Güncelleme Tarihi:
RESİMLERİMDEKİ GERÇEKLİK MEKANLARIN BELGESELİ
Resimlerimde insanların kafasında iz bırakan önemli tarihi mekanlara yer veriyorum. Bu mekanlarda yaşanan insan ilişkilerini ve şiirsel, edebi, mimari özelliklerini harmanlayarak resmediyorum. Resimlerimdeki gerçeklik, bu mekanların belgeseli niteliğinde olsun istedim. Burada birinci faktör anlaşılır olabilmek, tarihi güzelliklerin avantajını resmime taşımak olmuştur. Mimari yapının gerçeğe uygun işlenmesi resmimi fotoğrafa yaklaştırsa da, yapılar içerisindeki insan ilişkileri, burada yaşayan hayvanların hikâyesi ve kurgulanması empresyonist ışık, renk anlayışı ve boya kullanımındaki zaman zaman serbestlik, resmimi fotoğrafın dışına çıkarıyor.
HİKÂYELER DİNLİYOR FİLM GİBİ KURGULUYORUM
Resmime konu olan mekanları çok iyi tanımak zorundayım. Orada yaşananları, hikâyeleri, anıları işçisinden işverenine kadar dinlemek durumundayım. Hikâyesini sevdiğim her mekan resmime konu olabilir. Resmini yaptığım mekanların oradaki insanların, hayvanların yüzlerce fotoğrafını çekiyorum. Dinlediğim hikâyelere ve gözlem birikimime dayanarak atölyemde bir film senaryosu gibi kurgulayıp tuvalime aktarıyorum.
İNSANSIZ MEKAN OLMAZ
Çiçek Pasajı’nda buluşan, yemek yiyen insanlar olmasaydı o mekan benim için hiçbir anlam ifade etmezdi. İnsansız mekanlar bana her zaman kuru gelmiştir. Ben kalabalıkları resmetmeyi seviyorum. Çünkü her izleyici kendinden bir parça bulabilmeli. İzleyiciyle resim arasındaki sıcak ilişkiyi başka türlü nasıl kurabilirsiniz ki? Evlerine benim resimlerimi asan insanlar benimle bir akrabalık ilişkisi kurarlar. Bunu bildiğim için bu insanlara layık olmaya çalıştım her zaman.
TAHTA VALİZLE İSTANBUL’A GELDİM
İlkokul yıllarından beri ressam olma hayali kurdum. Babamın da “Oğlum, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne girecek, ressam olacak” sözlerinin motivasyonuyla 1972 yılında tahta valizimle İstanbul’a geldim. Bir gece Maçka parkında yattım. Güzel Sanatlar Akademi sınavına girdim ve ikincilikle kazandım. İstanbul hikâyem böylece başlamış oldu.
EVRENSEL KURALLARA UYMAK LAZIM
Sanat yaşamımda günlük hayattan sahneleri figüratif bir anlayışla yaptım. Ama teknik ve teknolojik olarak boya kullanım sistemlerinde zaman içerisinde çok değişiklik oldu. Olması gereken de budur zaten. Çünkü konunuz, türünüz ne olursa olsun işin bir de enternasyonal boyutunu düşünmek zorundasınız. Türkiye sınırları içerisinde kalamayacağınıza göre dünya standartlarına, evrensel ölçüt ve kurallara uyma mecburiyetiniz var. Elbette ki konular zaman içerisinde değişiyor. Belki Antakya, belki Mardin, belki de Ankara...
DEKORATİF İŞLE SANAT ESERİNİ BİRBİRİNDEN AYIRIN
- Resimlerinizin ana temasının ‘her an her yerde karşılaşabileceğimiz insan’ temeli olduğunu söylüyorsunuz. Ancak gördüklerimiz, bugün sokakta karşımıza çıkan insan tiplerinden bağımsız, belki biraz idealize edilmiş veya daha çok eski zaman insanlarını andırıyor. Ne dersiniz?
- Sergilerimde hep bu soruyla karşılaştım. Böyle insanlar günümüzde kaldı mı, deniliyor. Şunu söylemeliyim ki izleyicilerim resimlerimdeki bu şapkalı hanımları ve beyefendileri sergi alanında gezerken görmüşlerdir. Bu görüntüleri az da olsa görmek mümkün, ben de onları görüyorum. Üstelik bu kadar sıkıntılı ve yoğun çalışma hayatı içerisinde izleyicilerimi gerçeklik adına nahoş görüntülerle demoralize etmek istemem... Bu akşam Çiçek Pasajı, Ortaköy yahut Nişantaşı’na gitseniz resimlerimde gördüğünüz insanlarla karşılaşabilirsiniz. Diyelim bu akşam Çiçek Pasajı’nda yemektesiniz resimde sağdaki kemancı İlkay masanıza gelirse şaşırmayın. Resimden görmek istemediklerimizi çıkardığımızda kalan görüntüye nostalji demek de doğal olsa gerek.
- Sanat piyasası ve takipçilerin özellikle video art ve enstalasyon olmak üzere modern sanat çalışmalarına yöneldiği bir ortamda, klasik bir çizim ustalığının peşinde koşmak sizi nasıl etkiliyor?
- Sanat eseri üretmek bilgi ve bilinçten önce bir yetenek sorunudur. Sevin veya sevmeyin, Picasso gibi bir ressamın klasik bir devresinin olduğu gerçeğini görmek zorundayız. Maalesef bizde klasik bir çalışması, becerisi olmayan kişinin soyut resme yöneldiğini görmekteyiz, başka da bir şansı yok zaten. Dekoratif iş üretenlerle sanat eseri üretenleri birbirinden ayırmakta yarar var. Ayrıca soyut resme karşı şartlanmışlığım olmamıştır. Kaldı ki en sevdiğim ressamların başında, evimin duvarında önce klasik sonra soyut çalışmaları olan ressam Sabri Berkel asılıdır.
Faruk Cimok’un ‘İstanbul Resimleri’ sergisi bugün İstanbul Antik Sanat’ta açılıyor. 23 Haziran’a dek izlenebilir. Adres: Hüsrevgerede Caddesi No.60 Teşvikiye, İstanbul. (212) 227 52 28.