John Erol ya da Yılmaz Erolgaç

Güncelleme Tarihi:

John Erol ya da Yılmaz Erolgaç
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2008 00:00

İstiklal Madalyası sahibi bir babanın, yetim ve yoksul büyüyen çocuğuydu Yılmaz Erolgaç (74). Kadıköy Mühürdar Caddesi’nde geçen çocukluğu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezuniyetinin ardından annesiyle bir gemiye bindi ve 1958’de Amerika’ya gitti. Wall Street’in göbeğinde bir lokantada bulaşıkçılığa başlaması her şeyi değiştirdi.

Binbir çabayla brokerlık hayatı başladı. Dünyanın en büyük borsa bankeri firmalarını temsil etti, portföy yönetti. Shearson Lehman Brothers’ın başkan yardımcılığına kadar yükseldi. Bu şirket daha sonra ikiye ayrıldı. Biri batışıyla dünya ekonomisini sarsan krizin merkezindeki dev yatırım şirketi Lehman Brothers! Emekli maaşını hálá Lehman Brothers’tan alıyor. Erolgaç dünyanın finans zirvesindeki hayatını ve oraya ulaşmasını sağlayan mucizeyi anlattı.

Yılmaz Erolgaç ya da Amerikan finans piyasasındaki adıyla John Erol, Türkiye ekonomi çevrelerinin tanıdığı bir isim. Finans sektörüyle hiç ilgilenmiyor olsanız da onun hayat hikayesi bir çırpıda okunuyor. Dharma Yayınları’ndan çıkardığı "Amerika’da Kırk Yıl" kitabında anılarını anlatıyor.

Haydarpaşa Lisesi’ni ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni babasız bitiren Erolgaç, bir Amerikalıyla evlenip Amerika’ya yerleşen ablası çağırınca uluslararası hukuk okumak için oraya gitti. Manisa Şilebi, uzun bir yolculuğun ardından annesini ve Yılmaz’ı Amerika’ya götürdü. Bulabildiği ilk iş, Amerikan borsasının kalbi Wall Street’teki bir lokantada bulaşıkçılıktı.

Erolgaç bulaşıkçılıkta 9 gün geçirdikten sonra "Ben Amerika’ya bunun için mi geldim" deyip civardaki firmalara başvurdu. Hepsine "Hukuk mezunuyum bir lokantada bulaşık yıkıyorum, eğitimime uygun bir iş arıyorum" diyordu. Sonunda bir şirkette muhasebe yardımcısı olarak işe kabul edildi. Yeni işini restorandaki patronuna söylediğinde patronu "Amerikalı gibi düşünmeyi çabuk öğrendin" dedi. Erolgaç yıllar sonra koca bir şirketin genel başkan yardımcısı olduğunda ilk patronuna yeni konumunu anlattığında eski patron hayli keyiflenecekti: "İçkiler benden!"

EŞİ VİBEKE İLE TANIŞTI
/images/100/0x0/55ea0df7f018fbb8f867ea15


İlk borsa ziyareti onu şaşırtmıştı. Futbol sahasından büyük yuvarlak bir salonda 3 bin kişi telaşla bir yerlere koşturuyor, telefona sarılıyorlardı. Kararını verdi. Uluslararası hukuk değil finans okuyacaktı. Gece kurslarına kaydoldu. Bir sürü sevgili değiştirdi. Ta ki hayat arkadaşı olacak Danimarkalı Vibeke’yi bulana kadar. Çift New York’ta evlendi.

Erolgaç 1966’da askerliğini yapmak için Türkiye’ye döndü. 1968’de New York’a döndüğünde borsa bankerlerinin hesaplarını tutarak yeniden işe başladı. Yaptığı iş senetleri dizmekten öte gitmeyince patronun karşısına dikildi: Şirketinizde iki diploması olup da bütün gün senetleri alfabetik sıraya koymakta kullandığınız kaç kişi var?

Önce "margin" departmanı denilen bölüme geçirildi. Ama broker olmak istiyordu. Broker olmak için, borsaya üye bir firma tarafından aday gösterilmesi, altı aylık eğitim ve açılan sınavda başarılı olması gerekiyordu. Üstelik broker olmanın yazılmamış kuralları vardı. Ya çevresi geniş ve zengin bir aileden gelmek ya da Yale, Harvard gibi bir üniversiteden mezun olmak!

VE BİR MUCİZE

Sınavı geçtiği gün patronu onu işi öğretmesi için Max Smith’e teslim etti. Smith’in bu işi çabuk öğretmek için ilk yaptığı şey, Erolgaç’a kendi parasıyla hisse senedi satın aldırmak oldu. Hisselerden zarar etti ama bu tecrübeden çok şey öğrendi. Müşteri bulmak için karvizitler gönderiyor telefonlar ediyordu. Patronu, "Senin ismini bile telaffuz etmeye çekinecekler, önce adını kısalt" dedi. Soyadını Erol’a, ilk adını da Türkçe Can’a benzediği için John’a çevirdi.

Bir akşam arka sokaktaki çöp bidonlarının birinde bir müşteri bilançosu gözüne ilişti. Bidon, Merrill Lynch’in eski müşteri bilançolarıyla doluydu, bir hazine bulmuşlardı! İki koca torbayı doldurup ofise götürdüler. Kayıtlar yatırımcıların spekülatör mü, konservatif mi olduğunu gösteriyordu. Hepsini tek tek aradılar ve nabza göre şerbet verdiler. Müşteriler portföylerini onlara kaydırmaya başladı. 15 yıl süren güzel bir ortak çalışma hayatı başladı.

1973’teki kriz onların şirketini de etkiledi önce Bache firmasına, sonra da Loeb Rhoades yatırım bankasına geçtiler. Bu şirket birkaç birleşmeden sonra Lehman Brothers ile evlendi. Böylece Wall Street’in ikinci güçlü firması olmuşlardı.

Erolgaç 1989’da emekliye ayrıldı ama 1999’a kadar da Lehman Brothers’a danışmanlık yapmaya devam etti. Şimdi yazları Türkiye’de, kışları Florida’da geçiriyor. Lehman Brothers senetlerinin hepsi zaten batmış. Miktarını söylemiyor ama Bodrum’dan bir ev alacak kadarmış! Üstelik emekli maaşının bir bölümünü Lehman Brothers ödüyor. Yılların yatırımcısı, şirketten kendisine edilen "Emeklilik planınızda azalma olacak" telefonunun hayra alamet olmadığını da gülerek söylüyor: Herhalde yılbaşından sonra maaşımı ödeyemeyecekler!

EROLGAÇ’A GÖRE LEHMAN BROTHERS NASIL BATTI?

Klasik brokerlık işinden mortgage işine döndüler. Esasında bu borsa bankerlerinin işi bile değildir. Bankalar önüne gelene borç verdiler, burada bir takım dolaplar döndü. Diyelim ki evin kıymeti 400 bin dolar. Birçok sahtekar, evin kıymetin 700 bin gösterdi ve bankadan 600 bin dolar borç aldı. Tabii borcunu ödemedi, gel evi al, dedi. Banka evi geri aldı ama sonuçta değeri 400 bin dolardı. Bankalar bu şekilde ev satın almak isteyenlere devamlı borç vermişler, banka borç verdiği adamın bunun geriye ödeyip ödemeyeceğini umursamıyor, çünkü onu tahvil olarak paketliyor ve başkasına satıyor. Bankalar herkese borç para verince önce evlere talep arttı, ev fiyatları önce çıktı. Sonra fiyatlar düşmeye başlayınca yatırım yapanlar dur bakalım biz nereye yatırım yapıyoruz dediler. Bunun üzerine Lehman Brothers’ın yarattığı bu borç kağıtları elinde kaldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!