Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2007 00:00
Kadınların jinekolojik muayene korkusu ve ihmali, birçok sağlık sorununun geç yakalanmasına yol açıyor. Sadece bu nedenle yıllarca doktora gitmeyen kadınların sayısı azımsanmayacak kadar çok. İyi eğitimli veya kariyer sahibi olmak bile bu korkuyla başetmek, muayene masasına gerilmeden çıkmak için yetmeyebiliyor. Oysa jinekolojik muayeneyle kanserden kısırlığa birçok ciddi hastalığın erken dönemde teşhisi mümkün.
Jinemed Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Meriç Karacan, jinekolojik muayeneyle hastalıkların erken tanısının aslında çok kolay olduğunu hatırlatıyor. Örneğin muayene sırasında vajinadan alınacak çok az miktardaki sıvı örneğine yapılacak PAP smear testi rahim ağzı kanserlerinin erkenden tanınmasına olanak sağlıyor. Rahim ağzı kanserleri, meme kanserinden sonra kadınlarda en çok ölüme neden olan kanser türü. Yaklaşık her 65 kadından biri yaşamı boyunca rahim ağzı kanserine yakalanıyor.
TESTLERE 20’Lİ YAŞLARDA BAŞLAYIN
Rahim ağzı kanserlerinin görülme yaşı en sık 35-39 ve 60-64 yaşları arasında. Dolasıyla testlere 20’li yaşlarda başlanması öneriliyor. Dr. Karacan, "Kanserin ilk başladığı dönemden, ortaya çıkışına kadar yaklaşık 10-15 yıl geçiyor. Ayrıca son yıllarda geliştirilen ve rahim kanserini önlemede etkili olan HPV aşısı da muayeneye gitmek için bir neden. Bu aşının 10-30 yaşları arasında uygulanması HPV denen virüsün bazı tiplerine karşı koruma sağlayacağı için rahim ağzı kanserini de önleyecektir. Rahim ağzı kanserlerinin yüzde 90’ının HPV nedeniyle olduğu biliniyor" diyor.
DÜZENLİ MUAYENELER HASTALIĞI YAKALAR
Jinekolojik muayene sırasında vajinal ultrasonografiyle her iki yumurtalık inceleniyor. Bu da yumurtalık kanserlerinin erken tanısına yardımcı. Yumurtalıktaki küçük kistler, çok erken dönemdeki kanserler dahi bu sayede rahatlıkla görülebiliyor. Yumurtalık kanserlerine her 70 kadında bir rastlanıyor. Dr. Karacan, "Vajinal ultrasonografinin yaygınlaşması bu kanser türünde de erken tanıya olanak sağlıyor ve ölümleri engelliyor" diyor.
Jinekolojik muayenenin bir parçası da meme muayenesi. Meme kanseri, kadın kanserleri içinde birinci sırada yer alıyor. Yaklaşık 11 kadından biri, yaşam boyunca meme kanserine yakalanma riski taşıyor. Kadın hastalıkları ve doğum doktoruna gitmek bu kanser türünde de erken tanıda yardımcı.
Ayrıca muayene sırasında, kadınlara meme muayenesini kendilerinin de nasıl yapabileceği öğretiliyor. Dr. Karacan, "Mamografi olarak adlandırılan ve memenin radyolojik incelemesine dayanan tarama yöntemini 40 yaş ve üstü kadınlara öneriyoruz. 40-50 yaş arasında 2 yılda bir ve 50 yaş üstünde her yıl mamografi yapılması meme kanserinin erken tanısında yardımcı. Düzenli muayene ve testler, meme kanserinden ölüm riskini de azaltıyor" diyor.
AİLENİZDE KANSER VARSA JİNEKOLOĞUNUZA SÖYLEYİN
Jinekolojik muayeneler sırasında doktorlar hastanın aile öyküsünü de alır. Çünkü kadın genital organ kanserleri ailesel eğilim gösteriyor. Kadınlar doktora gitmeden önce ailelerinde bu kanser türlerinin varlığını araştırmalı ve saptadıkları kanserleri mutlaka doktorlarına bildirmeliler. Jinekolojik muayeneler yılda bir yapılmalı. Her yıl yapılan bu muayenelerde vajinal smear taraması tekrarlanmalı.
UNUTMAYIN, HER YIL
Dr. Meriç Karacan, jinekolojik muayene ve vajinal smear testinin her yıl yapılması gerektiğini hatırlatıyor. Testin yılda bir tekrarlanmasının nedeni, smear taramalarının yüzde 10’unun hatalı sonuç verebilmesi. Her yıl tekrarlanırsa hatalı sonuç riski de azalıyor.
Kadına ve yaşa özel check-up programı
Birçok hastane ve sağlık kurumu kadınlara özel check-up programları yapıyor. Bu programlar sadece jinekolojik tetkiklerden ibaret değil, kadınlarda da artık sık görülen kalp ve damar hastalıkları gibi başka sorunlara da bakılıyor. İşte yaşa göre kadınlara check-up programı:
10- 14 yaşlarında adet başlar. İlk adetler genellikle düzensizdir. 16-18 yaşlarına kadar düzensizlikleri devam edebilir. Bu düzensizliğin nedeni henüz yumurtalıkların fonksiyonunu düzenleyen beyindeki hipofiz bezinin olgunlaşmaması. Ancak kanama düzensizlikleri, aşırı kanamayla beraber ortaya çıkıyorsa, karından yapılacak ultrasonografi muayenesi yumurtalıklar ve rahmin yapısı hakkında bilgi verir. Kan sayımı kan hastalıklarının erken tanısında rol oynar.
İlk jinekolojik muayene cinsel hayat başladıktan sonra olmalı. Bu dönemde yapılacak smear testi rahim ağzı kanserleriyle ilgili bilgi verir. Ayrıca cinsel hayatın başlamasıyla beraber yapılacak olan vajinal ultrasonografi, yumurtalıkları gösterir. Yumurtalık kanserlerinin erken tanısının yanısıra yumurtalıkların çalışma bozukluklarıyla ilgili bilgi verir. Rahimdeki yapı bozuklukları ve miyomların varlığını da ortaya koyar. Böylece eğer ihmal edilirse ilerde çocuk sahibi olmayı etkileyebilecek sorunlar erken tedavi edilebilir. Muayenede meme muayenesi de yapılır.
Menopozdan sonra osteoporoz riski başlar. Kemik dansitometri incelemesi kemik yoğunluğunu gösterir.
Check- up programları içinde yer alması gereken diğer bir test dışkıda gizli kan bakılması. Bağırsak kanserleri kadında en sık rastlanan kanserler arasında. Ailede bağırsak kanseri bulunanlar dışkıda kan baktırmak yerine kontrol amaçlı, 35 yaş sonrasında kolonoskopi (bağırsağın içinin incelenmesi) yaptırmalılar.
Mamografi genellikle 40 yaş ve üstü kadınlardan istenir. Ancak 35 yaşında ilk mamografi çekilmesini isteyen, 40’ına kadar da meme ultrasonografisiyle izleyen doktorlar da var. 50 yaşından sonra ise mamografi her yıl tekrarlanmalı. Meme kanserleri erken dönemde çok küçük olduklarından elle fark edilemeyebilir. Bu nedenle mamografi ve meme ultrasonografisi kadın check-up’ın içinde olması gereken testler.
Diyabet çoğu zaman sinsi ilerleyen bir hastalık. Uzun bir süre ciddi hiçbir şikáyete neden olmaz. Bu nedenle düzenli aralıklarla yapılan açlık kan şekeri ölçümü diyabetin erken tanısını sağlar. Özellikle ailesinde diyabet hastası bulunan, aşırı kilolu kadınlara bu testin düzenli yaptırılması öneriliyor.
Kolesterol ve diğer lipidlerin kontrolü de önemli. Yüksek yağ düzeyi damarlarda tıkanmaya yol açarak uzun dönemde kalp hastalığı riskini artıran bir faktör. Yağ düzeyinin belli oranların üstünde olduğu durumlarda ilaç kullanımı işe yarayabilir. Bu nedenle belli aralıklarla ölçüm yapılması, önlem almayı kolaylaştıracaktır.