Güncelleme Tarihi:
İstanbul Etiler’deki Akatlar Spor Salonu... Beşiktaş Kadın Voleybol Takımı sahada. Tribünler büyük oranda boş. Ama o da ne? Pankart ve bayraklarıyla bir seyirci grubu takımı destekliyor. Özellikle de bir oyuncuyu. Bu seyirci grubu İstanbul’da yaşayan Japonlar’dan oluşuyor. Destekledikleri oyuncuysa Japon Kadın Voleybol Milli Takımı’nın yıldız Maiko Kano.
Kano geçen Kasım’dan beri İstanbul’da. Türkiye’de Japon sporcu görmeye alışık değiliz. Beş sezon önce Juniçi İnamoto Galatasaray Futbol Takımı’nın formasını giymiş, pek iz bırakmamasına karşın Japon gazetecileri maçlara çekmeyi başarmıştı. Kano ise ülkesinin en ünlü kadın sporcularından. Menajeri Kazuhiro Tanaka’ya göre Japonya’da ciddi bir hayran kitlesine sahip: “İstanbul’daki Japonları tribüne çekmesi boşuna değil. Japonya’daki hayranları da ona sürekli mesaj atar. Kendi web sitesi üzerinden haberleşir onlarla” diyor.
Onun Beşiktaş için oynadığını duyan İstanbul’un Japon topluluğu hemen Facebook gibi sosyal forumlarda örgütlendi. Aralıktan itibaren de sık sık Beşiktaş maçlarında tribündeki yerlerini aldılar. Hem de Japon bayrakları ve destek pankartlarıyla... Beşiktaş’ın özellikle iç sahada Vakıfbank Türk Telekom, Galatasaray ve Fenerbahçe oynadığı maçlarda ciddi destek verdiler.
Peki Kano niye Türkiye’yi seçti? Bunun yanıtını menajeri Tanaka veriyor: “Üst düzey liglerde oynamasını istiyoruz. Geçen yaz sonu da Türkiye’yi tercih ettik.” Beşiktaş Şirketler Grubu CEO’su Murat Ülgen’e göre Japonya’yla kurulmuş bu bağın devamı da gelebilir: “Doğrusu Japonya’da böylesine önemli bir oyuncu olduğunu bilmiyordum. İki aydır burada Japon televizyoncuları ağırlıyoruz. Japon Milli Takımı’nın başantrenörü ve yardımcıları Maiko’yu izlemek için defalarca geldi. Keşke Türkiye’deki varlığını daha iyi duyurabilseydik. Amacımız bir Japon sponsor bulup bu takımı daha üst düzeye çıkarmak olmalı.”
15 YAŞINDA MİLLİ TAKIMA ÇAĞRILDI
Tokyo’da doğdum. Voleybola 10 yaşında başladım. O yıllarda da yaşıtlarıma göre uzundum. Şimdiki gibi smaçör oynuyordum. İlk kez 15 yaşında ortaokuldayken milli takım kadrosuna seçildim. Ama maçlarda oynamadım, sadece antrenmanlara çıktım. İlk maçımı 2009’da Montreux Turnuvası’nda oynadım. Sonra Dünya Grand Prix’sinde forma giydim. Maalesef 2010’da Japonya’daki Dünya Şampiyonası’nda ayak bileğimdeki sakatlığım yüzünden oynayamadım. Geçen yıl Dünya Kupası’nda oynadım. Şimdi muhtemelen Asya’daki Olimpiyat elemelerinde de oynayacağım.
Gönüllü tercümanlığını yapıyorum
Maiko’yu daha önce oyuncu olarak biliyordum. Ama Japon kültürünü bilmiyorduk pek. Kendisini tanıyınca takımca çok sevdik. Kolay iletişim kuruyor. Buraya onunla röportaj yapmaya gelen televizyonculardan da gördük:
Nezaket kurallarına çok önem veriyorlar. Takımda Maiko’nun oda arkadaşıyım. Ayrıca, gönüllü tercümanlığını yapıyorum. Takım toplantılarını İngilizce’ye çeviriyorum. Çok zeki olduğunu söylemeliyim, çok kolay öğreniyor Türkçeyi. Konuşulanları anlıyor.
BURASI HEP BÖYLE SOĞUK MU
- Türkiye’de pek Japon sporcu görmüyoruz. Daha önce Japon futbolcu İnamoto Galatasaray’da forma giymişti. Nasıl oldu da yolunuz İstanbul’a düştü?
- Geçen sezon ilk kez Japonya dışında çıkıp İtalya’ya transfer oldum. İyi bir deneyim olacağını düşündüm. Menajerimle teklifleri değerlendirdik ve Pavia takımını seçtik. Orada Türk oyuncu Duygu Bal ile oynadık. Bu sezon Beşiktaş’a geldim. Pavia’da da kalabilirdim, Azerbaycan’a gidebilirdim. Beşiktaş’ı tercih ettim.
- Daha önce hiç Türkiye’ye gelmiş miydiniz?
- Türkiye’ye hiç gelmemiştim. Buraya geçen kasımda Dünya Kupası maçları bitince geldim. Uyum sağlamak için İstanbul’daki bazı vatandaşlarımdan da yardım aldım. Mesela oyuncu Ayumi Takano’dan.
- Uyum sağlamakta en çok zorlandığınız konu neydi?
- Trafik ve hava koşulları! Japonya’da otomobil kullanıyorum ama burada trafiğe çıkmaya asla cesaret edemedim. Bir de hep böyle mi bilmiyorum ama hava çok soğuktu. En azından benim için kış çok soğuk geçti.
- Buradaki maçlarda Japon hayranlarınızı tribünde görünce şaşırdınız mı? Bazı maçlarda 70 seyircinin neredeyse 50’si Japondu galiba?
- İç saha maçına geliyorlar. Bazen hakikaten kalabalık geliyorlar. Şaşırıyorum. Hoşuma gidiyor tabii. Bağırıyorlar. Pankart açıyorlar. Maçtan sonra çocuklar imza ve fotoğraf istiyor. Hatta bazen hediye bile veriyorlar.
- Ailenizden destek aldınız mı?
- Beni yalnız bırakmadılar. Önce annemle kız kardeşim geldi İstanbul’a, bir hafta kaldılar. Bu aralar eski bir voleybolcu olan diğer kız kardeşim burada. Onlarla İstanbul’daki tarihi yerleri dolaştık. Babamı buraya getiremedik henüz.
- Yemeklerle aranız nasıl? Türk yemeklerinin Japonlar için fazla yağlı olduğu söylenir...
- İstanbul’u çok dolaşamadım. Ama yemekleri çok seviyorum. Özellikle deniz ürünlerine bayılıyorum. Rumelihisarı’ndaki İskele Restaurant’a çok gidiyorum. Bazı yiyeceklerse bana göre fazla baharatlı. Evde yemek pişirdiğim pek söylenemez. Çok seyrek Japon pilavı yapıyorum. Ülkemden bana yolluyorlar.
- Burada antrenmanlar nasıl geçiyor?
- Diğer takımları bilmem ama Beşiktaş’ta idmanlar ağır geçiyor. Japonya’dakinden daha ağır. Burada antrenmanların hem süresi uzun hem de yoğun. Neredeyse hiç boş günüm yok. Kalan zamanda evim Levent’te olduğu için Akmerkez’e gitmeyi seviyorum. İstinyePark’a gidiyorum. Kanyon’a da gittim ama orası çok pahalı.
- Peki kalan birazcık boş zamanda ne yapmayı seviyorsunuz?
- İyi bovling oynarım. Bir keresinde takım içi turnuva yaptık, ben kazandım. Antrenörümüz Adnan Kıstak da ödül olarak çiçek verdi.
- Türkiye’de oyun kalitesini nasıl buldunuz?
- İtalya’da ligin seviyesi daha iyi. Türkiye’de üç-dört takım çok kuvvetli. Diğerleri pek değil.
- Bir sezon daha Türkiye’de kalacak mısınız?
- Henüz bilmiyorum. Emin değilim (gülüyor).