İyiydik, seviyorduk o alışkanlığımızı

Güncelleme Tarihi:

İyiydik, seviyorduk o alışkanlığımızı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 30, 2014 01:38

Kanal D’nin yeni dizisi “Cinayet”te Yılmaz adlı bir polisi canlandıran Engin Altan Düzyatan, son dönemde hayatında yepyeni bir sayfa açtı. Nişanlısı Özge Özpirinçci’den ayrılan, yeni bir projeyle ekranlara dönen başarılı oyuncu, yaşadığı değişimi ve adaptasyon sürecini InStyle’a anlattı.

Haberin Devamı

* Şu sıralar ruh halinizi nasıl tanımlarsınız ?

- Bu kadar çok değişime hazır mıydım bilmiyorum ama son zamanlarda hayatımın birçok mihenk taşı değişti. O yüzden de bu süreçte kendimi yeniliğe açık tutmaya çalışıyorum. Ama iyiyim. Sonuçta her değişim yeni bir hareket getiriyor insanın hayatına. Değişik hissediyorum kendimi, çok uzun süredir böyle hissetmiyordum gerçekten.

* Bu söylediğiniz iyi bir şey mi?


- İyi tarafları var. Sonuçta yenilik her zaman beraberinde birçok şeyi getiriyor. O yüzden iyi tarafları var ama belli alışkanlıkların hayatından çıkması... Sonuçta insanın dünyadaki en büyük bağlılığı alışkanlıkları, herhalde en zor kurtulduğumuz şey de onlar. Doğal olarak kurtulma aşamasının üstüne bir de baskılar geliyor: “İyiydi, seviyorduk o alışkanlığımızı” diye ama iyiyim.

30 YAŞINA GELİYORSUN VE BİR ANDA ALGIN DEĞİŞİYOR

* En son sohbetimizin üzerinden iki sene geçti, arada farklı projelerde rol aldınız. Oyunculuk serüveninize, özellikle de bugününe dair neler söylemek istersiniz?


- Oyunculuk, gerçekten bu işe nasıl baktığınla alakalı. Sanatla uğraşıyorsanız birkaç tane alternatif vardır: Ya bu işi para kazanmak için yaparsınız ki o zaman sanatla uğraşıyor olmazsınız ve hayatınızda belli garantiler peşinde koşarsınız ya da gerçekten yaratıcılık sizi yüksek tutuyordur ve o yüzden bu işi yaparsınız. Başarılı olursanız da beraberinde para gelir. Ben bu mesleği yaşam tarzı olarak düşünüyorum. Oyunculuk dediğiniz şeyin materyali yok. Ana materyali insan. Her gün sokağa çıktığında yaptığın işin malzemesi ile karşılaşıyorsun. Her tanıştığın, her “Merhaba” dediğin insan aslında senin mesleğinde kullanabileceğin bir malzeme ve böyle baktığın zaman çok renkli oluyor yaptığın iş. Her yaşın ayrı bir oyunculuk zevki var gerçekten. Çünkü o yaşta hissediyorsun, o yaşın sana hissettirdiği bir dünya görüşü ya da biriktirdiğin dünya görüşlerinin yansıması var. 30 yaşına geliyorsun ve bir anda bütün algın değişiyor, bambaşka bir algılayış sürecine geçiyorsun. Doğal olarak mizacına ve oyunculuğuna da etki ediyor. Bu işte sevdiğim şey bu. 15 yaşından beri oyunculuk yapıyorum ben. Baktığın zaman hayatımın yarısından daha fazla bir süredir oyunculuk yapıyorum.

* Mesleğinizin insandan beslenen bir süreç olduğunu vurguluyorsunuz, peki insan faktörünün başrolde olduğu sokakları eskisi gibi rahat yaşayabiliyor musunuz? Özetle, kendinizi “ün”den nasıl koruyorsunuz?

- Hani prospektüslerde yazar ya “Bu ilacı kullanırsınız ama yan etkileri de şunlardır” diye. Bir şey olmayabilir ama başınız da ağrıyabilir. Oyunculuğun prospektüsünde de “Şan şöhret gelecek ama beraberinde özel hayatınız kısıtlanacak ve kendiniz gibi davranma alanlarınız daralacak” diyor. Açıkçası ben bir şekilde iyi koruyorum kendimi. Dışarıdan pek öyle görünmem ama aslında sıcakkanlı bir adamımdır, bu zaman zaman beni zorluyor.

* “Yaşlandım” diye düşündüğünüz oluyor mu?

- Baktığın zaman evet, öyle de oldu. 20’li yaşlarımdaki gibi değilim. Geçenlerde “Koçum Benim” dizisinde birlikte rol aldığım arkadaşlarımla gece dışarı çıktık ve eski günleri hatırladık. Haftanın altı gecesi dışarı çıkardık, sabah 4-5’lere kadar dışarılarda dolanırdık ve sabah 8’de sete giderdik. Ne uykumuz gelirdi, ne gözlerimizin altında şişlik olurdu. Şimdi bir gece dışarı çıkıyorum, iki günde zor toparlıyorum kendimi.

* Bu yaşlılık mı?

- Yaşlılık belki biraz ağır bir tanımlama bunun için ama artık olgunlaştık gerçekten. Şimdi evde film izlemekten, Boğaz’da bir yürüyüş yapmaktan, köpeklerimle ormana gitmekten veya denize açılmaktan daha çok zevk alıyorum.

BURCUM GEREĞİ BİRAZ ALEVLİ BİR ADAMIM

* Oyunculuk ve hayatla ilgili geleceğe dair hayalleriniz var mı?


- Plansız bir adamımdır, plan yapmam. “Bundan üç yıl sonra kendimi görmek istediğim yer şurası” gibi bir planla ilerlemem, bunu benim için yapan profesyonel insanlar var, bu onların işi. Ben gündelik hayatıma bakıyorum, kendimi mesleki anlamda geliştirmek için uğraşıyorum. Sadece şunu söyleyebilirim, tiyatroyu çok özledim.

* Sizi rahatlatan veya zaman zaman zora sokan karakter özelliklerinizden söz edelim mi?

- Sürekli değişen bir adamım ama iyi niyetimin değişmediğini görmek sevdiğim bir özelliğim. Bana kendimi ne kadar kötü hissettirseler de kimseyle ilgili kötü bir şey barındırmam içimde. “İnsanlığımı kaybetmeme” durumumu seviyorum. Eskiye göre artık daha sakinim ama burcum gereği de (Aslan) biraz alevli bir adamım.

* Şu sıralar gündeminizin birinci sırasında ne var?


- Tek bir şey yok, birçok yeni kararım var. Yeni bir diziye başladım, “Cinayet”, onun yoğunluğu var. Evimle uğraşıyorum. Ama genel olarak kendimle uğraşıyorum.

Haberin Devamı

KADIN GÜNLÜK HAYATTA BİLE TOPUKLU GİYMELİ

Haberin Devamı

* Giyiminizde hep dikkat çekici bir parçaya yer veriyorsunuz, modayı yakından takip eder misiniz?

- Modayı yakından takip etmiyorum ama uzak olduğum da söylenemez. Eskiden kuru kafa baskılı tişörtler giyerken şimdi düz tişörtler ve üzerine ceket giymeyi seviyorum.

* Kadınlarda giyimde çekici bulduğunuz detaylar neler?


- Kadında topuklu ayakkabı ilgimi çeker, gündelik hayatlarında bile kullanmayı tercih etmeliler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!