Güncelleme Tarihi:
Tork’un kurucuları Tan Temel ve Sernaz Demirel, 2001 yılında Temel, Yıldız Teknik Üniversitesi’ne eğitmen olarak girdiğinde tanıştı. İkisinin de çağdaş sanata olan tutkusu, yollarını birleştirdi. Geçen yıl Nisan ayında kendi özgün çalışmalarını rahat yapabilmek için Tork’u kurdular. Amaçları, kendi dans tekniklerini hem eğitmen hem de dansçı olarak geliştirmek ve onlarla aynı disiplindeki dansçılarla paylaşmaktı. Henüz iki kişiler ama proje bazlı da olsa yeni isimlerle çalışmaya açıklar. Onlara şu sıralar, özellikle ilk gösterileri İzole’de, sahne enstalasyonlarında Dilara Akay, müzikte Barış Ertürk, ışık tasarımında Ayşe Ayter yardımcı oluyor.
DÜŞÜNCELERİYLE DUVARLARIN ARKASINA KİLİTLENENLER BİZİ ÇOK ETKİLEDİ
İlk projeleri İzole, Tan Temel ve Sernaz Demirel’in yaşadığı ve gözlemlediği olay ve durumların bir sonucu olarak ortaya çıktı. Akıllarını kurcalayan ilk şey ‘duvar’ objesi oldu. Pek çok şeyi temsil ediyordu duvar onlar için. “Yaşadığımız her yerde yükselen kulelerin etrafımızda ördüğü duvarlar doğadan uzak görsel bir kirliliğin yanında kapitalist sistemin de en belirgin göstergelerinden birisi. İnsanları sürekli almaya ve tüketmeye yönelten bir sistem içindeyiz. Tüketim ağına düştükçe aslında kendi kendimizi tüketiyoruz. ‘İzole’, bu hisler ile ortaya çıktı. Son dönemde ülkemizde yaşadığımız olaylar da bizi çok etkiledi. Özellikle, 21. yüzyılda insanların düşünceleri dolayısıyla duvarların arkasına kilitlenmesi bizi çok derinden etkiliyor’ diyor Tan Temel, ilk projelerini ve çıkış noktasını anlatırken.
ARAŞTIRMALARDAN ÇIKAN FİKİRLER HAREKETE DÖKÜLDÜ
Dört aylık bir araştırma süreci geçirdi ikili. Öncelikle bütün fikirlerini ve duygularını ortaya koydular, birbirleriyle paylaştılar. Onlarca kitap okuyup, filmler izlediler. Tabii her gün düzenli olarak bedensel çalışmalarına devam ettiler. Bu arada buldukları fikirleri doğaçlamalardan yola çıkarak, hareketle ifade etmeye başladılar. Ve ortaya günümüz toplumunun durumuna pek çok eleştiri gönderen bir dans gösterisi çıkmış oldu.
Perde açıldığında seyirci, ilk olarak insanoğlunun 12 bin yıl önce Anadolu toprakları üzerinde örmüş olduğu Göbeklitepe’den ilham alınarak hazırlanan sahne enstalasyonu ile karşılaşıyor. Ardından izole olmuş hayatlarımızı anlatan bir hikâyeyle devam ediyor dans... 40 dakikalık bu gösteri sırasında Barış Ertürk saksafon ve Serkan Emre Çiftçi trompetiyle eşlik ediyor dansçılara.
Tan Temel (36-İstanbul)
FOLKLORDEN ÇAĞDAŞ SANATA UZUN BİR YOL
Kendi çekirdek ailemde tek örneğim dans konusunda. 9 yaşımdayken okulun folklor ekibine katılarak ilk kez dansla buluştum. Altı yıl devam ettim. 1991’de İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ne girdim. İçinde bulunduğum bu ortamın heyecanı ve dansçı arkadaşlarımın teşvikleriyle 1996’da Mimar Sinan Üniversitesi Modern Dans Bölümü’ne girdim. New York Merce Cunningham Dans okulundan aldığım burs ile Amerika’ya gidip başta Cunnigham tekniği olmak üzere diğer modern dans teknikleri üzerine dersler aldım. Avrupa ve Amerika’da birçok dans festivaline katılıp, farklı eğitmenlerle tanışma ve çalışma imkanım oldu. Zamanla kendi beden dilimi, dansımı keşfettim. YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde Sanat ve Tasarım Yüksek Lisansı, Amerika’da Case Western Reserve Üniversitesi Tiyatro ve Dans Bölümü’nde MFA programını tamamladım. Şu anda da YTÜ Sanatta Yeterlik Programı’nda tez aşamasındayım.
Sernaz Demirel (35-Eskişehir)
OKULU TERK EDİP DANSA KOŞTUM
Ortaokul yıllarında ilgi duyduğum dansı izleme imkanı bulduğum tek yer TRT’ydi. Ardından ilk üniversitem Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeyken modern dans eğitimi verenlerle tanışıp derslere katıldım. Ve kesinlikle dansçı olmak istediğime karar verip okuldan ayrıldım. Dans eğitimi almak için İstanbul’a gelip 1999’da YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Dans Programı’na girdim. Okulda çok şanslıydım. Dans tarihinde adı yer alan önemli eğitmenler okulumuza misafir olarak gelmişlerdi ve onlarla çalışma ve yaptıkları koreografilerde dans etme imkanı buldum. YTÜ devam ederken yazları Amerika ve Avrupa’da bazı festivallere katılarak farklı modern dans tekniklerini de çalıştım. YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde Sanat ve Tasarım Yüksek Lisansı’nı, Amerika’da Case Western Reserve Üniversitesi Tiyatro ve Dans Bölümü’nde MFA programını tamamladım. Şu anda da YTÜ Sanatta Yeterlik Programı’nda tez aşamasındayım.
İSMİMİZ DANSIMIZI ANLATIYOR
Tork’un kelime anlamı dönme momenti. Bu da bizim 2005 yılından beri üzerinde çalıştığımız özgün dans tekniğimiz ile birebir ilişkili. Bu yüzden ekibin adını Tork koyduk.