Kader utansın ben Londra'da siz e-posta'larla burada...

Güncelleme Tarihi:

Kader utansın ben Londrada siz e-postalarla burada...
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 2002 00:00

SİYASETE GİRVizyon perisi hanımefendi! Bu satırlar, üçüncü kez yazılıyor zat-ı alinize. Bu ülkenin size ihtiyacı olduğunu söyledim. Siyasi arenaya girmeniz gerekiyor dedim.Neden memlekete hizmet etmek istemiyorsunuz? Hangi kulvarda mı yapacaksınız? Tayyip Erdoğan kulvarına ne dersiniz? (Yusuf Y.)- Tayyip Erdoğan bana röportaj vermedi, partisinde yer mi verecek? Kim nereye daha denk düşüyorsa orada kalsın, vizyon sahibi okur. Gazeteciliği adam gibi yapabilsem yeter, siyaset bana fazla gelir! Ama Tayyip Bey'den benim için bir randevu koparırsanız, bakın ona itirazım olmaz...AYAKTA UYURUMBenim ayakta uyuma hikayemin üstüne yoktur. Yaşlı kadıncağızın üzerine ikinci defa düştüğümde, sonunda kalkıp yerini vermişti. Misafirlikte de kenara kıvrılır uyurum, kimse engel olamaz. Sinemaya da gitmek istemez insanlar benimle, filmin başlangıç sahnesiyle uyur, arada uyanır, sonra tekrar dalar ve yazılarla birlikte otomatik olarak uyanırım. (Levent A.)- Demek benim gibi uyku manyakları çok! Gürültü çıkarmadan patlamış mısır yemeyi deneyin, o zaman gözlerinizi açık tutabiliyorsunuz. Ama keyiflidir sinemada uyumak ve uyumuyormuş gibi yapmak, ışıklar yanınca paniğe kapılmak, farkeden oldu mu diye etrafa bakmak, kendinden utanmak... Sevgiler.184.251.937 TLSiz Türkiye'de mi yaşıyorsunuz? Bugün asgari ücret ne kadar biliyor musunuz? Ya da en düşük ev kirası? Sizden sadece bu ikisinin tutarını öğrenmenizi rica etsem, yine aynı şeyleri yazmaya devam eder misiniz? (Kardelen)- Evet tabii ki. Çünkü başka türlüsünü yazabiliyor olsam şimdiye kadar başınızı ağırtmazdım! Siyaset yazıları patlatabilseydim şimdi ortalığı mahvetmiştim! Herkes elinden geleni yapıyor, yapabiliyor Kardelen. Benim kaderime düşen de bu...KOCAN İKTİDARSIZ OLSAYDIRuhunuzun en derininde yatan, adını kendinizin bile anmadığı sorununuz nedir? Sanırım iliğinize kemiğinize kadar hissedebileceğiniz gerçek sevgiyle bir türlü kucaklaşamıyorsunuz. Bunun nedeni belki de geçen gün yayınladığınız listedeki ilk tercihiniz: Seks. Tamam önemli bir madde, herkes için ilk 5'te yeri olmalı. Ama merak ediyorum: Sizi derin bir sevgiyle besleyen erkeğiniz, bir noktada seksten mahrum kalsaydı, yani ömür boyu sizin seks ihtiyaçlarınızı karşılayamayacak olsaydı ne yapardınız? (Neriman)- Palavra mı atayım, doğruyu mu söyleyeyim? Palavra cevap şu: Sevgi ve sadakat her şeyden hatta seksten bile önemlidir. Sevişmesem de olur! Doğru cevap: Valla Neriman Hanım, erkeğimin yapabileceği türden seks yapardık. Bu meretin illa fiilen olması gerekimiyor ki. Sözcüklerle, beyinle de pekala yapılabiliyor. Ama hayatımda seks mutlaka olurdu...PAVURYA CENNETLİKTİRPavurya nedir Ayşe Hanım? Eğer uyumuyorsanız cevap verir misiniz. (Kemal k.)- Kemalciğim, şahane bir şey pavurya. Denizden çıkıyor, kolları bacakları oluyor. Amaç bu kabuklu böceğin beyaz etine ulaşmak. Bu faaliyeti dişlerinle hayata geçirmeye kalkarsan, aman ha, kırarsın! Kerpetene benzeyen şeyler getiriyorlar masaya, sen de ‘‘Bismillah’’ deyip, çatır çutur kırmaya başlıyorsun. İyi ve faydalı bir şey pavurya. Ben kendimden geçiyorum yerken. Cihangir'de Doğa Balık var, orada oluyor. Artık uyuyabilir miyim?KADINLAR SEKSTEN HOŞLANMAZSeksi ilk sıraya koymuşsunuz. Doğru olmadığını biliyorum. Hiçbir kadın seksten hoşlanmaz, seksi aramaz. Gerçek bir kadın aştan hoşlanır ve aşkı arar. Aşk ve sadakatı başa alsaydınız sanırım daha uygun olurdu. (F. Birlik)- Yıllarca size böyle yutturduk. Biz kadınlar sizin kadar bu işlere meraklı değiliz diye. Beyefendi işimize geliyordu hala anlamıyor musunuz? Her kadın için konuşamam tabii ama kadınlar da uzaylı değiller, ruhani zevkler kadar bedensel zevklere de düşkünler. Ama tabii her şey aşk varsa güzel öyle değil mi? Şu an gazetenin camından gördüğüm yüksek gerilim hatları bile gözüme güzel görünüyor mesela...AH SİMİ AH‘‘25 Dakika Sonra Simi’’ yazınızı okuduktan sonra ailece içimizde bir kıpırtı başladı. Okulların da bir hafta geç açılması bu isteğimizi uygulama imkanı verdi. Ama herhangi bir bilgiye ulaşamıyoruz. Acaba... (Selçuk S.)- Tabii. Bendeki irtibat numaralarını hemen vereyim. Knidos Yachting & Tourism Travel Agency: (0252) 712 94 64-712 94 65. Sözünü ettiğim yer Datça'da, her türlü bilgiyi alabilirsiniz oradan. Kaldığımız oteli ise biz internetten bulduk. 40 dolar adam başıydı, kahvaltı dahil. Konaklamada sıkıntı çekeceğinizi zannetmiyorum. Adada bir dolu harika pansiyon var. Bir de şahane balıkçı Manos var biliyorsunuz. Bu kıyağımı unutmayın, Manos'un da telefonunu veriyorum, 0030-024172429. İyi Simi'ler...KONT KESTANEDoğru yazılışı ‘‘marron deguise’’ olacak. Fransızca'da ‘‘marron’’ kestane, ‘‘deguise’’ da tanınmayacak bir kılığa sokulmuş anlamına gelir. Sizin yazdığınız şekliyle asil ismi gibi olmuş, Kont kestane gibi. Yaratıcı olduğu kesin ama doğru değil ne yazık ki. (Yelda R.)- Teşekkür ederim. Ve sizi öperim. Hıyarlık yapıp, yaratıcı olmuşum ama biliyor musunuz, ‘‘kont kestane’’ tanımı çok hoşuma gitti. Benim için o güzel şeyler bundan böyle ‘‘marron deguise’’ değil, ‘‘kont kestane’’dir. Sevgiler.SEKRETERLER DÜRTÜYORBen de yemekten sonra masamın altında, bilgisayarın arkasında uyuyorum. Horladığım zaman ya sekreterler gelip dürtüklüyor ya da kendi gürültüme kendim uyanıyorum. Toplantılarda henüz uyumuyorum, Çukurovalı kanımla insanlarla kavga ediyorum. Kütük gibi yorgun olan ve uyumaya giden Murat Y....- Hoşuma gidiyor böyle itiraflar. Zaten siz Adanalısınız, yaptığınız herhangi bir şeyin hoşuma gitmeme ihtimali var mı? Biz şimdi Adana'da Yüzevler Kebapçısı'nda olacaktık. İşte orada uyumazdık...VAPURDA UYUMAKUyku konusunda ben ve bir grup arkadaşım, aynen sizin gibi düşünüyoruz. Hatta yasal olmasa da BUD (Büyük Uyku Derneği) adında bir derneğimiz bile var. Biz her sabah 8.15 vapuruyla Kadıköy'den Karaköy'e geçiyoruz ve her sabah vapurun aynı koltuğunda uyuyoruz. Uyumamayı çok denedik ama olmuyor. Zaten vapurda, otobüste olsun, 5 dakika uyumanın zevki bir başka oluyor. Neden vazgeçelim ki? Biraz olsun hayatın günlük sorunlarından insanı uzaklaştıran yazılarınızı seviyoruz. Yüzümüze yerleştirdiğiniz küçük tebessüm için teşekkürler. (Barış A.)- Yaşasın! ‘‘Böyle abuk sabuk şeyleri nereden buluyorsunuz, hala niçin o gazetede yazıyorsunuz!’’ deyip beni dövenlerin tarafında değilsiniz demek ki. Sizi seviyorum.AŞK MI KARİYER Mİ23 yaşındaki bir kadın, iletişim okuyup, çeşitli ajanslarda eşek gibi çalıştıktan, trenle, gemiyle, uçakla bütün Avrupa'yı gezdikten hatta New York'a gidip 11 Eylül'ün akabinde mecburen Türkiye'ye döndükten sonra... Çocukluk aşkıyla yeniden ve aniden sevgili olmasını, onun yaşadığı şehirde yaşamak istediğini, İstanbul'da kalmak istemediğini, hatta dün ikinci kez çağrıldığı ülkenin en büyük holdinglerinden birindeki iş görüşmesine gitmeyi reddettiğini... Kariyer denilen şeyin illa da insanları mutlu etmediğini... Örneğini sayısız insanda gördüğünü... Annesine hatta anneannesine, nasıl ve hangi dille anlatabilir? (Su M.)- Zor. Aslında anlatamaz. Çünkü onlar da benim gibi şunu sorar: Aşkını da yaşa, işini de yap! Neden birinden vazgeçmen gerekiyor ki? Üstelik sözünü ettiğin şehir, burnumuzun dibinde. O iş görüşmesine bence git. Aşka dibine kadar inanıyorum, ama insanın hayatta sadece tek bir şeye konsantre olması ne kadar sağlıklı? ‘‘Mesleğin olsun, altın bileziktir’’ gibi laflar etmek istemiyorum ama doğru be...YAYIN YÖNETMENİ'NEÖlüm hakkında muziplik yapılabilir, doğru. Çünkü ölüm herkes için mutlak, tanrısal ve bilinmeyen bir olaydır. Bu yüzden hafifletilmesi, insancıllaştırılması gereklidir ve mizahla mümkündür. Tecavüz ise şu ya da bu şekilde hepimiz için geçerli bir kader değil, bir cinsin temsilcisinin diğer cinsin temsilcisine bilerek ya da bilmeyerek uyguladığı işkencedir. Bu yüzden tecavüz konusunda espri yapmak bu konuyu daha da korkunçlaştırır. Son olarak, tecavüzün sadece bir kadın yakınınızın başına geleceğini düşünmeyin. Erkekler de tecavüz kurbanı olur! Sizin bedeninize, en mahrem duygu ve isteklerinize saldırıldığını düşünün... Düşündünüz mü? Hala tecavüz konusunda muzipliğiniz tutuyor mu? (Ayşegül K.)- Bunları ben söylemiyorum, siz söylüyorsunuz Ayşegül K. Ben yayın yönetmenimize hayatta böyle şeyler söyleyemem, haddime düşmemiş. Ama madem aracı olmamı istiyorsunuz, hay hay. Elçiye zeval olmaz. Sevgiler, saygılar...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!