Jean’in altın çağındayız, taşlı nakışlı modellerden sonra sadelik geri döndü

Güncelleme Tarihi:

Jean’in altın çağındayız, taşlı nakışlı modellerden sonra sadelik geri döndü
Oluşturulma Tarihi: Nisan 22, 2006 00:00

7 yıldır Lee’nin Avrupa Marka Müdürü. 25 yıldır marka için çalışıyor. Üretim departmanından başladı, marka müdürlüğüne kadar yükseldi. "Lee benim hayatım. İlk işim. Son işim de olmasını istiyorum" diyor. Johan De Niel jean’in tüm zamanların en müthiş icadı olduğu görüşüne katılıyor: "Yok olacağını hiç düşünmüyorum. Ne zaman artık bitti desek, kendini çok iyi yeniliyor. Hayatımızda baş köşeye oturuyor."

Lee’nin hikayesini anlatır mısınız?

- H. D. Lee tarafından 1889 kuruldu. Onun ilk işi tekstil değil. Market açarak başlamış. Kısa sürede piyasadaki eksikliği görmüş. İşçilerin giyebileceği dayanıklı denimler üretmiş. Lee markası uzun yıllar "Amerika’yı kuran marka" sloganıyla reklam yaptı. Çünkü Lee etiketli ilk ürün demiryolunda çalışan işçilerin giyeceği bir tulumdu. Amerika’ya ray döşeyen adamlar aylar boyu bu tulumla çalıştılar. Marka 1912’de kovboylar için jean üretti. 1926’da ilk fermuarlı jean’i tasarladı. Birkaç yıl sonra jean’den ceket yaptı.

Kaç kişilik bir tasarım ekibiniz var? Dünyanın çeşitli yerlerine yayılmış durumdalar mı?

-
10 kişiler. Belçika’da yaşıyorlar ama çok sık seyahat ediyorlar. En çok Japonya ve Los Angeles’a gidiyorlar. Çünkü bu iki bölgenin jean kültürü çok zengin.

Amerikalı bir markanın tasarımcıları neden Belçika’da yaşıyor?

- Çünkü iki merkezimiz var. Amerika ve Avrupa. 60’lı yıllarda Amerika’da yapılan ürünler Avrupa’ya ihraç ediliyordu. Ama bir süre sonra Amerika ve Avrupa müşterisinin çok farklı olduğu anlaşıldı. Şimdi iki farklı koleksiyon hazırlıyoruz.
/images/100/0x0/55eb358ff018fbb8f8b2725a

Amerika ve Avrupa koleksiyonlarını kıyaslar mısınız?

- Avrupa koleksiyonu çok daha trendy, iddialı ve seksi. Hatta Amerika’da bazı özel butiklerde limitli sayıda Avrupa koleksiyonu satılıyor.

JEN TRENDİNİN ÖMRÜ BEŞ YILDIR

Lee markası yüz yılı geride bırakalı çok oluyor. Kendinizi nasıl yeniliyorsunuz?

-
Müşteriyi ve pazarı çok iyi anlıyoruz. Her zaman doğru çözümü bulan bir ekibimiz var.

Markanızın güç kaybettiği dönemler oldu mu? Olduysa neden? Bu dönemlerde ne gibi önlemler aldınız?

- Jean trendinin beş yıllık ömrü vardır. Beş yıllık bir kısırdöngüdür bu. Moda olur, beş yıl boyunca yükselir ve sonra inişe geçer. Bu noktada biz "Müşteriyi nasıl yeniden tavlarız" sorusuna yoğunlaşırız.

Şu anda nasıl bir dönemdeyiz?

-
Birkaç yıl yukarıya doğru çıkış var. İki üç yıldır boncuklu, dantelli, oyuncaklı jeanler çok popülerdi. Son bir yıldır temiz görüntülü gerçek jeanler moda oldu. Tüketici kaliteli yıkamanın, kusursuz fit olanın peşinde. Bu jean sektörünün altın çağını yaşadığı anlamına geliyor.

Jean’in popülerliğini yitirdiği dönemlerde diğer jean markalarıyla bir araya gelip kriz toplantısı yapıyor musunuz?

- Yalnızca markalarla değil jean endüstrisinin tamamıyla biraraya geliyoruz. Tasarımcılarla, stilistlerle, üreticilerle...

ÜÇ FABRİKADAN BİRİ TÜRKİYE’DE

Neden reklamlarınızda ünlüleri kullanmıyorsunuz?

- Bizi giyen çok ünlü var. Onların ismini bağırmanın çok da iyi bir reklam olmadığını düşünüyoruz. Biz spotların altında değiliz.

Lee müşterisini nasıl tanımlıyorsunuz?

- 17’den 30’a herkes. Birincil hedef 17-22 yaş arası. Kendini genç hisseden insanlar demek daha doğru. Çünkü bizim 50 yaşında olup da 20 yaşında gibi giyinen müşterilerimiz de var.

Türkiye sizin için değerli mi?

- Tabii. Türkiye nüfusunun yüzde 47’si 25 yaş altı. Ciddi bir potansiyel var. Bütün yabancı markalar Türkiye pazarına girmeye çalışıyor. Şu anda tüm dünyanın gözü iki ülkede. Birincisi Çin, ikincisi Türkiye. Avrupa’da üç tane fabrikamız var. Bunlardan biri Türkiye’de... Türkiye’de 11 mağazamız var.

Avrupa’daki mağazalarımızda isteyen gelip jean tasarlayabiliyor, yakında Türkiye’de de başlayacak

Yeni reklam kampanyamız "Make History" (Kendi Hikayeni Yarat) ciddi bir pazar araştırması sonucunda ortaya çıktı. Avrupa’da ve Amerika’da anketler yaptırdık. Gençler artık pozitif duruşu önemsiyor. Bir yandan çok modernler, bir yandan etnik değerlere önem veriyorlar. Duyguları ile hareket ediyorlar. Duygusal olmaktan bahsetmiyoruz. Duyarlı olmaktan bahsediyoruz.

Reklam fotoğraflarında gördüğümüz insanlar yok olmakta olan şeyleri tamir ediyor. Bir karede kırılan kalpleri onaran bir çift var. Biz onlara "Aşk şampiyonu" diyoruz. Diğer bir karede ise modeller dünyaya güzel sesler yaymak için paslanan notaları parlatıyorlar.

Kampanyayı anlatabilmek için bütün mağazalarımızda etkinlikler başlattık. İsteyen gelip jean tasarlayabiliyor. Kesiyor, biçiyor, boyuyor. Tasarlanan bu jeanlerin satışından elde edilen gelir Avrupa’da bir sanat okuluna bağışlanacak. Türkiye’de de yakında benzer çalışmalar yapılacak.

Kampanya için Erwin Olaf adlı bir fotoğrafçı ile çalıştık. Olaf masalsı kampanyaların yönetmenidir. İyi iş çıkardığını düşünüyorum.

DENİZDEN İLHAM ALDILAR

Lee’nin 2006 İlkbahar-Yaz koleksiyonu ilhamını denizlerden, okyanuslardan ve deniz yaşamından alıyor. Jean grubunda, klasik denim renginin dışında değişik yıkama teknikleri kullanılarak mavininfarklı tonları yaratılmış. Düşükbel ve bol kesim modeller ön planda. Kadın koleksiyonunda iki model öne çıkıyor. Jean etek "Lolo" ve seksi kesimi ile dikkati çeken pantolon "Cade". Rock-and-Roll ruhunun doğduğu 1950’lerin Amerika’sından ve asi gençlik filmlerinden esinlenilerek yaratılan 101 koleksiyonunda ise düşük bel jean’leri tamamlayan kolsuz ve dar kesimli tişörtler yer alıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!