İtalya’daki mafyadan kaçtım Türkiye’de üretime soyundum

Güncelleme Tarihi:

İtalya’daki mafyadan kaçtım Türkiye’de üretime soyundum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2007 00:00

İsveç'te Moda Tasarımcıları Birliği’nin Başkanı iken, İtalya’daki üretimi sürekli İtalyan mafyasının tehdidi altında kalınca soluğu Türkiye’de alan Kjell Klangerberg, "Büyükada’ya aşık oldum. Artık Türkiye’de kendimi daha fazla evimde gibi hissediyorum. Başlarda felaket olan üretim zamanla çok iyi seviyeye geldi. Türkiye, Asya küskünü markalar için umut" diye konuşuyor.

İSVEÇLİ Kjell Klangerberg, İsveç modasını dünya yaymak üzere kurulmuş İsveç Moda Tasarımcıları Birliği’nin Başkanı iken, İtalya’daki üretimi sürekli İtalyan mafyasının tehdidi altında kalmış. İtalyan mafyası işi araba kaçırma, adam dövmeye kadar götürünce Klangerberg de İsveç Moda Fuarı’nda tanıştığı İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İTKİB) yetkililerinin davetiyle İstanbul’a gelmiş.

ÜTÜ İLE YATAĞIMI ISITTIM:

Büyükada’da bir davete katılan Klangerberg, Princess Island (Prenses Adası) olarak bilinen adaya aşık olduğunu ve oraya yerleşme kararı aldığını anlatıyor. Klangerberg "Daha önce hiç hissetmediğim şeyleri hissetmeye başladım. Bambaşka bir tecrübeydi o. Bir ev kiraladım, 1991’de yerleştim. Ama kışları o kadar soğuk oluyordu ki uyumadan önce yatağımı ütü ile ısıtıyordum. Üç yıl böyle yaşadım şimdi sadece yazları geçiriyorum" diyerek Büyükada’da yaşama tutukusunu anlatıyor. Klangerberg, artık Türkiye’de daha fazla evi gibi hissettiğini söylüyor, öyle çok sevmiş ki Türkiye’yi, İsveç ikinci vatan olmuş.

ÜRETİM TAM BİR FELAKETTİ:

Türkiye’den önce, İtalya’nın yanı sıra Portekiz ve Hong Kong’da üretim yaptırdıklarını hatırlatan Klangerberg, önce küçük bir üretim denemesi yaptıkları Türkiye’de sonuçlar iyi olunca birkaç ay sonra üretime başladıklarını söylüyor. "İlk üretim tam bir felaketti" diyen Klangerberg şunları anlatıyor: "Aman Allahım, dediğim anlar oldu ama zamanla pekçok şey oturdu. Pekçok İskandinav marka ve tasarımcının koleksiyonlarını Nova isimli şirketimizle Türkiye’de ürettiriyoruz. Şu anda daha çok tasarımcılara yardım ediyoruz. Örneğin Harvey Nichols’larda satılan Day-Birger et Mikkel, Selfridge gibi çok katlı mağazalarda satılan Junk de Luxe gibi önemli moda merkezlerinin iddialı markalarına üretim yaptırıyoruz."

TÜRKİYE KÜSKÜNLERİN UMUDU:

Çok büyük şirketlerin, kendi ofisleri ve yöneticileriyle Çin, Hindistan gibi üretimin ucuz olduğu ülkelerde büyük miktarlarda üretim yaptırdığına değinen Klangerberg, "Büyükler kontrolü sağlayabildikleri için mutlular ama orta ve küçük işletmeler kötü sonuçlardan zarar ettiler" diyerek küçük şirketlerin hayal kırıklıklarını dile getiriyor. Klangerberg, Uzakdoğu küskünü yüzlerce Avrupalı küçük ve orta büyüklükte şirketin Türkiye gibi ülkeleri yeniden değerlendirmeye aldığına işaret ederek "Türkiye bu Uzakdoğu küskünü firma ve markalar için umut oldu. Evet üretim pahalı ama Türkiye bir şeyleri garanti edebilen bir ülke. Avrupalı şirket buraya gelirken pekçok şeyden emin. Türk şirketleri son 2-3 yılda kalite açısından tavan yaptı. Gömlek üretiminde Türkiye lider" diyor.

Şu anda işlerimiz hiç olmadığı kadar iyi

UZAKDOĞU’nun küçük ve orta ölçekli şirketleri hayal kırıklığına uğratmasıyla Türkiye’de 2006 yılının beklenenin üstünde iyi geçtiğini anlatan Kjell Klangerberg, şunları söylüyor: "Son 6 aydır işlerimiz hiç olmadığı kadar iyi. Böylesini hiç görmemiştik. Her hafta bir sipariş geliyor, yeni bağlantılar oluyor. Üretimin pazarlara yakınlığı çok önemli çünkü artık daha hızlı bir moda ve tekstil sanayi var. Yeni moda akımı takip yeteneği ve hız gerektiriyor. Pazarın talebini anında karşılayabilmek çok önemli. Artık öngörülemez bir pazar var. Hızlı olmazsanız geride kalanı sunarsınız ama tüketici yeninin peşine takılıp gitmiştir. Biz siparişi aldıktan 2-3 hafta sonra yüklemeyi yapıyoruz. Dünyada bunu Türkiye’den başka yapabilen yok."

Çalışkansınız ama etkili kaynak kullanımı yok

15 yıldır Türkiye’de yaşayan Kjell Klangerberg, Türk insanıyla ilgili şöyle konuşuyor: "Türkler çok çok çalışkan ama etkili değiller. Kaynakları çok daha etkili kullanmalılar. Benim İstanbul’da bir şoförüm var ama İsveç’te çalışsaydım olmazdı. Türk patronların arabalarını yıkayan, çaylarını yapan birileri var. Bu sosyal sorumluluk açısından iyi ama ekonomik değil. Bir de Türkiye ihracatını artırmak istiyorsa gümrüklerdeki problemleri çözmeli. Bir şirket internet sitesindeki ürünü dünyanın her yerine satabilmeli. Bu katma değerli satış, ülkeye girecek döviz demek. Tasarımım için gerekli bir kutu düğme ithalatı için, getirmek için değerinin 100 katı parayı ödüyoruz."

Giyim zevki, damak tadı gibi gelişiyor

MODAYI
yemek kültürüne benzeten Kjell Klangerberg, "Nasıl zamanla damak tadınız değişirse, giyim zevkleriniz de değişir. Yaşınıza da bağlıdır" diyor. Stil danışmanlığı yapan, ilk Pop Star’da erkek şarkıcı adaylarının kostümlerini hazırlayan Klangerberg, tasarımcın modayı yaratmadığını, toplumun modayı yarattığını ve iyi tasarımcının iyi bir dinleyici ve gözlemci olarak trendi ortaya koyduğunu söylüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!