Güncelleme Tarihi:
İşin uzmanına soralım; uluslararası stil ikonu olmak için neler yapmalı?
Kendimden örnek vereyim. Çok gencim ama tarzım bir hayli klasik, eski Hollywood filmlerinden esinlenirim giysilerimi seçerken.... Yani hanım hanımcık bir stile sahibim. Çok fazla dekolteden hoşlanmam, açılıp saçılmam. Mücevher ve aksesuvarlarla tarzımı daha dikkat çekici hale getiriyorum. Bir de terbiyeli olmak önemli, nasıl oturup kalkacağını bilmek...
Siz kendinizi nasıl tanımlarsınız?
Birçok farklı alanla ilgileniyorum. Editörlük tecrübemin olması, şüphesiz moda alanında benim için büyük bir avantaj. Asıl işim modellik.
Bir stil ikonunun günü nasıl geçer?
Web sitesini yönetmek günümün büyük bir kısmını alıyor. Bunun dışında modellik işlerim var. Bazen stil danışmanlığı yapıyorum. Katılmam gereken davetler oluyor, sürekli seyahat halindeyim.
Beş yıldır model Johannes Huebl’la birliktesiniz, bu kadar seyahat ilişkinizi yıpratmıyor mu?
Sürekli beraberiz. Doğru insanı bulunca, bir an bile ayrı kalmak istemiyorsunuz. Programlarımızı yedi günden fazla ayrı kalmayacak şekilde ayarlıyoruz. İki günlüğüne İstanbul’a geldim, daha uzun kalsaydım onu da getirirdim.
Bir ikoncanın dolabında mutlaka olması gereken parçalar neler?
Yatırım yapılması gereken en önemli parça her zaman mücevherdir. Özellikle yüzük çok sevdiğim bir aksesuar. Bilezik, iri taşlı kolye ve saat de önemli. Çok havalı bir çift ayakkabı, skinny pantolon, kaliteli blazer ceket her kızın dolabında olmalı. Her zaman üzerinize tam olarak oturacak elbiseler almalısınız. Dior, Matthew Williamson gibi markaların yanı sıra ekibimle keşfettiğimiz genç tasarımcıların parçalarını da giyiyorum.
GOSSIP GIRL’Ü SEVMİYORUM
Takip ettiğiniz Türk tasarımcılar var mı?
Hayır yok ama bu olmayacağı anlamına gelmiyor, ekibimle hep arayış halindeyiz.
Belki Türk asıllı Erdem Moralıoğlu’nu biliyorsunuzdur?
Erdem Türk mü? Bilmiyordum doğrusu... Çok seviyorum onun tasarımlarını.
Gossip Girl’ün ana karakterlerinden ‘Blair’in sizden esinlenerek yaratıldığı söyleniyor...
Bazı benzerlikler olabilir, ama ‘Blair benim’ diyemem. Gerçi Gossip Girl’ü hayatımda bir kere izledim, tarzım değil, CSI gibi dizileri seviyorum, aksiyonu, hareketi bol.
Oyunculuk konusunda da tecrübeniz var; MTV’de yayımlanan reality show ‘The City’de yer almıştınız. ‘Şirret kız’ olarak gösterildiğinizi söylerek ayrılmıştınız...
En nihayetinde bir tecrübeydi. Yapım süreci ve seyirciye yansıtılma biçiminden memnun muydum, hayır. Büyütmemek ve geçmişe takılmamak lazım.
Ama geçmişiniz bir hayli renkli... Mesela 2007’deki mektup skandalıyla jet-set’te isminiz duyuldu. Sizin e-mail hesabınızdan sosyete üyelerine ‘Beni yanlış tanıdınız, lütfen arkadaş olalım’ içeriğinde bir mail atılmıştı. Siz de rakip ikoncanların hesabınızı ele geçirip, itibarınızı sabote etmeye çalıştığını iddia etmiştiniz....
New York savcısı olaya nokta koyarak, e-mail hesabımın ele geçirildiğini açıkladı. Hakkımda atıp tutan siteler de kapatıldı.
‘Gossip Girl’deki Serena olduğu iddia edilen Tinsley Mortimer’la aranız nasıl? Onu bir kaç yıl önce jet-set zirvesinden indirmiştiniz. Geri dönmek için yeni bir kitap projesinde çalışıyormuş...
Hiç ilgilenmiyorum onunla, ne yapıyor, ne ediyor bana ne. Arkadaş da değiliz, bazen partilerde
görüyorum New York’ta, o kadar. Zaten zamanımın çoğunu Avrupa’da geçiriyorum. Özellikle Londra’da, çünkü ajansım orada. Yakın arkadaşlarım da orada.