallesi"nin ardından "Akasya Durağı"da uzun soluklu bir yapım olur mu?
- "Cennet Mahallesi", 4 buçuk yıl boyunca herkesin kalbinde yer etti. Ama sanat çevresinden bazı dostlarımız, "İzlenmiyor, yapımcı ile kanal arasındaki özel ilişkilere mi dayanıyor dizinin bu kadar gösterilmesi?" gibi yorumlarda bulundu. O dizinin her bölümünün 40-50 tekrar yaptığını bilmiyorlar. Belki de kıskançlık hissi vardır! Şimdi de "Akasya Durağı" kalplerde yer edinecek.
n Canlandırdığınız Melahat karakteri nasıl biri?
- Evli, genç bir kızı var. Lise mezunu. Saygın bir iş çevresi, medyatik vasıflara sahip bir eşi var. Fakat eşi ekonomik anlamda darboğaza giriyor ve kızının doğum günü partisinde intihar ediyor. Daha sonra her şeylerine haciz geliyor. İş aramaya başlayan Melahat, kocasının yakın arkadaşlarından yardım istiyor, ama geri çevriliyor. Sonunda yıllarca eşinin makam şoförlüğünü yapan ve bir taksi durağı sahibi olan Nuri Baba’nın yanında taksi şoförlüğüne başlıyor.
n Hiçbir kadın taksicinin arabasına bindiniz mi?
- Hayır binmedim ve gözlemlemedim de. Sanırım İstanbul’da iki kadın taksici var. Ama benim canlandıracağım karakter, onlar kadar maskulen olmayacak. Çünkü görmüş geçirmişliği farklı. Melahat bilge kişiliğiyle taksi durağındaki arkadaşlarına bir örnek teşkil edecek. Ama önemli olan sahici olabilmek.
n Nasıl bir şoförsünüzdür? - Çok iyi bir şoförümdür. Ama inşallah bu bir dezavantaja dönüşmez. Çünkü kullandığım aracın tam göğsünde bir kamera olacak ve bunun sorumluluğu çok ağır. Hem kameraman görevi görüp hem araba kullanıp hem de oynamak nasıl bir şey, göreceğim.
n Bir yandan da "İlle de Roman Olsun" yarışması devam ediyor...- Evet, çok da başarılı gidiyor. Hem yarışma hem de kanal birincisi olduk. İnşallah aynı neticeyi "Akasya Durağı"na taşıyacağız.
n Dizide eşinizi oynayan Zafer Ergin gerçekten eski eşiniz değil mi?
- Evet, Zafer Ergin ilk eşim. Son derece karizmatik bir işadamı görüntüsüne sahip bir oyuncu aranıyordu. Bir bölüm oynayacak ve bölümün ortasında da intihar edecekti. Ve de tabii ki çok iyi bir oyuncu olması gerekiyordu. Senaryoyu okurken gözümün önüne sadece Zafer Ergin geldi. "Acaba evlilik yıllarımızın hatrına böyle bir şeyi teklif etsem, kabul eder mi?" diye düşündüm. Onun gibi bir aktörün bunu kabul etmesi bir lütuftu. Telefon açtım, sağ olsun beni kırmadı, çok keyifli sahneler çektik. Buradan binlerce kez teşekkür ederim.
n Daha önce başka bir projede birlikte yer almış mıydınız? - Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan yeni mezun olduğum yıl, henüz çıtır bir oyuncuyken, "Ezop Hikáyeleri, Tilki ile Üzüm" adlı oyunda oynamıştık. 1984 yılıydı. Zafer Ergin çok deneyimli bir aktördü o zaman da. Zaten orada birbirimize aşık olup evlenmiştik. Evliliğimiz beş yıl kadar sürdü.
n Karşılıklı oynarken heyecanlandınız mı?
- Mümkün mü heyecanlanmamak onunla oynarken! Belki zamanlamamız yanlıştı evlilik kararında. Belki bu senelerde olsaydı, doğru bir evlilik olacaktı ama o zamanki evlilik kararımız yanlıştı. Ben çok toydum, o da çok olgun. Anlaşamamıştık. Her şey bir yana, son derece iyi dostuz. Çok kısa da olsa onunla bu dizinin ilk bölümünde kamera karşısında olmaktan çok keyif duydum.
n Görüşüyor musunuz?
- Görüşüyoruz tabii ki! Benim hayatımdaki en büyük dostlarımdan biridir Zafer.
ZEKİ ALASYA (NURİ BABA)
EVLİLİĞE KARŞI BİR ADAMDIM n Zeki Bey siz Akasya Durağı’nın sahibisiniz. Dizideki herkes sizin elemanınız...
- Evet, hepsi elemanlarım. Ama işçi ve işveren gibi görmemek, son derece büyük bir aile gibi düşünmek lazım. Birbirimizi çok seviyoruz ve dayanışma içinde çalışıyoruz.
n Bir de Melahat dahil oluyor durağınıza...- Evet, uzun yıllar ölen kocasının özel şoförlüğünü yapmışım. Melahat’in durumuna çok üzülüyorum ve başka iş bulamadığı için durakta çalışmasını teklif ediyorum.
n Kadınların şoförlük yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Kadınların her işi erkekler kadar başarılı yaptığı inancı ve düşüncesi içinde olduğum için, doğal buluyorum. Hatta niye çok sayıda kadın taksi şoförü yok diye merak ediyorum.
n "Görgüsüzler"den bu yana araya bir evlilik sıkıştırdınız...
- Evet, bu boşluk döneminde evlendim. İşte insanın boş kalmaması lazım... (Gülüyor)
n Nasıl gidiyor evlilik peki? - İyi gidiyor, değişen bir şey olmadı hayatımızda. Zaten beş yıldır beraberdik.
n Arada evlenmek lazım dediniz ama beş yıl evlenmemişsiniz.- Evliliğe karşı bir adamdım.
n Jülide Atak sizi nikáh masasına oturtmayı nasıl başardı?
- İyiliği, sakinliği, sabırlı davranışları ve sabahtan akşama kadar "Ne zaman evleneceğiz?" diye sormamasıyla başardı.
n Bu soru caydırıcı bir etken oluyor demek ki...- Evet, bazı erkekler için öyle. Ama eşim son derece sakin, sabırlı ve hoşgörülü biridir. Onun için "Hadi bir deneyelim" dedik.
ONUR ŞAN (SEYİT)
SİYE GURBAN SEDAn Oyunculukta kaçıncı projeniz?
- "Zeytin Dalı", "Ayrılık", "Yaşanmış Şehir Hikáyeleri"nden sonra dördüncü projem.
n Karakteriniz nedir?
- Urfa’dan, sevdiği kızla evlenebilmek için başlık parası toplamaya İstanbul’a gelen Seyit karakterini canlandırıyorum. Seyit, taksi durağında çalışmaya başlıyor. İstanbul’daki yaşama alışamıyor ve kendini ifade etmekte zorlanıyor. Sevdiği kızın babasından da çekiyor ayrıca.
n Aksanlı konuşacaksınız değil mi?
- Evet. Ben Sivaslıyım, Urfa şivesine uzak değilim. Sevgilisi Zeyno’yu çok özlediği için dizide arada türkü de okuyacak Seyit.
n Yeni albümünüz de çıktı...- Evet, "Felek" isimli albümüm yeni çıktı. Dördüncü solo albümüm oldu.
n Dördüncü albüm, dördüncü oyunculuk projesi... Başa baş gitmiş, biri diğerinin önüne geçer mi?
- Biri diğerinin önüne geçsin diye değil, layıkıyla yapmaya çalışıyorum. Takdir insanların.
n Eşiniz Seda Sayan oyunculuğunuzu nasıl buluyor?
- Daha önceki konuşmalarımızda oyunculuğumu beğendiğini dile getirmişti. Ama şimdi sesli bir çekim olacak ve şiveli konuşuyorum. Tamam Sivaslıyım ama İstanbul’da doğup büyüdüğüm için normal hayatımda şiveli konuşmuyorum. "Siye gurban, hayran olayım" şeklinde konuşmaya başladım evde Seda’yla.
n Seda Hanım ne tepki veriyor bu duruma? - Bu şiveli konuşmama devam etmem için elinden geleni yapıyor. Evde de senaryoyu çalışıyoruz. Çünkü bu bitmeyen, yenilemeniz gereken bir iş ve "Oldum" dememek gerek.
n Evde iki farklı adam var gibi geliyordur ona...- Değil mi? (Gülüyor) Daha iyi işte, sıkılmaz böylelikle. Ama sağ olsun çok destek oluyor. Birlikte senaryoya bakmamız benim için süper bir katkı. Çünkü Seda’yı ünlü olmasının dışında, misyon sahibi bir insan olarak değerlendirmek lazım. Türkiye’nin en güvendiği, en inandığı insan. Benim için de öyle. Bir kere önce televizyoncu gözüyle bakıyor ve beni eleştiriyor, çok şanslıyım bu anlamda.
n Peki eksik gördüğü yönlerinizi o dobralığıyla mı dile getirir?
- Hayır, asla kırıcı, sert değil ama açık bir dille direkt söyler. Çok şükür sert davranmıyor bana... (Gülüyor) Onun oyunculuğunun da çok büyük artısı var. Allah’tan daha ne isteyeyim!
BERK OKTAY (MURAT)
KADROYU DUYUNCA HİÇ DÜŞÜNMEDİMn Nedir duraktaki rolünüz? - Duraktaki şoförlerden biriyim ben de. Hukuk öğrencisiyim. Evimi geçindirmek ve anneme bakmak için durakta çalışan Murat karakterindeyim. "Tatlı Bela Fadime" dizisi 36 bölüm sürdü. Ardından bu iş başladı. Melek Abla ve Zeki Ağabey’in olduğunu duyunca hemen kabul ettim bu işi. Kadro tamamen usta isimlerden oluşuyor, diğer dizimde de öyleydi. Ve bu işin enerjisi çok fazla. Bence çok başarılı olacağız.
SUAT SUNGUR (MEHMET HOCA)
KOMEDİNİN DIŞINDA BİR KARAKTER
n Hangi karakteri oynuyorsunuz?
- Öğretmen Mehmet’i. Benim için ilginç bir karakter oldu, çünkü komedinin dışında. İyileşme umudu olan felçli oğlu için gece gündüz çalışıyor.
LEVENT ÜLGEN (FIRILDAK SİNAN)
HİÇ ONAYLAMADIĞIM BİR ADAMI OYNUYORUM
n Kimi canlandırıyorsunuz?
- Fırıldak Sinan’ı. Bitirim bir taksici! Kayınvalidesiyle beraber yaşıyor ve onunla problemleri var. Sürekli altılı ganyan oynuyor, kısa yoldan para kazanmak istiyor.
n "En Son Babalar Duyar"daki karakteriniz de böyle alengirliydi...- Son yıllarda böyle karakterleri üstleniyorum. Bu 80 sonrası Türk erkeği modeli! Liberalizmle ortaya çıkan, "Alın teri dökmeden, emek vermeden, kısa yoldan köşeyi dönme", "Benim memurum işini bilir" taktiği. Hiç onaylamadığım ama maalesef oynadığım bir tarz.
CEZMİ BASKIN (TRAKYALI OSMAN)
MERAKLI GÖZLER BİZİ YORUYOR
n Cezmi Bey aksi bir taksiciyi oynuyorsunuz...- Evet, çok aksi bir taksici. Şeker hastası zavallı. Yaramaz bir kızı ve sömürücü bir karısı var. Onlarla uğraşıp duruyor. Fena halde bir hayat kavgası veriyor. Ama bunların üstesinden gelmeyi becerecek inşallah.
n Rol gereği trafiğe çıkmak nasıl bir duygu?
- Zor, çünkü
film çektiğimizi görenler anlayış göstermiyorlar. Durup bakıyor, trafiği daha da sıkıştırıyorlar. Çok tekrarlıyoruz ve yoruluyoruz. Lütfen film çekildiğini gördüklerinde gazlayıp gitsinler, sonra televizyonda seyretsinler diziyi.
n Peki rol de olsa stresli bir mesleği üstlenmek özel hayatınızı nasıl etkiler? - O kadar çok tevatürler vardır ki bu konuyla ilgili, girdikleri role bürünürler bu insanlar! Deliyi oynuyorsa evlerinde de deli olurlar, içselleştirirler. Ama biz profesyoneliz. Sahnede ya da sette o rolü canlandırır, sonra normal yaşamımıza döneriz. Öbür tarafı palavradır. Bundan önceki dizide kılıbık bir adamı oynuyordum, "Cezmi Ağabey karına çok ezdiriyorsun kendini" diyorlardı. Bu bir rol sadece. Burada Osman’ım, öteki dizide Reis’tim. İnsanların bana gerçek ismimle seslenmelerini istiyorum, dizideki ismimle değil.