Güncelleme Tarihi:
Çocukken ramazan davulu çalmak için çırpınan, büyüyünce Clark Gable olmak isteyen Burhan Öçal’ı, vurmalı çalgılar ustası kimliğiyle dünya alkışlıyor. Yüksek bir artistik enerjisi var; çok sıcakkanlı, üstelik hayatla dalga geçmeye bayılıyor. Öçal, sinema, dizi film ve reklam dünyasında da adından söz ettiriyor. Bir süre önce “Türkler Çıldırmış Olmalı” filminde Albay Mehmet Kara karakteriyle izleyicisiyle buluşan Öçal’ın ayrıca TRT-TÜRK’te cumartesi geceleri yayınlanan “Burhan Öçal’la Atölye” isminde bir de programı var.
Öçal’ın bu renkli kişiliğinde genetik mirasın rolü yadsınamaz. Dedesinin dedesi beyaz Araplar’dan, anne tarafı ise Kırgız Pomakları’na uzanıyor: “Bizim ailede hanendelik yani vokalistlik yapılırdı. Bateri çalardı babam. 1932’de Kırklareli’nin ilk caz kuartetini kurmuştu. Babama, ailesinden çok para kalıyor. Kırklareli’nde sinema kuruyor. Sonra bir Ermeni’yle birlikte Ankara’da da sinema açıyor, zincirler kurmak istiyor, ama iflas ediyor. Ankara’da Riyaseti Cumhur diye bir orkestra var, oraya çağırıyorlar babamı. Müzikal yeteneğim babamdan geliyor yani. Anne tarafımın da sesi çok güzeldir.”
Öçal, ortaokulu Kırklareli, liseyi Ankara’da okuyor. Ardından konservatuara gidiyor ama bitiremiyor. 24 yaşında ise hayallerinin peşine düşüyor: “ıki büyük hayalim vardı gençken, ya Hollywood starı olacaktım ya da New York’ta caz yaparak parlatacaktım yıldızımı. Muzaffer Tema, babamın arkadaşıydı. Los Angeles’ta onu bulacaktım. Önce ısviçre’ye; kan kardeşimin yanına savruldum. Takıldım kaldım orada. Yıllar sonra bir konser için gidebildim.”
İLK ZAMANLARDA BENİ KÜÇÜMSEDİLER
Köklerinizdeki çokrenklilik kişiliğinize ve hayallerinize nasıl yön verdi?
- ısviçre’den yanına yerleştiğim Cenevreli aile -ki annem babam gibidir- çokyönlülüğümü ortaya çıkarmama sebep oldu. “O kadar farklı kültürleri bir araya topluyorsun ki, genetik zenginliğe sahipsin. Bu senin müziğinde de var. Niye beste yapmıyorsun, niye farklı enstrümanlar çalmıyorsun?” diyorlardı. Yedi, sekiz sene önce Türkiye’de yaşamaya ve çalmaya başladım. Ama insanlar benim sunuş biçimimi, mental farklılıklarımı kavrayamadı ve hemen ayrımcılığa gittiler.
Hangi sebeple yaşadığınız bu ayrımcılığı?
- Burada hor görülen, küçümsenen, aşağılanan bir enstrümanı çaldığım için. Genelde klarneti, çümbüşü, darbukayı kimler çalar? Darbukaya dümbelek denir. Bana “Darbukacı mısın, çingene misin?” diye sorarlardı. Keşke olsam. Onlara özeniyorum, onları çok seviyorum. Çok yetenekliler. ışte ben de inadına üstüne gittim; alay ettiler, küçümsediler. Bugün dünya darbuka çalıyor. Bugün darbuka Türkiye’de en çok çalınan enstrüman haline geldi. Yaşamımızın bir parçası oldu. Bugün ritm çalanların hepsi çok güzel iş yapıyor. Bu ayrımcılığı yapanlar şimdi ya utanıyorlardır ya da darbuka ile yatıp kalkıyorlardır.
YAHUDİ MENUHİ BİR DAHİYDİ
Hayallerinizin peşinden koşuyorsunuz.
- O zaman gençtim, ama Boğa burcuyum. Kafaya taktım mı yaparım. Sinema filmi yapmak, ciddi başkarakterler oynamak, ayrıca güzel orkestralık eserler bestelemek istiyorum.
Saniyede 16 vuruş ile dünyanın en hızlı parmakları sizdeymiş. Hâlâ öyle mi?
- şimdi düştü. Los Angeles’ta, özel bir projede performans yaparken sağ küçük parmağımı yaraladım.
Yahudi Menuhi’nin manevi oğluymuşsunuz. Bize onu anlatır mısınız?
- Onun en eski öğrencilerinden biri olan keman virtüözü Volker Biesenbender ile birlikte Bach’ın keman sonatlarını çaldık. Yahudi Menuhi o kadar çok beğendi ki. Sonra her sene onun vakfında çaldım. Bu gelirler Afrika’daki AIDS’li çocuklara, özürlülere ve kimsesiz çocuklara gidiyordu. Bir melek, bir dahi! Yahudi Menuhi, sadece müziğiyle değil, tarzı, sofistike duruşu, aktiviteleri, sosyal yardımları, cemiyet hayatıyla inanılmaz biriydi.
KADINLAR SON DERECE KOMPLİKE YARATIKLAR
Kadınlar sizi Clark Gable’a benzetiyor. Peki aşk...
- Öyle dövmeler yaptırıp aşk ilanları yapmam; çok sıradan. Wagner bile 4.5 saatlik operasında aşkını tam ifade edememiş. Duke Ellington’ın Sofistike Lady’si bile anlatamamış aşkı. Aşk, ilham kaynağı olur ama bunu kalkıp ilan etmem, kullanmam, suistimal etmem, saygılı olmak lazım. Kadınlar çok komplike, detaylı yaratıklar. Zahmet gerektirir.
Kadınların ruhundan anlıyor musunuz peki?
- Kadınlar üzerine kitaplar yazanlar düşünsün. Tabii ki avantajım var, ritm çalıyorum. Ritm ile enternasyonel dili konuşuyorsunuz. Güzel ritm çaldığınızda Afrikalı, Amerikalı, Kızıldereli, Türk, ıngiliz, en soğuk Alman kadını bile yerinden kalkıp oynuyor. O yüzden serenatlar yapmama, aşk ilan etmeme gerek kalmıyor. Kadın, samimiyetinize güvenir. “Sevgilim senin için yıldızları gökten indireceğim...” Ben bu kadar romantik olamam, daha doğrusu bu kadar yalancı olamam.
İlk eşiniz İsviçreli’ydi. Kültürlerarası farklılıklar çatışmalara neden oldu mu?
- O sopranoydu, piyano çalıyordu. ısviçreli Alman’dı. Çok iyi okullarda eğitim almış, köklü bir aileye mensup, kültürlü, namuslu, dürüst, güzel, harika biri. Ondan çok şey öğrendim. Müzikte fevkalade anlaşırdık. ınançlara da saygı gösterirdi.
Eee, insan böyle bir kadından nede ayrılır?
- Trakyalı bir Türk’üm. ısviçre’de de yontuldum, ehlileştirildim, yetiştirildim. Müzik yapıyorum, modern ve çağdaş yaşıyorum. Ama aynı dili konuşmuyorsunuz. Hep bir ara, bir vasıta var, direkt temas yok. Arada minicik mental farklılıklar zaman zaman küçük çatlaklara ve küçük kavgalara neden oluyor. Bunlar da zamanla büyük ayrılıklara ve büyük mutsuzluklara yol açıyor.
ROMANTİK FİLMLERDE İNANDIRICI OLAMAM
“Türkler Çıldırmış Olmalı” filmindeki Albay Mehmet Kara karakteriyle nasıl bir bağ kurdunuz?
- Bu gerçekten zor bir karakterdi. Altı komik karakterin karşısında çok ciddi bir rol oynuyorsunuz. Yönetmen “Öyle bir oynayacaksın ki hem o komik tipler hem seyirci korkacak hem de inandırıcı olacak” dedi. Ben içimdeki melekelerle oynuyorum. Repliklerimi ezberlerim, sufle yapmam. Hiçbir eğitimim ve oyuncu koçum da yok.
Sizi romantik rollerde göremiyoruz.
- Yaşanmışlık ifademe de yansıyor. Beni sert ve dominant rollere yakıştırıyorlar. Kameranın yüzümü sevdiğini söylüyorlar. Romantik aşk filmlerinde oynasam ne kadar inandırıcı olur. Ben bunu hobi olarak yapıyorum. Hayalimde üç rol var: Cengiz Han gibi bir kumandan... Çift taraflı oynayan zeki bir casus... Üçüncüsü ise mafya babası.
ARTIK EBEDİ BİR İLİŞKİ İSTİYORUM
Yeni aşk var mı?
- Bir türlü yerleşik düzene geçemiyorum ki, seyyar bir hayatım var. Dolayısıyla ilişkiler de zorlanıyor. Artık ebedi bir ilişki istiyorum. Karşılıklı anlayış çok önemli. Kız arkadaşımın en azından benimle bir sene dünyayı gezmesi lazım ki, yaşam biçimimi anlasın. Ne kadar yorucu bir hayat olduğuna tanıklık etmeli. Sosyal yaşamınıza vakit ayıramıyorsunuz.