Kadın haklarına adamlar sahip çıktı

Güncelleme Tarihi:

Kadın haklarına adamlar sahip çıktı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 29, 2001 00:00


Eda TANRIKULU
Haberin Devamı

8-15 Mart tarihleri arasında 1. İstanbul Kadın Bienali düzenleniyor. Bu büyük organizasyonun mimarları ise erkekler! Kadın sorunlarının erkek kaynaklı olduğuna inanan Osman Akkuş ve Murat Aksu yola nasıl çıktıklarını anlattılar...

Türk kadınlarına kol kanat germek için kolları sıvayan iki adam var: Ortak özellikleri ikisinin de hem gazeteci hem de sıkı birer çevreci olmaları. Zaten onları da bu biraraya getirmiş. Birinin adı Osman Akkuş, diğerinin de Murat Aksu.

Bu adamların bir misyonu var: Onlar kadınların toplumda ezildiğine inanıyor ve artık buna göz yummak istemiyorlar. Amaç: 1. İstanbul Kadın Bienali'nin başarıyla tamamlamak.

Sonrası mı? Onlar için meçhul değil. Tek düşündükleri, kadın özgürlüğünü uluslararası bir düzeye taşımak. Biz merak ettik ve araştırdık, kadınların haklarını savunmak için ortalığı ayağa kaldıran bu iki adam kimdir ve neler yaparlar? İşte öğrendiklerimiz...

- Nasıl oluyor da iki adam ortaya çıkıp kadın hakları için kolları sıvıyorlar, sebep nedir?

O. A: Aslında biz ikimiz de deliyiz. Ama insancıl deliyiz. Yaşam biçimimiz insan merkezli. Ülke bazında düşünürsek, kadın da bu mozaiğin bir parçası ve tek bir taşın yok olması bile bu mozaiği yıkabilir. Ahenk içinde yaşamalıyız.

- Kadınlar sizce erkeklerden daha mı duyarsız kendi haklarına?

O. A: Anamız da kadın, eşimiz de. Kadına duyarsız değiliz biz, içiçeyiz. Ama bazen görürüz, bazen görmeyiz. Kıraathanede oturup okey oynayarak kadın haklarına sahip çıkılmaz. Bugün Türkiye'de sokak ortasında kocasından dayak yiyen kadına evli diye polis bile karışmıyor. Ne yani, bütün kadınları aikido kursuna mı gönderelim kendilerini savunsunlar diye?

M. A: Bu konuda erkekler bazı kesimlerde daha duyarlı ama her zaman değil. Kadınlar ise bu yolun yolcusuyuz deyip ilgilenmiyorlar. Kabullenmişler. Karı koca arasında da olsa şiddet olmamalı. Amacımız TBMM'yi harekete geçirmek.

- Yani Türkiye'de kadınlar ikinci sınıf yaratıklar mı?

O. A: Başka cinsler de olsaydı, kadınlar kesinlikle üçüncü veya dördüncü sıraya düşerdi! Türkiye gerçeğinde şanslılar ki, ikinci sıradalar...

- Peki ne olacak bizim sonumuz?

M. A: Kadınlar için yeni bir dönem başlayacak artık. Bu bienalin amacı da bu. Uluslararası düzeye açılmak istememizin de sebebi bu. Türkiye'de kadınların özgürlüklerini ve haklarını kazanmalarını sağlamak niyetindeyiz. Bunun için birilerinin kolları sıvaması gerekliydi, bizden önce bu kadar geniş çaplı bir girişimde bulunan olmadı.

- Sizin yakın çevrenizdeki kadınlar ne düşünüyorlar bu girişiminiz için?

O. A: Genelde ikimizin de çevresindeki kadınlar, arkadaşlarımız bizi anlıyor. Ama aileler için aynı şeyi söyleyemeyiz. Daha çok sigortalı bir işte çalıştığımızı, mürüvvetimizi filan görmek istiyorlar. Ama artık onlar bile alıştılar bizim halimize...

Şiddetin kültürle ilgisi yok

- Niye Türkiye'de bu ilki gerçekleştirmek için 2001'i beklediniz?

O. A: Daha önce de aklımızdaydı aslında. Biz çevreciyiz, ekolojiyle ilgileniyoruz. Bu sadece çiçek böcek olayı değildir, insanı da kapsar. İnsandan soyut çevrecilik yaşamla bağ kuramaz. Sıra kadına gelmişti, onun için kadınları savunuyoruz. Belki bundan sonra erkekleri de savunuruz. Anadolu'daki kadın içler acısı bir halde ama inanın buradaki de farketmiyor. Kültür seviyesiyle bir ilgisi yok şiddetin...

- Türkiye, dünya çapında kadın haklarında kaçıncı sırada?

M. A: Bizim bu konuda bir esprimiz bile var: ‘‘15 milyonda 1.’’ İstanbul'un bütün belediyeleri içinde sadece bir tane kadın yönetici var. O da Kıraç Belediyesi'nde. Belki birçok kişinin adını bile bilmediği bir yer orası. Artık anlayın kadın haklarında ne durumda olduğumuzu. Avrupa Birliği diyor ki, ‘‘Tüm yönetimlerde kadın mevcut sayısının yüzde 33.3 olması gerek.’’ Avrupa Birliği yolunu açmak için kadını hakettiği yere oturtmak gerek. TBMM'deki kadın milletvekillerine de faks çektik, bize geri dönmediler...

- Bu girişimin başarıyla sonuçlanma olasılığı nedir?

O. A: Nükleer santraller konusunda çalışmalar yapıldı ve ihale ertelendi. Hayvan hakları TBMM'den geçti. Artık sıra kadında, özgürlük haklarının verilmesi lazım.

M. A: Bienalin sonunda uluslararası bir deklerasyon yayınlamak istiyoruz. Kadına en doğal hakkı olan yaşamsal haklarını geri vermek niyetindeyiz.

1. İstanbul Kadın Bienali'yle ilgili merak ettiklerinizi öğrenmek için aşağıdaki adres, telefon veya e-mail adresine başvurabilirsiniz.

Adres: Gazeteci Erol Dernek Sok. Hanif Han. No: 11, Kat: 4 Beyoğlu-İstanbul.

Tel: 0 212 292 97 65

Fax: 0 212 252 77 85

E-mail: info@kadinbienali.org

URL:www.kadinbienali.org

Projenin gelişimi

Osman Akkuş ve Murat Aksu, 11 Kasım 2000'de bir etkinlik çerçevesinde konuşurlarken, söz kadınlara geliyor ve projenin temelleri atılıyor.

Şu anda tam gün çalışan 14 kişi, yarım gün çalışan 7 kişi var. Bienal süresince toplam 100 kişi civarında olacaklar. İki buçuk aydır aralıksız çalışılıyor.

İki ofis var: Biri Beşiktaş'ta. Orada gelişmeler değerlendiriliyor. Beyoğlu'ndaki ofiste de, daha pratik işler yapılıyor; kontratlar, sözleşmeler, filmlerin getirilmesi, panel koordinasyonları, tanıtımlar, sponsor arayışı gibi...

İstanbul'un merkez olmasının sebebi, en gelişmiş, en kozmopolit şehir olması. Bir de tabii kültür başkenti olması.

Düzenleme kurulunu seçerken basının, kamuoyunun ve Ankara'nın dikkatini çekecek isimlerle yola çıkmak gerektiğini düşündükleri için, sanat, siyaset ve basın dünyasının saygın isimleriyle başladılar.

Kamuoyunun ilgisini çekmek için sinema filmleri, tiyatrolar, sergiler, paneller, sempozyumlar, konferanslar, standlar ve performanslar olacak.

Kültür Bakanlığı ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı'ndan tam destek var. Ama onlar, Meclis'teki kadınların da biraz daha duyarlı olmalarını istiyorlar.

Mart'ın 15'inde bienal bitiyor ve altı ay sonrasında Güneydoğu ve İç Anadolu'yu kapsayan kültürel destek etkinlikler planlanıyor. Seneye de 8-15 Mart tarihleri arasında uluslararası düzeye taşınacaklar. Amaç, yurtdışındaki kadın hareketlerinin adım taşlarını buraya getirmek.

KİM BU ADAMLAR?

Sevgi kelebeği Osman Akkuş

OSMAN Akkuş, projenin idari koordinatörü. 44 yaşında. Aslında alaylı bir gazeteci. Bir de çok sıkı çevreci. Bu amaçla yaptığı eylemlerin haddi hesabı yok. Ama en çok gurur duyduğu, 1996'da Güneydoğu'ya yaptığı ‘‘Barış Yürüyüşü.’’ Türkiye'nin ilk çevre gazetesi olan ‘‘Çepeçevre’’nin sahibi ve genel yayın yönetmeni. Yıllar boyunca da çevrecilik alanında ulusal basın yayın organlarında görev yapmış. Bir de iki yayın dönemi boyunca televizyonda ‘‘Çepeçevre’’ isimli ekoloji programını hazırlayıp sunmuş. Yakınları onu 'Sevgi kelebeği Osman' olarak tanıyorlar.

Çevreci Murat Aksu

MURAT Aksu, projenin koordinatörü. 24 yaşında olan Aksu, şu aralar basın danışmanlığı yapıyor. Ama asıl işi gazetecilik. 1995'te TEMA Vakfı'yla çalışmaya başlamış ve ardından Yeşil İsyan Çevre Grubu'nu kurmuş. Siyanürü İzleme Komitesi başkanlığını yapmış. 1997'de saçlarını yeşile boyayıp bir Türkiye turuna çıkmış. Turdan sonra ekoloji temelli gazete ve televizyon çalışmaları gelmiş. Depremde sırt çantasını kapıp üç günlüğüne diye gittiği Düzce'den dört ay sonra dönmüş. Ardından da kitap çalışmaları geliyor: Biri Düzce depremiyle ilgili, diğeri de kısa öyküler. En son projesi olan belgesellerden, Mevlana'yla ilgili olan hazır, mistik karakterler belgeseli de yolda...

Düzenleme kurulu üyeleri

Bekir Coşkun (gazeteci)

Harun Kolçak (müzisyen)

Melis Sökmen (müzisyen)

Nasuh Mahruki (AKUT Başkanı)

Perihan Savaş (oyuncu)

Seda Kement (basın danışmanı)

Servet Kocakaya (müzisyen)

Sunay Akın (yazar)

Haberin Devamı

Tayfun Talipoğlu (gazeteci)

Zuhal Olcay (sanatçı)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!