Jilet gibi adamlar

Güncelleme Tarihi:

Jilet gibi adamlar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 2012 00:00

Taha, Ulaş, Emrah ve Alparslan adlı dört müzisyenden oluşan Jilet, müzik dünyasına iddialı bir giriş yaptı. Tarzları kısa sürede dikkat çekti. Her ne kadar müziklerini “alternatif rock” diye niteleseler de şarkılarında rock’tan çok alternatif öğeler ağır basıyor: Oryantal, arabesk, Türk sanat ve Türk halk müziğinin harmanlandığı ilginç bir tür onlarınki...

Haberin Devamı

Öncelikle grupta kim ne iş yapıyor, onu öğrenmek istiyorum.

- Taha: Grubun solistiyim. Ayrıca şarkıları da ben yapıyorum. Bir sağlık problemi nedeniyle bugün aramızda olamayan Alparslan da grubun gitaristi.
- Ulaş: Ben grubun bas gitaristiyim.
- Emrah: Ben de bateri çalıyorum.  

Nasıl bir araya geldiniz ve grup kurma fikri hanginizden çıktı?

- Taha: 2009’da bir araya geldik. Zaten arkadaşlığımız çok eskiye dayanıyordu. Hatta Ulaş ve Emrah’ın arkadaşlıkları daha da eski. Sonra ben Ulaş’la tanıştım. Derken Ulaş ve ben askere gittik. Döndükten sonra da böyle bir grup kurma fikri oluştu, projeyi hayata geçirdik.

Hepinizin müzik eğitimi var mı?

- Taha: Ben Güzel Sanatlar Lisesi’nde kontrbas, sonra da Marmara Üniversitesi’nde müzik öğretmenliği okudum.
- Ulaş: Ben Trakya Devlet Konservatuarı’nda viyolonsel eğitimi aldım. Son sınıfta bırakıp Bilgi Üniversitesi Caz Bölümü’nde geçtim. Oradan mezunum.
- Emrah: Ben lise mezunuyum. Ama özel derslerle müzik konusunda kendimi geliştirdim.

BU TOPRAKLARIN MÜZİĞİNİ KULLANIYORUZ

Taha, albümdeki şarkıların sana ait olduğunu söyledin az önce. Eserlerin oluşum sürecinden bahseder misin?

- Taha: 27 yaşındayım, yaklaşık 10 senedir müzik yapıyorum ve sürekli kendi kendime bir şeyler karalıyorum. Aslında buna günlük tutmak da diyebiliriz. Yaşadığım şeyleri yazıyorum. En iyi becerdiğim şey müzik yapmak. Onları da kendimce düzenleyip arkaşadlarımla paylaşıyordum hep.

Yaptığınız müzik hangi türe daha yakın sizce?

- Taha: Alternatif rock yapıyoruz. Ama bizim alternatif öğeler dediğimiz şey arabesk, Türk sanat müziği, türkü. Bu topraklarda yaşadığımız için bu toprakların müziğinden de faydalanmak istiyoruz. Evet rock altyapılı bir tarzımız var ama oryantal öğelere de yer veriyoruz. Albümü dinlediğiniz anda oynamaya başlayacağınızdan eminim. İnsanları şaşırtmayı seviyoruz.

Bu arada film ve reklam müziği de yapıyorsunuz değil mi?

- Taha: Evet. Mesela en son Tamer Karadağlı’nın oynadığı “Süpertürk” filmi için üç cover hazırladık.

TEK ELEKTRO GİTAR COVER YAPMAYA YETMEZ

Müzik piyasasında birçok grup var. Sizin diğerlerinden farkınız ne diye sorsam...

- Taha: Bu sorunun cevabını aslında insanlar albümü dinledikten sonra alacaklardır. Biz çok samimi bir iş yapıyoruz. Bu çok belli. Cover konusunu da çok önemsiyoruz. Bir parçanın üzerine elektro gitar koyup biraz da agresif çalmakla bu iş olmuyor. Mesela Bülent Ersoy’un söylediği “Maazallah” şarkısı çok dikkat çekti.
- Ulaş: Bu arada Şehrazat Hanım bize bu şarkıyı hediye etti. Arif Sağ hocamız da “Sarhoş” şarkısını verdi. Onlara sizin aracılığınızla bir kez daha teşekkür ediyoruz.

Grubun adı neden Jilet, merak ettim?

- Emrah: İsim babası benim. Jiletin arabeskle ilişkilendirilen bir durumu vardır ya hani... Ona bir gönderme var aslında. Ama aynı zamanda “Jilet gibi grup”, “Jilet gibi çalıyorlar” gibi benzetmelere de açık bir isim.

Biraz argo durumu var yani. Jilet gibi adamlarız mı diyorsunuz?

- Taha: Argo halkın içinde var olan bir dil zaten... Biz da halkla iç içe bir iş yapıyoruz.

KAZADA ÖLEN SEVGİLİYE YAZILMIŞ ŞARKI: KARABASAN

Peki albüme de adını veren “Misk-i Amber” nasıl doğdu. Sevgiliye hitap şekli çok farklı...

- Taha: Bu babamın anneme hitap şekli aslında. Babam ne zaman annemin hoşuna gitmeyen bir şey yapsa, kendini affettirmek için ona “Misk-i amber kokan sevgilim” der. Bu şarkı da üniversiteye yeni başladığım dönemlerde yazdığım bir parça. Zaten parçaların hepsi yaşanmış hikayeleri anlatıyor.
- Ulaş: Mesela “Karabasan” adlı bir şarkı var. O da trafik kazasında kaybedilmiş bir sevgiliye yazılmış bir şarkı.

Sevgilinizi trafik kazasında mı kaybettiniz?

- Taha: Evet. Böyle bir durum var.

EURVISION’A ADAYIZ

Bülent Ersoy’un olduğu “Beyaz Show”a katılmıştınız. Heyecanlandınız mı onu karşınızda görünce?

- Taha: Evet, çok heyecanladık. Aslında bütün bina heyecanlıydı, öyle söyleyeyim. Ama karşı karşıya gelince rahatladık, kendisi bize çok sıcak davrandı. Biz şarkıyı söylerken Bülent Ersoy kostüm değiştiriyordu. Yani karşısında çalamadık. İndik sahneden, “Bülent Hanım sizi sahneye davet ediyor, koşun hemen” diye haber geldi. Koştura koştura çıktık.

Bundan sonrası için hedefleriniz neler?

- Ulaş: Eurovision’a adayız mesela... “Beyaz Show”un yeni sezon jeneriğini de biz hazırlayacağız. Film ve dizi müzikleri ile ilgili teklifleri değerlendiriyoruz bir de...

Haberin Devamı

BU ALBÜM HEPİMİZİN HAYALİYDİ

Bu albüm sizin hayalinizdi diyebilir miyiz? Yoksa doğal bir süreç miydi?

- Taha: Benim kendimi bildim bileli hayalimdi. Üç yaşındayken aynanın karşısına geçip şarkı söylerdim. 27 yaşındayım, hâlâ elimi kolumu kontrol edemeyip ayna karşısında şarkı çalıştığım oluyor. Seviyorum bu işi. Hayatım buydu, olmazsa olmazdı. Başka bir şeyi düşünemiyorum bile. Ben yazarım ve söylerim.
- Ulaş: Ben de çalarım, başka bir şey yapamam (gülüyor)...
- Emrah: Hepimizin hayaliydi gerçekten. Epey uğraştık, çıkan işten de çok memnunuz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!