Güncelleme Tarihi:
Melek Müge Çelebi, Figen Yeşiltuna ve Nurşen Gözüsulu, 20 yıl boyunca Türk Hava Yolları’nda hosteslik ve kabin amirliği yaptılar. Aynı zamanda mesleğe başlayan üç arkadaş, erken emeklilik sonrası ise anılarını "Gökten Üç Hostes Düştü" adlı kitapta topladılar. Uçakta horoz alarmından boğulan yolcuya cımbızlı müdahaleye kadar birçok uçuş anısı bu ilginç kitapta toplandı.
Melek Müge Çelebi, Figen Yeşiltuna ve Nurşen Gözüsulu 20 yıl boyunca Türk Hava Yolları’nda hosteslik ve kabin amirliği yaptılar. Aynı zamanda mesleğe başladılar. Birlikte uçuşlara gittiler. THY’nin tasarruf tedbirleri kapsamında da aynı gün erken emekliye ayrıldılar. İşte bu üç arkadaş, geçtiğimiz günlerde anılarını anlattıkları "Gökten Üç Hostes Düştü" adlı kitaplarını piyasaya sürdüler. Gökyüzündeki lakaplarıyla Ceylan, Karmen ve Barbie, geçtiğimiz yıl Ocak’ta emekli olmalarının ardından Şubat’ta hostes arkadaşlarıyla gittikleri suşi partisinde kitap yazmaya karar verdiler.
HOSTES AYNI ZAMANDA TİYATROCUDUR
"Hostesler bir araya gelince anılar bitmez" diyen Karmen yani Figen Yeşiltuna, cik ciklerin (yeni hosteslerin) ve vak vakların (amirlerin) anılarını kitap haline getirme fikrini Ceylan (Melek Müge Çelebi) ve Barbie (Nurşen Gözüsulu) ile paylaştı. Mesleğe başladıktan sonra üç yıl aynı evde yaşayan üç arkadaş, Nisan’da Antalya Naturland’de kampa girerek kitabı yazmaya başladılar.
Her uçuşumuz bir düğündü diyen Figen Yeşiltuna, hangi ülkelere uçtukları sorulduğunda "Bir uzaya gitmedik" cevabını veriyor ve ardından "Belki American Airlines’la hostes olarak uzaya da gidebiliriz" diye ekliyor. Erken emekli edilmelerine ilişkinse şunları söylüyor: "Amerika’da 60 yaşına kadar hosteslik yapılıyor. Biz 20 sene bu mesleği yaptık. Erken emeklilik uygun görüldü. Yaşımız gelmeden emekli olduğumuz için bu kitabı hazırlarken duygusal anlar yaşadık." Kitapta çok ilginç anılarının olduğunu söyleyen Nurşen Gözüsulu ise bir hostesin aynı zamanda tiyatro sanatçısı olduğuna inanıyor. Annesini yoğun bakımda bırakıp uçuşa gittiğini anlatan Gözüsulu, "Annem geçen yıl kanserdi. Onu hastanede yoğun bakımda bırakıp, hiçbir uçuşumu aksatmadım. Yolculara bunu aksettirmedim. Arabada uçuşa ağlayarak gittim. Uçuşta suratıma maske taktım. Bir tiyatrocu gibi yüzünden tebessümü eksik etmemesi lazım." diyor.
UNUTULMAYAN UÇUŞ HİKAYELERİ
İşte üç hostesin uçuşlarda yaşadıkları ve kitapta yer verdikleri anılardan birkaçı:
Uçakta horoz alarmı: Singapur’a havalandık. Bir horoz sesi yankılanmaya başladı. Uyumakta olan yolcular aniden uyandılar. Bazıları ise ekiple seferber olup koltukların altlarında, dolapların içinde horoz aramaya başladılar. Tam o sırada bir yolcunun hostes çağırma ışığı yandı. Hostes yolcunun yanına gitti. "Beyefendi, horozu buldunuz mu yoksa?"
"Evet" yanıtı geldi.
"Peki ama nasıl olur, nerede?"
"Burada benim yanımda" diyerek çalmakta olan horoz alarmlı saatini susturdu.
Yolcu boğuluyor: "Bir yolcu boğulmak üzere yetişin amirim!" Koltuğundan taşan şişman bir yolcumuz, garip hırıltılar çıkararak uyuyordu. Her nefes alışında, ağzındaki ciklet balon oluyordu. Adam boğulur diye acilen bir cımbız bulduk ve cikleti ağzından cımbızla çektik.
Peruk aranıyor: Hızla kokpite doğru koşan heyecanlı hostesin elinde bir kafa derisi. Peşinde de "Saçlarım, saçlarım, geri verin saçlarımı" diyerek bağıran bir yolcu. Aceleci hostes ise parmağındaki yüzüğe takılan saç tellerini ayırmaya çalışırken, bir taraftan da ağlamaklı bir sesle "Beyefendi, peruğunuzu hemen iade edeceğim" diyordu.
Cik cikler uçuşurken
Kitabın bir bölümünde de amir olan üç hostesin, cik cikleri yani yeni hosteslerle yaşadıkları anlatılıyor.
n Hamile yolcu, uçağın kapısında kendilerini karşılayan cik cik’e "Ben yüklüyüm" dedi. O da "Verin hanımefendi, ben taşıyabilirim" demişti.
n Köln seferinde; bir charter yolcumuz, "Küçük su dökmek istiyorum, nerede dökebilirim?" diye cik cik’e sordu. Cik cik, "Verin amca, ben dökebilirim" deyince, adamcağız utancından altına işedi.
n Londra uçuşunda; acemi hostes, yan yana oturan çiften yaşı epeyce geçkin olanına sordu. "Hanımefendi oğlunuzun ikramını masasına bırakabilir miyim?" Kadın, nefretle öyle bir bakış fırlattı ki, kızcağız korkudan kendini diğer bölüme zor attı. Daha sonra gördü ki, delikanlı uyanmış, çift el ele öpüşüp koklaşıyorlar.
EMNİYET AMİRİ DE OLDU
Kitapta genç kabin memurlarının amirler için "Yerde bol bol yağlayalım da havada gıcırdamasınlar" dedikleri, amirlerin de cik cikler yani genç kabin memurları için "Yerde ütüleyelim de havada düzgün olsunlar" mantığıyla davrandıkları da anlatılıyor. Aşağıdaki hikaye de bu durumu kanıtlıyor:
Bodrum’da tüm uçuş ekibi bir arada yemek yemektedir. Kabin amiri olan Figen Yeşiltuna’nın etrafında tüm hostesler "amirim, amirim" diyerek koşuşturmaktadır. Yeşiltuna sigarasını yakacağı zaman eski Türk filmlerinden bir sahne gibi tüm çakmaklar aynı anda çakmakta, hatta tuvalete kalkacağı zaman tüm masa ayağa kalkmaktadır. Yemek sonunda restoran sahibinden kocaman bir meyve sepeti masaya gelir. Altındaki notta "Emniyet amirimize saygılarla" yazmaktadır.