İşten Artmaz Dişten Artar

Güncelleme Tarihi:

İşten Artmaz Dişten Artar
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2002 12:23

Teknoloji ve küreselleşmenin getirdiği yeni yaşam tarzı, ofisten çıkamayanların sayısını artırıyor. Hareketsizlik, stres ve hızlı yeme alışkanlığı hızla yayılıyor. Dünya nüfusunun yarısı ideal kilosunun üzerinde. Türkiye'de kadınların yüzde 30'u erkeklerin yüzde 18'i obezite yani vücutta sağlığı tehlikeye sokabilecek ölçüde, aşırı yağ birikmesiyle karşı karşıya. Ekonomik krizlerle gelen aşırı stres ortamı iş dünyasında obezite çanlarını çaldırıyor. Çözüm var ama önce 'istemek' gerekiyor.

Obezite, yani aşırı şişmanlık, modern dünyanın en önemli hastalıklarından biri... Değişen yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları dünya nüfusunun neredeyse yarısını olması gerekenden daha kilolu hale getirdi. Dünya nüfusunun yüzde 25'inin obez, yüzde 25'inin de ideal kilonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye'yle ilgili istatistiklere baktığımızda da, durum iç açıcı değil. Türkiye Obezite Araştırma Derneği'nin verilerine göre, kadınların yüzde 30'u, erkeklerin yüzde 18'i obezite sorunu yaşıyor.
Araştırmalar, Türkiye'de obezite kategorisine girenlerin oranının son beş yılda iki kat arttığını gösteriyor. Hızlı beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik ve stresin körüklediği aşırı şişmanlık, sağlık kayıplarının yanında ekonomik kayıplara da yol açıyor. Obezite daha çok sürekli oturarak çalışan, hareket etmeye fırsat ve zaman bulamayanları tehdit ediyor. Stresli ve yoğun ortamlarda çalışan yöneticiler birinci derecede riskli gruba giriyor. Hayatı kolaylaştıran teknoloji, fiziksel aktivitelerin giderek düşmesine neden oluyor.

NASIL ANLARSINIZ

Uzmanlar kilolu olmakla, obez olmak arasında büyük bir fark olduğunu belirtiyorlar. Vücutta bulunan aşırı yağ, genellikle Beden Kitle Endeksi (BKİ) ile ölçülüyor. Yani, vücut ağırlığının boyun karesine bölünmesiyle. Eğer kilonuzu boyunuzun karesine böldüğünüzde Beden Kitle Endeksi'niz 30-35 arasında çıkarsa, siz şişman kategorisinde yer alıyorsunuz. Ama eğer bu oran 35-40 ise, o zaman sizin için tehlike çanları çalıyor demektir.

Obezite, genetik etkenler yanında tamamen yaşam standartlarına ve yeme alışkanlıklarına bağlı bir kronik hastalık olarak tanımlanıyor. İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel Müdürü Dr. Ruşen Yıldırım, obezleri patlamaya hazır birer bomba olarak nitelendiriyor: ‘‘Toplumlarda bu kadar hızla artan, toplumu bu kadar etkileyen başka bir hastalık yok. Kilonun artması, kalp, damar ve sindirim sistemlerini bozuyor. Kişileri depresyona sürüklüyor. Bu hastalıklar obezleri patlamaya hazır bomba haline getiriyor.‘‘

Yıldırım, obezite tehlikesini önceden gören Avrupa Birliği'nde (AB) konu ile ilgili bazı talimatnameler bulunduğunu belirtiyor. Bilgisayar başında çalışmanın insan vücuduna olan etkilerini en aza indirmek için, çalışanların işlerine belli aralar vermesi, işverene sorumluluk olarak yüklenmiş. Bugün, AB ülkelerinin birçoğunda ofis çalışanları iki saatte bir bazı hareketleri toplu olarak yapıyor. Bütün gün hareketsiz duran bedenlerini çalıştırmış oluyorlar.

Türkiye'de, yaşanan ekonomik krizler de işadamları ve işkadınlarının kilolarını ‘sorun’ haline getiriyor. Obezite uzmanı Dr. Haluk Saçaklı, krizler nedeniyle Türk iş dünyasından obezite tedavisi olmak amacıyla başvuranların sayısında artış olduğunu söylüyor. Ekonomik krizler nedeniyle aşırı yoğun ve stres altında çalışan iş insanlarının, psikolojik sorunlarından kurtulmak için daha fazla yemek yemek yönünde bir eğilim gösterdiklerini kaydediyor.

Fazla kilolarından kurtulmak isteyenlerin sayısı arttıkça çeşitli yöntemler ortaya atılıyor. Bunların çoğu kısa sürede kilo verilmesini sağlayan sağlıksız yöntemler. Uzmanlar hızla verilen kiloların çok kısa sürede geri alındığı konusunda birleşiyorlar.

HIZLI VEREN, HIZLI ALIR

Dr. Haluk Saçaklı, hızlı kilo verdiren diyetlerin çok sakıncalı olduğunu belirtiyor. Bu diyetleri uygulayan kişilerin hızla kilolarını geri almalarının yanında, yağsız vücut kitlelerinden de olduklarını dile getiriyor: ‘‘Obez birinin kilo vermesinde bir uzman ancak yüzde 20-40 dolayında katkıda bulunabilir. Bu tamamen kişiye bağlı. Yalnızca kilo verme olayı değil bu. Kişinin yaşam tarzını değiştirmesiyle ilgili. Hasta kararlı bir şekilde ‘hastalıktan kurtulmak istiyorum’ demeli.‘‘

Dr. Ruşen Yıldırım'ın görüşleri de aynı yönde: ‘‘Obezite kronik bir hastalık ve tedavisinin de uzun süreli tasarlanması gerekiyor. Yaşam stili ve alışkanlıkların değişmesine paralel olarak tedavi edilebiliyor. Sigarayı bırakmak gibi. Hastanın bunu gerçekten istemesi gerekli. ‘İlaçla zayıflayayım ancak yaşam tarzım aynen devam etsin’ diyemezsiniz.‘‘

Tedavi olmak isteyenlere ilk olarak bir obezite merkezine başvurmaları tavsiye ediliyor. Bu merkezlerde her bireye göre en uygun tedavi yöntemi tespit ediliyor. Diyetle, ilaçla tedavi ya da en son çare olarak cerrahi yöntemlere başvuruluyor. Obezite sorunu olanlar şu telefonlara başvurabilirler:

Türkiye Obezite Araştırma Derneği, genel merkez 0212 230 64 92, Göztepe şubesi 0216 385 39 92.


ÇALIŞANLARDA OBEZİTE


Bilgisayar ve yüksek teknolojili işlerde çalışanlarda obezite artıyor.

Uzun süreli ve ara vermeden bilgisayar başında çalışmak bel, boyun, baş ağrılarına, migrene, sinir ve mide-bağırsak sorunlarına yol açabiliyor.

Yapılan işten çok kişinin egzersiz kapasitesi ve davranış şekli obeziteye etki ediyor.

Üç öğün yemek yiyenlerde obezite oranı daha düşük.

Dünyada, çalışanlar arasında şişmanlık oranı 1988'de yüzde 11-12 civarındayken, 1998'de kadınlarda yüzde 25, erkeklerde yüzde 20'ye yükseldi.

Sigara içen ve şişman kadınlarda ölüm riski, içmeyen ve zayıf kadınlara göre iki kat daha fazla.

20-50 yaş arası çalışan insanlarda yapılan araştırmalar, şişmanlığa eşlik eden hastalıklarda büyük artış olduğunu ortaya koyuyor. Bunlar; hipertansiyon, depresyon, bazı tip kanserler (meme, rahim), eklem hastalıkları.

Avrupa'da entelektüel düzey arttıkça şişmanlık artıyor. Türkiye'de ise tersine, entelektüel düzey düştükçe şişmanlık artıyor.

Özellikle erkeklerde, evlilik, iş hayatındaki değişiklik, askerlik ve sigarayı bırakma gibi yaşantıyı temelden değiştiren koşullar şişmanlığa neden oluyor.

Kadınlarda gebelik ve menapoz şişmanlığı artırıyor.


UZMANLARDAN ÖNERİLER


İşyerinde fiziksel hareketi artırın. Ofis egzersizleri yapın.

Asansör yerine merdivenleri kullanmayı deneyin.

İşyerinin yemekhanesini tercih edin, fast food tarzı şeyler almayın.

Öğlen arasını yerinizde oturarak geçiştirmeyin.

Bir spor merkezine kaydolun.

Üç öğün düzenli yemek yiyin. Sık sık ve az atıştırın.


KALAMARİS’İN ÖYKÜSÜ


Muhasebe uzmanı Niko Kalamaris, 23 yaşında, 1.78 boyunda ve işi gereği sürekli masabaşında oturuyor. İşyerindeki hareketsiz ortamın yanında, fast food yemeklere kendini kaptırınca 118 kiloya çıkmış. Hızlı kilo verme yöntemlerini denemiş. Verdiği kiloları geri alınca, doktor kontrolünde düzenli diyet yapmaya karar vermiş. Diyet, yürüyüş ve egzersiz programını hiç aksatmadan yerine getirerek, bir buçuk ay içinde 10 kilo vermiş. Şu anda 98 kilo olan Kalamaris, obezitenin tedavisinde isteğin ve motivasyonun çok önemli olduğunu söylüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!