Jonathan Adler tasarladı Brooke Shields tanıttı

Güncelleme Tarihi:

Jonathan Adler tasarladı Brooke Shields tanıttı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 07, 2009 00:00

Dünyanın adı en çok duyulan ve en çok tüketilen lüks çikolata markası Godiva, 14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle özel bir otel odası hazırladı. New York’taki Bryant Park otelin süitlerinden biri tamamen Godiva çikolatalarıyla kaplandı. Duvarlar, koltuk kenarları, yatak başı, yemek masası, satranç taşları, vazolar, vazolardaki güller... Aklınıza ne gelirse.

Haberin Devamı

Bütün bu mobilyalar, ABD’nin şu anda dekorasyon konusunda referans noktalarından biri olan, lüks butikleriyle ünlenen çömlek ustası Jonathan Adler’ın elinden çıkma. Adler’ın objeleri de tamamen çikolatayla kaplandı, hatta bazıları yeniden çikolatadan yapıldı. Süitin tanıtımını ünlü yıldız Brooke Shields yaptı. Çünkü Godiva, koleksiyonundaki çikolataları gibi, Shields’ın de mükemmel bir karışım olduğunu düşünüyor: Güzel, zeki, eğitimli, hem iş kadını hem anne. Şu anda Türkiye’de de gösterilen Lipstick Jungle (Ruj Ormanı) dizisinde oynayan Brooke Shields’le güzellik anlayışını, tasarımcı Adler ile dekorasyonla mutlu olmanın yollarını konuştuk.
Güzelsin diyenlere hiç inanmadım, tek derdim Princeton’a gitmekti

? Godiva bu çikolata süitinin tanıtımı için sizi seçti çünkü onlara göre siz eğitiminiz ve kariyerinizle örnek bir ünlüsünüz, değil mi?
-Onların ne düşündüğünü bilemem ama bence Godiva ile ortak bir noktamız var: İkimiz de zamana karşı dik durabiliyor, eğilip bükülmüyoruz. Özünü değiştirmeden yeniliklere adapte olabilmek, benim de hayat felsefem.
? Küçüklüğünüzden beri dünyanın en güzel kadınlarından
biri olarak anılıyorsunuz. Bu
yüzden görünüşünüzle takıntılarınız olmadı mı?
-Evet, bu güzel kadın etiketi üstüme daha yeni yetmeyken yapıştırıldı ama ben buna hiç inanmadım. Sağlıklı bir insanın kendisinin dünyanın en güzel kadını olduğuna inanması mümkün değildir aslında. Bu tip iltifatlardan kopuk yaşadım ben. Tek derdim iyi bir üniversiteye gitmekti.
? Onu da başardınız, Princeton’a gittiniz. Aileniz mi istedi bunu?
-Annem ve babam çok akıllıca bir şey yapıp beni hiç zorlamadılar çünkü inatçıyımdır,  zorlarlarsa tersini yaparım. Üniversiteye gitmeyi hiç kimsenin etkisi altında kalmadan istedim, hem de çok. Çünkü hayatta ne olursa olsun elinizden alınmayacak tek şey aldığınız eğitimdir. Para, şöhret, güzellik geçebilir ama Princeton’da öğrendiklerim hep benimle olacak.
? Neden Fransız dili ve edebiyatı okumak istediniz peki?
-Bir kere mutlaka edebiyat okuyacaktım, bunu kafayı koymuştum. İngiliz edebiyatıyla ilgili yazılmamış tez kalmamıştı. Daha önce yüzlerce kez yapılmış bir Chaucer araştırması için de gitmemiştim Princeton’a, ufkumu genişletmeliydim. Fransızca konuşabilmeyi de çok istediğim için Fransız Edebiyatı’nı seçtim.     
KIRIŞMAYAYIM DİYE
DAHA AZ GÜLEMEM
? Yaşlanmak korkunç geliyor mu?
-Kaçınılmaz son! Bu konuda yapabileceğim bir şey yok. Düzenli spor yapıyorum ama hayatımı yaşlanma korkusuna takılı olarak geçirmiyorum. Çok gülerim, gözlerimin ve dudaklarımın yanında kırışıklıklar oluştu bile. Kırışmayayım diye daha az gülecek halim yok!
? Lipstick Jungle dizisinde canlandırdığınız Wendy karakteri iş temposu yüzünden iki çocuğunu ihmal ettiğini düşünerek sıkıntı yaşıyor. Sizin de iki kızınızla dizi seti arasında kaldığınız oluyor mu?
-Elbette... Zaten çocuğunuz olduğu andan itibaren anneliğinizi, yeterli olup olmadığınızı sorguluyorsunuz. Dizideki Wendy, eve parayı getiren kişi ama çocuklarıyla az vakit geçirdiği için kafasının üstünde bir suçluluk bulutuyla dolaşıyor. Bu bulut Manhattan’daki birçok çalışan kadının üstünde. Ben de zaman zaman sıkılıyorum ama iki kızım var diye çalışmayı bırakamam çünkü çalıştığım zaman daha mutluyum, dolayısıyla daha iyi bir anneyim. Onlara hem gurur duyacakları bir işleri hem de aileleri olabileceğini gösteriyorum. Büyüdüklerinde bunu daha iyi anlayacaklar.

Haberin Devamı

Evinizi dekore ederken absürd olun kapınızı turuncuya boyayın

Haberin Devamı

? Godiva Sevgililer Günü süiti için tasarladığınız objeler çikolatadan yeniden yapılmış. Nasıl buldunuz?
- Bayıldım doğrusu. Biblolarım nasıl büyük birer çikolata heykele dönüştü, inanamıyorum. Onlara hiçbir zaman aynı gözle bakamayacağım. Ufkum açıldı.
? Estetik anlayışınızı bir cümleyle özetleseniz?
- Çok basit: Neşeli ve şık! Beni ve çevremdekileri mutlu edecek objeler tasarlıyorum.
? Son 10 yılda Jonathan Adler markası çok büyüdü, ABD’nin birçok yerinde lüks butikler açtınız. Herhangi bir çömlekçiyken bu noktaya nasıl geldiniz?
- Çok şanslıydım herhalde. Gerçekten tasarımcılığa çömlek yaparak başladım ama bir nokta geldi ki işimin sadece çömlekçilik değil, yaşadığımız mekanlar için bir ruh yaratmak olduğunu fark ettim.
? Eşiniz Simon da bir tasarımcı, New York’un ünlü dükkanı Barney’s’in vitrinlerini yapıyor. Onun etkisi var mı yarattığınız objelerde?
- Simon’la 15 yıldır birlikteyiz. Tasarıma bakışımız çok benziyor. Bohem şeylerden hoşlanıyoruz. Zaten mutlu bir ilişkiniz varsa, bu sizi daha yaratıcı kılıyor, güven duygusu veriyor. Bir gün bütün dükkanlarım yanıp kül olsa, Simon’ın yanımda olacağını biliyorum, bu da müthiş bir özgürlük.
? Çömlekçi olmak istediğinizi söylediğinizde anne babanız “Git düzgün bir iş bul” diye karşı çıkmış.  Şimdi mesleğinizle barıştılar mı?
-Babam 10 yıl önce öldü ve ne yazık ki tasarımlarımın nasıl büyük bir başarıya dönüştüğünü göremedi. Ama annemin heyecanı bana yetiyor. Yıllar içinde öğrendiğim bir şey var: Ben bir çömlekçiyim, eşim bir vitrinci. Aptalca iki meslek seçimi gibi görünüyor değil mi? Ama ikimiz de hem başarılı olduk, hem para kazandık hem sevdiğimiz işi yapıyoruz. O yüzden gençlere şunu söylemek istiyorum: Kim ne derse desin, içinizden gelen yolu seçin. Herkes avukat ya da doktor olmak zorunda değil. Zamanın nereye akacağını kestiremezsiniz.
? “Tasarım Yoluyla Mutlu Olmanın Reçetesi” adlı bir kitap yazdınız birkaç sene önce. Nasıl bir reçete bu?
-Birinci kural: Evinizde sadece sevdiğiniz eşyalar olsun. Moda diye, arkadaşlarınız almış diye içinize sinmeyen bir obje yaşadığınız yere girmemeli. İkinci kural: Giriş kapınızı ya da evde en çok karşınıza çıkan kapıyı turuncuya boyayın. Mesela yazlığımın kapısı nefis bir turuncuya boyalıdır. Beni çok mutlu eder. Üçüncü kural: Evinizi dekore ederken absürd olun. Örneğin küçük bir daireniz var, gidin bir kral koltuğu ve asası alın. Bu sizin hayatla dalga geçme yeteneğinizi artırır.  Dördüncü kural: Sık sık mobilyalarınızın yerini değiştirin. Bu da yeni bakış açısı ve ilham verir.
? Güzel bir evim olması için çok paramın olması şart mı?
-Hayır. Geçen gün birinin ofisini yeniden düzenlemek için 1 milyon dolar harcadığını duydum. 1 milyon dolar bütçe dekorasyonun bütün neşesini kaçırır bence. Eğer zevkliyseniz en ucuz ve basit mobilyalarla harika bir ev yaratabilirsiniz. İkinci el eşyalar satan dükkanlara mutlaka bakmanızı öneririm.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!