John Carter Mars’ta savaşıyor

Yaratıklarla insanların aynı karelerde, gerçekte de varlarmış gibi nasıl gösterildiğinin en güzel örneği.
Film, bilimkurgu edebiyatının önde gelen isimlerinden Edgar Rice Burrooughs’un Tarzan’dan sonraki en ünlü kahramanı olan John Carter’ın 100. yaşını kutluyor.

YAĞMURDAN KAÇARKEN DOLUYA TUTULUYOR

John Carter, Amerikan iç savaşına katıldıktan sonra savaşmamaya yemin etmiş emekli bir asker.
Kim olursa olsun, ne için olursa olsun savaştan, çatışmadan uzak duruyor.
Ama bir şeyden ne kadar çok kaçarsan gelir seni bulur.
Kızılderililerden kaçarken bilinmeyen bir şekilde gözünü Mars gezegeninde açan John Carter, burada kendisini gezegen sakinlerinin arasında git gide büyüyen bir savaşın ortasında buluyor.
Tarafların arasında Tars Tharkas ve çekici prenses Dejah Thoris de var.
Carter, yok olmanın eşiğindeki bu gezegende saf tutuyor ve Barsoom halkının kurtuluşu için kolları sıvamak zorunda kalıyor.

PRENSES ADI ERKEKLERİ UZAKLAŞTIRIR MI!

John Carter’ın yönetmeni Finding Nemo ve Wall-E gibi filmlerin akademi ödüllü yönetmeni Andrew Stanton.
Stanton her şeyden önce filmin ismi ile mücadele etmek zorunda kalmış.
Edgar Rice Burroughs’ın ‘A Princess Of Mars’ isimli bilim-kurgu romanından uyarlanan filmin adı sürekli değişti.
İlk başta düşünülen ‘A Princess of Mars’, erkek izleyicileri filmden uzaklaştıracağı için rafa kalktı.
Sonrasında filmin adı ‘John Carter of Mars’ olarak belirlendi.
Ancak yapımcılar bu isme de genç kızların ilgi göstermeyeceğini düşündüler.
Kala kala elde John Carter kalmıştı!

MARS TASVİRLERİ ESKİYE DAYANIYOR

John Carter’da maceranın ve aksiyonun yanında Marslı prenses ile dünyalı savaşçı arasındaki aşk ilişkisi de işleniyor.
Ama tabii arka planda daha çok entrika var.
İki ayrı ırk arasındaki savaşta ayak oyunları tarihte ya da günümüzde gördüklerimizden çok da farklı değil.
John Carter’ın yüzde 90’ı Mars’ta geçiyor.
Filmdeki Mars tasvirleri dönemin ünlü astronomu Pervical Lowell’ın çizimlerine dayanıyor.
Lowell, Mars’ta kanallar olduğunu ileri sürmüştü, zaten bunların tasvirlerini filmde görmek mümkün.
Mars’ın dünyalı John Carter’ın yükseklere zıplamasına (ki bunlar filmin en komik sahneleri, gülmeden izlemek elde değil) olanak sağlayan yerçekimi sistemi, gezegen sakinlerine aynı olanağı vermiyor.

MARS’TAKİ KÖPEK DE SADIK

John Carter ağır topları fazla olmayan, iddiasız bir kadroyla ama muhteşem bir prodüksiyonla beyazperdede.
Filmin en ünlüsü Willem Defoe, üç metre boyunda, dört kollu Thark lideri Tars Tharkas rolünde. John Carter’ı oynayan yakışıklı ise ilk kez böyle büyük bir prodüksiyonda başrol oynayan Taylor Kitsch.
Lynn Collins, Thomas Hayden Church ve Mark Strong’un da rol aldığı John Carter’ın en sevimlisi ise Marslı yaratıklar arasında köpeği andıranı, Woola.
Film boyunca John Carter’ın yanından ayrılmayan bu sevimli yaratık başka bir gezegende de olsa insanın en sadık dostunun köpekler olduğunu kanıtlar gibi.

JOHN CARTER
JOHN CARTER: İKİ DÜNYA ARASINDA
Yön: Andrew Stanton
Oyn: Taylor Kitsch, Lynn Collins, Samantha Morton, Mark Strong
Tür: Dram-Aksiyon
Süre: 140 dk.

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ

Harry Potter baba oldu

THE WOMAN IN BLACK
SİYAHLI KADIN
Yön: James Watkins
Oyn: Daniel Radcliffe, Ciaran Hinds, Janet McTeer, Roger Allam
Tür: Gerilim

Susan Hill’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan Siyahlı Kadın, Harry Potter olarak tanıdığımız Daniel Radcliffe’in, Harry Potter serisinin tamamladıktan sonra rol aldığı ilk film. Radcliffe filmde hayaletli bir kasabaya göreve giden avukatı canlandırıyor. Viktoria döneminde geçen bir gerilim hikayesi anlatıyor Siyahlı Kadın. Hayalet temalı gerilimlerden. Genç avukat Arthur Kipps (Daniel Radcliffe), 4 yaşındaki oğlu Joseph’le yaşıyor. Eşini doğumda kaybeden Arthur ile oğlu arasında, muhtemelen anneyi kaybetmiş olmaktan doğan, sağlam ve duygusal bir bağ var. Arthur bir iş için evden ayrıldığında yaşanan sahne bu bağı çok güzel anlatıyor ve gerilim filminin içinde izleyenleri daha ilk dakikadan duygulandırmayı başarıyor. Arthur, Crythin Gifford kasabasına gidiyor. Oradaki işi Eel Malikanesi’nin merhum sahibinin hukuki işlemlerini yürütmek. Ne var ki kasabada pek de hoş karşılanmıyor Arthur. Her tarafında ayrı bir tuhaflık var malikanenin ve tabii çevredeki insanlarda da. Bir görünüp bir kaybolan siyahlı kadında ise pek çok sır gizli. Gerilim unsurlarını iyi kullanan filmin en büyük dezavantajı Harry Potter’ın hafızalarımıza fazlasıyla kazınmış olması. Daniel Radcliffe’i baba rolünde izlemeye henüz hazır olmayabilirsiniz. Neyse ki film başrolden ziyade yan karakterler, puslu, tekinsiz atmosfer ve onlara uygun müziklerle gerilimi fazlasıyla vermeyi başarıyor.

Şifreli sinyallerin ardındaki serüven

JOURNEY 2 THE MYSTERIOUS ISLAND
GİZEMLİ ADAYA YOLCULUK
Yön: Brad Peyton
Oyn: Dwayne Johnson, Michael Caine
Tür: Aksiyon
Süre: 94 dk.

Jules Verne’in aynı adlı romanından esinlenen ve 2008’de vizyona giren Dünyanın Merkezine Yolculuk, dünya çapında 242 milyon dolarla yapımcılarına ciddi paralar kazındırınca benzer formüllü ikinci film gecikmedi. Gizemli Adaya Yolculuk adlı bu ikinci filmin ilham kaynağı, Verne’in Gizemli Ada ve Denizler Altında 20.000 Fersah adlı eserleri. İlk filmden kalan tek isim hikayenin başkahramanı Sean’ı canlandıran Josh Hutcherson. İlk filmdeki Brendan Fraser’ın yerini burada Dwayne Johnson almış. Ağır top olarak Michael Cane’i izliyoruz. Daha fazla görsel efekt ve renkli bir macera vaad eden bu devam filminde serüven, var olmayan bir adadan gelen sinyallerle başlıyor. 17 yaşındaki Sean Anderson, hiçbir adanın olmaması gereken bir yerden şifreli bir yardım sinyali alıyor. Sean’un sinyalin kaynağını araştırmasına engel olamayan üvey babası Hank, kendilerini önce Güney Pasifik’e, ardından da çok az kişinin görmüş olduğu bir yere götürecek olan macerada ona eşlik ediyor. Bu adada bir sürü dehşet verici yaratık ve karanlık ormanlar var ve adaya gidenlerin tek yolu ellerinden geldiğince hızlı olmak ve mücadele etmek.

Kadın yönetmenden seri katil filmi

TEXAS KILLING FIELDS
ÖLÜM TARLASI
Yön: Ami Canaan Mann
Oyn: Sam Worthington, Jeffrey Dean Morgan
Tür: Aksiyon
Süre: 105 dk.

Ünlü yönetmen Michael Mann’ın kızı Ami Canaan Mann bir seri katil hikayesiyle karşımızda. Teksas’ta yıllardır anlatılan bir dizi cinayete dayanan filmin senaryo yazarı Don Ferrarone, 50’nin üzerinde kadının Ölüm Tarlaları’na atıldığı bu vaka üzerine yaptığı araştırmaları Michael Mann’ın isteği ve desteğiyle senaryoya dönüştürmüş. Titanlar’ın Öfkesi filminde de izleyeceğimiz Sam Worthington bu filmde kapana kısılmış bir dedektifi canlandırıyor. Hogo’nun küçük oyuncusu Chloe Grace Moretz ise kurban rolünde. Ölüm Tarlası, Teksas’taki küçük bir kasabada cinayet masası dedektifi olan Jake ile Pam ve bölgeye New York’tan nakledilen kurbanlarını öldürdükten sonra parçalara ayırıp Ölüm Tarlası olarak bilinen bir bataklığa atan sadist bir katilin peşine düşmelerini konu alıyor. Dedektiflerin tanıdığı genç bir kız kaybolunca, katili yakalamak için zamanla yarış başlıyor.

Vatan Şaşmaz başrolde

SENİNKİ KAÇ PARA
Yön: Hakkı Görgülü
Oyn: Vatan Şaşmaz, Fulden Akyürek, Azer Bülbül, Melih Oğuzhan
Tür: Komedi-Dram

Ruhunu şeytana satma trajedisini komediye dönüştüren Seninki Kaç Para’yı, Harbi Define’den sonra ikinci kez yönetmen koltuğuna oturan Hakkı Görgülü yönetiyor. Sinemada ilk kez başrolde izlediğimiz Vatan Şaşmaz filmde ruhunu şeytana satan Cemil Poyraz’ı canlandırıyor. Cemil Poyraz, maddi durumu kötü olan evli, çocuklu biri. İşleri ters gidince çok para kazanmak için her yolu deneyen Cemil, tanıştığı bir işadamından para kazanmanın yollarını öğreniyor. İşadamı Cemil’e İstanbul’da yaşayabilmesi ve çok para kazanabilmesi için ruhunu şeytana satması gerektiğini söylüyor. Ruhunu şeytana satan Cemil için önceleri her şey yolunda gitse de zamanla işler tersine dönüyor. Vatan Şaşmaz’a hem komedide hem de dramatik sahnelerde başarılı olduğunu gösterme imkanı sağlayan Seninki Kaç Para, bu haftanın tek Türk filmi.

Sezen Aksu, Kraliçe Shifa oldu

MAX BEGINS
MAX MACERALARI: KRALIN DOĞUŞU
Ses: Sezen Aksu, Yekta Kopan, Engin Altan Düzyatan, Özge Özpirinçci
Tür: Animasyon

Bir dondurma markasının maskotu olan Aslan Max, Endonezya yapımı bir animasyon ile çocuklar için sinemalarda. Bu animasyonun bizler için en ilgi çekici yanı ünlü isimlerden oluşan seslendirme kadrosu ve tabii ilk kez bir animasyonda dublaj yapan Sezen Aksu. Aksu, filmde Max’in annesi Kraliçe Shifa’yı seslendiriyor. Tarihin yazmadığı çağlarda, Kral ve Kraliçe güç kristallerinin yerini gösteren aslan tılsımını yeni doğan oğulları Max ile uzaklara gönderiyor. Yıllar sonra Gölgelerin Efendisi Max’ı saklandığı orman evinde buluyor. Max ve arkadaşları kristalleri korumak ve Gölgelerin Efendisi’ni engellemek zorundalar.