Jet-set’ler yarışıyor

‘İstanbul’un taşı toprağı altın’ sözünü öğrenen ve bunu ülkesine uyarlayan Salti, “Monako’nun taşı toprağı elmastır” diyor. ‘Küçük bir dünya’ dediği Monako’nun sofistike zenginlerce tercih edilme nedenini şöyle açıklıyor: “Güvenlik çok önemli. Pek çok ünlü yüz ve jet sosyete burada rahatça dolaşır. Kimse kimseyi rahatsız etmez. Üzerinizde binlerce dolarlık mücevherlerle 24 saat dolaşabilirsiniz. Bütün ülke 500 kamerayla izleniyor. Bir hırsızlık olsa 10 dakikada yakalanır. Ülke gibi değil; Monako daha çok lüks bir kulüp gibi... Kraliyet lüksü vardır ama hiçbir abartı ve gereksiz şaşaa yoktur.”
Monako, zenginleşen ülkeleri de anında tespit ediyormuş. Christine Salti, gelişen, refah seviyesi artan ve zenginleşen hiçbir ülkenin gözlerinden kaçmadığını anlatıyor. “Yükselen ülkeler bizim gözümüze çarpar” diyor.

TÜRKÇE KONUŞAN PERSONEL

Rusya’nın yükselişini hisseden ülke, henüz Çinli zenginleri çekememiş. “Her zenginleşen ülke de bize gelmez. Bir aşama ilerleyip daha sofistike olanlar gelir. Örneğin Çin’de ciddi anlamda bir zenginleşme var ama bu bize henüz yansımadı. Fakat biliyoruz ki Ruslardan sonra sıra Çinlilere gelecek” diyen Salti Türkiye’de müthiş bir gelişim görüyor:
“2009’dan önce Monako’da Türk turistlerin konaklama sayısı yılda 400, yani yaklaşık 150 kişi. Türklerin konakladığı gece sayısı 2011 Ocak-Kasım arasında 1400’e ulaşmış ki bu da yaklaşık 1000 kişi. Bu rakamlar sadece Monako’da kalanları içeriyor. Nice, Cannes veya yakın Fransız kasabalarında kalan veya teknesiyle gelenler bu sayının dışında.
Artık Türkiye’yi majör pazarlar arasına aldık. Konu lüksse Alman, Fransız, Amerikalı veya Türk, kimsenin beklentisinin diğerinden farkı yok. Talep, güler yüz, modernlik ve kaliteli hizmete. Türk turistler Türkçe konuşulmasını bekliyor, biz de hizmetlerimizi Türklere adapte edebiliriz. Türkçe konuşan hatta belki Türk personel bile olabilir.”

IŞIKLARIN ALTINDAN GELİP ORTALAMA İNSANA DÖNÜYORLAR

Monako’nun sırrı mahreme saygı. Dünyanın en varlıklıları orada eve, yata sahip. Hem bir kraliyet lüksü var hem de mütevazı bir yaşam. Christine Salti, “Monako’da sıradan bir yaşam da sürebilirsiniz. Ne yıldızlar, ışıkların altından geliyor, Monako’da ortalama bir insan gibi markete kendi gidip alışverişini yapıyor. 10 korumayla gezmek gibi görgüsüzlük yapılmaz burada” diyor.

KRİZ BİREYLERİ DEĞİL ŞİRKETLERİ ETKİLİYOR

Christine Salti 2012’nin zor bir yıl olacağını söylerken krize ilişkin şu tespitlerde bulunuyor: “Krizin etkisi kişilerden çok şirketler üzerinde. Ülkesinde kriz olan bir şirket, kendi durumu iyi bile olsa Monako’da görünmek istemiyor. Yani bir yönetici tatilini Monako’da yaparken şirketin bir organizasyonunu yapmaktan kaçınıyor.”

İSTANBUL’DAN ÖĞRENECEKLERİ VAR

SBM’in Türkiye temsilcisi Hülya Biren 25 yıldır müdavimi olduğu Monako’dan bir gün iş teklifiyle dönmüş. 2009’da Türkiye ofisini kuran Hülya Biren, Türkiye’nin SBM içinde kartopundan kardan adama dönüştüğünü söylüyor. Önce Türkiye’yi ve Türkleri tanıttığını anlatan Biren, “İnanılmaz bir gelişme oldu. Her yıl 100 kadar Monakoluyu İstanbul’da ağırlamaya başladım. Zaten dünyada toplam 8 bin Monakolu var. Buradan oraya ilgi artınca otomatik olarak oradan buraya da ilgi başladı” diye konuşuyor. Biren, Monakoluların 7/24 canlı ve eğlence yaşamının göz doldurduğu İstanbul’a hayran olup “Buradan öğreneceklerimiz var” dediklerini söylüyor. Biren’in bir arzusu da uygun bir sponsorla Prenses Grace Kelly Sergisi’ni Türkiye’ye getirmek.