Pınar YÜCEL
Oluşturulma Tarihi: Şubat 13, 2007 00:00
Antoine De Saint Exupery, "İşte benim sırrım, çok basit bir sır: İnsan ancak yüreğiyle doğru görebilir; öz, gözle görülmez" diyor.
Hangi psikolog, hangi kişisel gelişim kitabı, arkadaş, ana, baba ne derse desin, insan kendi bildiğine, kendi içinden geçenin doğru olduğuna inanır. Özellikle anne kimliğiniz varsa hikáyenin kahramanı sizseniz, emin olun düşmez başkasına söz.
Çünkü biz böyleyiz. Okuduğumuz kitaplar, gördüklerimiz, tecrübelerimiz, ancak fark etmemizi sağlar. Zaten önemli olan da fark etmek değil midir?
Hani kitaplarda yazar; "Yüreğinin sesini dinle", "Yüreğinin götürdüğü yere git", ya da "Güneşe dön yüzünü" gibi. Haklıdır hepsi. Dönün güneşe yüzünüzü. Dinleyin yüreğinizin sesini. Gidin gitmek istediğiniz yere, olun istediğiniz gibi bir anne.
Tutun elinden çocuğunuzu, alın kucağınıza bebeğinizi. Hava soğuk kime ne? Sorgulamayın, kasmayın, kendinizi sebepsiz yere. Yaptıklarından pişman, "acaba yanlış mı yaptım, yanlış mı yapıyorum, şöyle mi hazırlamalıyım mamayı, bu okula mı göndermeliyim, şuraya mı" diye düşünen bir sürü anne görüyorum. Yazık ediyorsunuz kendinize.
Teknoloji gelişiyor, bilim sürekli yenileniyor, biz daha çok okuyoruz, artık bilgi elimizin altında, ulaşabileceğimiz her yerde. Bir tık ile ulaşmamızı bekliyor. Zor değil "iyi bir anne" olabilmek. Zaten kimdir ki iyi anne?
Ben sadece bana göre olanı tarif edebilirim. Kendi bildiğimi, inandığımı söyleyebilir, paylaşabilirim.
Bence iyi anne, anne olmaktan mutlu olandır. Çocuğu ile oyun oynamayı iş olarak değil gerçekten eğlenerek yapandır. İçindeki çocuğu öldürmemiş olandır. Rahat, mutlu ve huzurlu olandır.
Kendini de yok saymayandır. Yani anne oldu diye kendini ihmal etmeyendir. Özen gösteren, dikkat eden, önemseyendir. Okuyan, araştıran, yazan, paylaşandır.
"İyi anne" bilir ki, kendini ne kadar geliştirirse, çocuğu o kadar gelişir, kendine, sağlığına, hayatına ne kadar dikkat ederse çocuğu için de o kadar iyi bir rol-model olur.
Çünkü çocuklar yaşayarak öğrenir. Çünkü biz anneyizdir ve çocuklarımız için iyi olmak zorundayızdır.
Bu zorunluluk ise bence dünyanın en güzel zorunluluğudur. Keyfi çıkarılmalıdır...
"Anneyiz biz, yaşam biziz" derken aksi ne mümkündür?
Doya doya yaşanmalıdır...
Pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım
Montaigne’e göre çocukların en ciddi uğraşı oyun, oynadıkça duyguları keskinleştiren, yetenekleri geliştiren bir kavram, hatta bir ritüel. Oyunların vazgeçilmezi oyuncaklarsa, bunun önemli bir parçası.
Yapılan araştırmalar, çocukların gerek zihinsel, gerekse bedensel gelişiminde oyun kavramının ön plana çıktığını gösteriyor. Oyun oynamak, sanıldığı gibi zaman geçirmeye yarayan, belli kuralları olan, eğlence amaçlı bir aktivite olmanın ötesinde, çocuğa gelecek yaşantısında gerekli olacak her türlü bilgi ve beceriyi kazandırmada hazırlık niteliği taşıyor.
Çocuğun kas gelişimini sağlayan, enerjisinin boşalmasına yol açan oyun, arkadaşlarıyla iletişimi ve işbirliğini de sağlayarak onun dünyasını biçimlendiriyor.
Oyunla dünyayı değerlendirmeye ve anlamaya çalışan çocuk, aynı zamanda toplumsal ilişkileri, kuralları, yenmeyi, yenilmeyi öğrenmeye başlıyor. Kurallara uymanın zorunluluğunu da oyun ortamında keşfediyor ve yüklendiği rolün üstesinden gelebilmek için çabalarken, diğer taraftan sorumluluk duygusunu öğreniyor.
Girişimci olma, tehlikeyi göze alma, özgüven, karar verme ve problem çözme yeteneğinin gelişmesine yardımcı olan önemli bir unsur olarak da karşımıza çıkıyor.
Oynayarak eğitin
Oyun oynamaya aynı zamanda eğitimin bir parçası olarak bakmak mümkün. Çocukların oyun döneminde öğrenmeye ve gelişmeye çok daha açık olduğunu belirten uzmanlar, onların kendi gelişim süreçleriyle uyumlu oyunları çok hızlı bir biçimde bulduğunun altını çiziyor.
Oyun konusunda çocuklara zarar gelmeyeceğini kestirmek dışında, anne-baba olarak yönlendirmenin kısıtlı olduğunu savunan uzmanlar, anne-babaların oyun sırasında başka türlü hiçbir yolla olamayacağı kadar çocuklarına yaklaşabileceğini ve onları keşfetme fırsatı yakalayabileceklerini belirtiyor.
Çocukların dil ve zeka gelişimini de olumlu yönde etkileyen oyun; çocuğa boyut, ağırlık, hacim, ölçme, büyüklük, şekil, renk sayma, zaman, mekan gibi çok sayıda kavramı öğreniyor. Oyunun çocukların hayatına yaptığı etki bununla da sınırlı kalmıyor.
Çocuklar oynadıkları oyunlar sırasında farkında olmadan her gün yeni sözcükler öğrenerek bu kelimeleri yine farkında olmadan birbirlerine oyun yoluyla aktarıyor.
Her oyuncağa elinizi atmayın
* İlk ayda görme, işitme fonksiyonlarının gelişmesinde yatak üzerine asılan müzikli oyuncaklar, sesli, hareketli, renkli objeler büyük öneme sahip. Bebeğin el, ağız, göz koordinasyonunun gelişmesine yardımcı olan bu oyuncakları şeçerken sesli olmasına, kolay yıkanmasına ve ısırınca kopmamasına dikkat etmek gerekir.
* 6 ay sonrasında oturabilen bebeğe plastik renkli halkalar, tüyü dökülmeyen pelüş oyuncaklar verilebilir. Özellikle düğmeli, sesli, hareketli oyuncaklar bu aylarda beyin gelişmesine katkıda bulunur.
* 9 ay sonunda ses çıkaran toplar, iç içe geçebilen halkalar, kutular, çocukta denge gibi becerileri geliştirebilir.
* 1 yaş sonrasında sepet, tabure, sesli telefon, top, hareketli arabalar tercih edilebilir.
* 2 yaşında ise büyük parçalı legolar ideal oyuncaklardır. Mutfak eşyaları, doktor setleri taklit yeteneğini geliştirir.
* Çocuk, 3 yaşında üç tekerlekli bisiklete binebilir, oyun hamuruyla oynayabilir.
* 3-6 yaş arası dönemde, grup oyunları ön plandadır. Bu dönemde legoların boyutları küçültülebilir. Tuşlu müzik aletleri, boyama çalışmaları da ideal oyuncaklar arasında yer alır.
Yüksek ses çıkaran oyuncakların çocuklarda işitme problemine yol açtığını biliyor muydunuz?
Bunlara dikkat
n Oyuncakların yüzeyi düzgün ve kolay temizlenebilir olmalı.
n Oyuncaklar kesici, kırılgan ve batıcı özellik taşımamalı. Boyun ve ayaklara dolanabilecek ip veya benzeri parçalar içermemeli.
n Çocukların işitme fonksiyonlarını bozacak karakterde ses ve gürültü üretmemeli.
n Oyuncaklar kapaklı ve kilitli, sandık tipli yerlerde değil açık raflarda saklanmalı. Çocuklar bu kutu ve sandıklara girebilir, içinde kalabilir.
n Oyuncakların üzerini örten naylon veya plastik ambalaj maddeleri, çocuklardan uzak tutulmalı. Bu tür malzemeler, yüz bölgesini örterek solunumu engelleyebilir.
n Oyuncağın üzerinde ya da ambalajında uluslararası standartlara uygunluğunu gösteren "CE" işareti aranmalı.